"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Siyasette muktesit meslek

Necmi TORUN
17 Mart 2025, Pazartesi
Bediüzzaman üç hayat devresinde de siyasîlere, siyasî ve içtimaî meselelere önem vermiştir.

Sadece siyasete ve siyasîlere değil, özellikle talebelerine Kur’ân, vatan ve İslâmiyet namına yön ve istikâmet vermek için hem hâl diliyle hem de Risale-i Nur Külliyatı ile büyük gayret göstermiştir.

Bediüzzaman siyaset âleminde vazifeli bir şahsiyettir. Hayatı ve eserleri buna şahittir.

Siyasetin hem en mergup meta olduğu, her şeye el attığı, hem herkesin en ziyade  konuştuğu ve  siyaset topuzu ile insanların terbiye edilmeye, dahası siyasetin dinsizliğe, dinin siyasete âlet edilmeye çalışıldığı bir zamanda onun dikkat çektiği meseleler büyük önem arz etmektedir.

Bu vazifesinin yön ve istikamet dersini İkinci Meşrutiyet’in ilânından (1908) on altı sene evvel (1892) daha 14 yaşında Mardin cihetlerinde rastgeldiği bir zatın irşadı ve göstermesiyle alan bir şahsiyettir.

Kendisine gösterilen; adl ve adaletten ibaret olan siyasetin vasatı, sırat-i müstakimi olan “muktesit siyaset mesleğidir.”

Siyaset âlemine, siyasete, siyasîlere, siyasî cereyanlara hep bu mesleğine sadık kalarak bakmıştır. Muktesit siyaset mesleğine muhalif ve herşeyi kendine âlet eden, adalet ve hürriyette musavatı takip etmeyen siyasî ve tarafgir cereyanlara, siyasetli dinî cemaatlere dahi hiç ilgi alâka göstermemiştir. Onlara âlet ve tâbi olmamıştır.

O siyasete hep din adına bakmış ve gerektiğinde muvakkaten terk etmiştir.

Bediüzzaman birinci hayat devresinde (1892-1923) ekseriyetle siyasî-içtimaî makaleler yazmış, kitaplar neşretmiştir. Namaz Beyannamesini 1923’te Meclis-i Mebusana hitaben yazıp Mecliste dağıtmıştır.

Dine hizmet adına siyasete bakmış. Âdeta muktesit siyaset mesleğinin reçetesini yazmıştır. Parti kurmamış, o zamanki partilerden “Ahrarlar Fırkası”nı tercih etmiş ve desteklemiştir. İttihat ve Terakki hükümeti tarafından 1911 senesinde kapatılan Ahrarlar (Hürriyetçiler) fırkasını ve muktesit siyaset mesleğini terk etmemiştir. 

İkinci hayat devresinde (Yeni Said) siyaseti muvakkaten terk etmiş, tarafgir ve menfaat üzerine çarkı dönen siyasetten Allah’a sığınmıştır.

Bu devrede her şeyi kendine âlet  eden hâkim  cereyanlara mesleğini kaptırmamak için muvakketen siyaset âlemindeki vazifesini terk etmiştir. Âlem-i insaniyette ve İslâmiyette üç muazzam mesele olan iman, hayat, şeriat meselelerinden en muazzamı olan imanı kurtarmak ve iman  hakikatlerini telif ve  neşretmek için mesaisini teksif etmiştir.

Bu dönem için fiil-i siyaseti terk aynı zamanda emr-i Peygamberidir. Çünkü iman ve İslâmiyet kalesi tehlikededir.

Bu terk dahi müsbet bir siyasettir.

1946’da Risale-i Nur’un telifi ekseriyetle tamamlanır.

Ahrarlar Demokratlar olarak dirilir.

Afyon Hapsinden sonra Bediüzzaman’ın Üçüncü Hayat devresi başlar. Birinci Hayat devresindeki siyaset reçetesini şerh (izah) etmeye başlar.

