Son günlerde ‘kuş gribi’ haberleriyle kavruluyoruz. Bu konudaki dikkat çekici bir değerlendirmeyi de Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Yılmaz Kanbak yaparak şöyle demiş: “Geçen yıl dünyada insan gribinden 260 bin, kuş gribinden 80 kişi öldü. Kuş gribi, ölüm nedenleri arasında sıralamaya dahi giremez.’’ (AA, 25 Ocak 2006)
Yıllık 2.5 milyon dolar ciroya ulaşan sektörde yaklaşık 2 milyon kişinin ekmek yediğini ifade eden Kanbak, şunları da söylemiş: “Şu anda günlük 2 bin 500 ton beyaz etin sadece yüzde 5’i tüketiliyor. Yüzde 95’i için buzhanelerde yer yok. Bu hastalığın çıkış yeri Tayvan, Vietnam... Göç yolları ile Türkiye’yi ve komşu ülkeleri etkiliyor. Ama sadece kuş gribi Türkiye’de görülüyor. Diğer ülkeler gizliyor. Neden böyle söylüyorum? Hollanda’da 15 milyon tavuk itlâf edilmiş ama talepte, tüketimde bir gram bile düşüklük olmamış. Bizde ise neredeyse, bırakın beyaz eti, yumurtanın girdiği bütün gıdalar boykot edilir hale geliyor. Maalesef kendimizi vurmakta ustayız. Herşeyi abartmakta üstümüze yok.’’
Aslında, ölüm sebepleri değişse de ‘ölüm’ün değişmediğini unutuyoruz... Ayrıca bu konunun abartıldığına bizzat şahit oldum: Marketten ‘tavuk’ ve yumurta satın aldık. Satış görevlisi hem ‘mal’ını sattı, hem de “Canına mı susadın be adam!” der gibi yüzümüze baktı...
Oysa ‘ölüm’ değişmiyor ki!
*
‘Ayrıldığı sevgilisi’
Çarşamba günkü ‘büyük’ gazetelerin sürmanşetini, bir cinayet haberi süslüyordu. Buna göre tiyatrocu ve dizi oyuncusu M.S, ‘sevgilisi’ B.D’den ‘ayrılma’ kararı aldığı için tartışma çıkmış ve ‘ayrıldığı sevgilisi’, ünlü oyuncuyu sırtından bıçaklayarak ölümüne sebep olmuş.
Haberlerdeki ayrıntılara bakılırsa—tabiî bu bilgiler doğru ise—ikili, cinayet akşamı geç saatlere kadar ‘içki içmiş’ ve eğlenmiş. (Hürriyet ve Sabah, 25 Ocak 2006)
Dikkat edelim, cinayette adı geçen kişiler evli değil, ‘sevgili’ymiş. Yine aktarılan bilgiler doğru ise, cinayet işleyen ‘sanık’ alkolikmiş. Ölen sanatçının rol arkadaşı, “M. alkolik bir sevgili kurbanı. B.D (cinayet sanığı) içip içip yerlere düşen biriydi” demiş.
Peki, burada anlatılanlara göre ‘içki içmek ve yerlerde sürünmek’ kötü ve çirkin davranışlar ise,—ki öyledir—aynı gazetelerin yıllardan beri bu ‘kötü ve çirkin’ davranışları öven yayınlarına ne demeli?
Bütün kötülüklerin anası olan içki, kumar, uyuşturucu ve benzeri çirkin alışkanlıklar yanında ‘nikâhsız beraberlikler’e de karşı çıkmanın tam zamanıdır. Bari bu cinayetler, yanlış yolda ısrar edenleri uyandırsa!
*
İyi ki seçilemedim!
Sabah’taki yazılarına son ver(dir)ilen “Kurtlar Vadisi”nin senaristi Ömer Lütfi Mete, “Şeyhi olmayanın şeyhi şeytandır” deyip, ‘Kadirî’ olduğunu açıklamış.
“İnsanoğlu bir otoriteye boyun eğmezse şaşırır, sapıtır. Bunun istisnası da yoktur” diyen Mete, “MHP’den milletvekili adayı oldunuz, ama seçilemediniz” sorusunu şöyle cevaplandırmış: “İyi ki de seçilemedim. O dönemde mutlaka haram ekmek yiyecektik. Allah bizi korudu.” (Star, Pazar eki, 22 Ocak 2006)
“Haram lokma”dan uzak durmakta fayda var...
27.01.2006
E-Posta:
[email protected]
|