14 Mayıs 1950’den sonra 1960’a kadar yazılan ve yazdırılan Emirdağı Lâhikasının ikinci kısmı mektuplarının yüzde altmış yetmişi siyasete dairdir.

Özellikle Nurculara; muktesit siyaset mesleğine en uygun siyaseti ve siyasî parti tercihini niçin ve nasıl  yapmaları gerektiğini apaçık görebilecekleri şekilde izah etmiştir.

Okunma Sayısı: 876
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Sedat Koçak

    17.3.2025 14:49:39

    Dolayısıyla "Emirdağı Lâhikasının ikinci kısmı mektuplarının yüzde altmış yetmişi siyasete dairdir." ifadesi de, özellikle günümüz insanının siyasetten anladığı mana dikkate alındığında, tashihe muhtaç diye düşünüyorum. Yine "Bu devrede her şeyi kendine âlet eden hâkim cereyanlara mesleğini kaptırmamak için muvakketen siyaset âlemindeki vazifesini terk etmiştir." ifadeniz beni çok rahatsız etti. Mutlaka tashih edilmelidir. Hz. Üstadımızın vazifeli bir Zâttır, böyle bir meselesi olmamıştır. Sizin de bildiğiniz gibi Sevk-i İlahi ve Emr-i Peygamberi (asm) ile bu vazifeye sevk edilmiştir. Netice-yi Kelam, Ahirzamanın vazifeli şahsı olması itibariyle elbette Hz. Üstadımızın siyaset dairesinde de vazifeli olduğu mutlak bir gerçektir. Ancak bunu siyasetle meşguliyet değil, İmanî, İslamî ve Kur'anî ölçülerle siyasileri tenvir ve irşad, siyaseti dinin hizmetine tahsis manasında vurgulamak gerektiğini düşünüyorum. Saygılarımla.

  • Sedat Koçak

    17.3.2025 14:49:13

    Sayın Yazar, yazınız bir bütün olarak ele alındığında istifadeye medar bir yazı. Allah razı olsun. Ancak bazı noktalara itirazım var. Özellikle üç defa tekrar ettiğiniz "siyaseti muvakkaten terk" ifadesinin tashihe muhtaç olduğunu düşünüyorum. Bir şeyi muvakkaten terk ifadesi, sürekli onunla meşgul olunduğunu ara sıra terk edildiğini ifade eder. Halbuki Hz Üstadımızın hayatı boyunca en önemli meselesi, sizin de yazınızda vurguladığınız gibi, İman ve Kur'an hizmeti olmuştur. Siyaseti muvakkaten terk değil tam tersine muvakkaten ve mukteza-yı hal üzere siyasete temas etmiştir. Emirdağ Lahikasındaki bir mektubunda kendi ifadesiyle "yirmi beş senede bir gazeteyi okumayan" birisi hakkında siyaseti muvakkaten terk etmiştir demek insaflı bir değerlendirme olmasa gerek. Kaldı ki Eski Said ve 3. Said dönemlerindeki nutukları, konferansları, makaleleri ve mektupları bütünü ile değerlendirildiğinde hepsi de ayet ve hadis temelli tenvir ve irşad faaliyetidir. Yani iman hizmetidir.

  • Kübra Nur ÇAKIROĞLU

    17.3.2025 11:20:11

    Necmi hocam kaleminize sağlık. Yazılarınızın devamını dilerim.

  • Yıldız Fırtına

    17.3.2025 10:26:45

    Tebrik ederim çok veciz akıcı anlamlı bir yazı olmuş. Yeni nesillerin irşadı eskilerin fabrika ayarı için siyasi konularda tutarlı istifadeli yazılara ihtiyaç var. Bediüzzamanı ve siyasetini iyi anlamak lazım. Bu siyasete girmek değildir. Muktesit siyasetin ölçüsü anlaşılamadığından bu memleket ve islam alemi bu halde. Devamını bekleriz.

  • Hasan S

    17.3.2025 04:59:43

    Teşekkürler, güzel bir makale.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı