Bursa tarihî bir şehrimiz. İlk yerleşimin kesin kaynakları M.Ö. 2700-2500 yıllarına dayanır. İlk ismi Prusa. 1326 yılında Orhan Bey tarafından Türklerin eline geçen ilimiz Osmanlı İmparatorluğuna başşehirlik yapmıştır. Bursa, Osmanlı İmparatorluğunun ilk 200 yıllık döneminde bir çok mimarî yapı ile süslenmiş, devrinin tanınmış medreseleri ile bilim âleminin merkezi olmuş. Hüdavendigâr Külliyesi, Yıldırım Külliyesi, Yeşil Külliyesi ve meşhur Ulu Camiiyle ve emsali ölmez ve silinmez eserleriyle 24 milyon km²’lik Osmanlı topraklarına damga vuran bir şehir. Cumhuriyet döneminde ve özellikle 1950 ve 1980 yılları arasındaki planlamalar ile sanayinin önemi artmış, şehrin nüfusu hızlı bir değişime uğramış ve Türkiye’nin dış dünyaya açılan büyük bir penceresi olmuş ve 2006 itibarıyla şehir nüfusu 3 milyona dayanmış ve bir çok cihetle kabına sığmaz olmuş.
Böyle tarihî, erenler, evliyalar diyarı aziz Bursa’da iki can dostumuzun evlâtlarının düğünleri vardı. Kızımız Betül Rüveyda’nın babası Sn. Selâhaddin (İslâm) Yaşar ve oğlumuz Yunus Emre’nin babası, ev sahibi ve bizi bu güzel düğünde “Aile hayatı” konulu bir düğün konuşması için dâvet eden, maziden gelen dâvâ arkadaşım Sn. Eyüp Otman. Bizler de bu dâvete icabet ettik ve Prenses düğün salonunda yüzlerce can dostlarıyla bir araya geldik. Esasında düğünler böyle olmalı ve herkes birbirini anlamalı ve kucaklamalıdır. Bu cihetle ve özellikle damat evi sahibi Otman ailesine gönüller dolusu candan tebrikler.
Mini konferans kabul edilen kısa konuşmamda “Aile hayatının temel direkleri ve istinad duvarları” üzerinde durdum. Mesaj olarak sunduğum konuşmamın her satırı sosyal ve aile hayatına bakan izahlar ister. Düğünde ancak bu kadar olur, konferans sahası başkadır. Bilhassa Türkiye ve dünyadan verdiğim sayısız rakamlar, çağımızın büyük İslâm âlimi Hz. Bediüzzaman’ın “Refîka-i hayatına hem muhabbet ve hem de merhamet edeceksin” tespitinin ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Ailemiz bir hane, 7 milyarlık dünya bir büyük aile. Konuşmamı, Hz. Peygamberden (asm), Kur’ân-ı Hakîm’deki âyetlerden, Hz. Mevlânâ’dan, Hafız-ı Şirazî’den ve Ali Ulvi Kurucu’dan nakillerle noktaladım. Ardından kardeşlerimizin okuduğu âyetler, şiirler ve sn. Ali Oktay’dan musiki nağmeleri.
Karlı yollardan bir gün önce geldiğimiz Bursa’da bizi durdurmadılar, Yeni Asya Vakfının görkemli salonunda bir sohbetle görevlendirdiler. Ord. Prof. A. Masala’nın ifadesiyle Çağın Mevlânâ’sı “Hz. Bediüzzaman’da beşerî münasebetler ve diyaloglar” başlıklı 45 dakikalık bir kıyaslar manzumesi sunduk. Benden önce de aziz dâvâ arkadaşım Eğit-Bir Genel Başkanı Sn. Nejat Eren “Risâle-i Nur’da İnayet-i İlâhîler” başlıklı bir sohbette bulundular. Düğün sonrası ise Bursa’nın bu vakfında bulunan genç talebelere verdiğimiz seminerler herşeye bedeldi. Onları gördükçe gözlerim yaşardı, gönlüm doldu.
Sn. Eyüp Otman Beyin karlı bir havada yolcu ettiği Bursa otogarından, Eskişehir’e karlar altında intikal ettik. Orada da başta Yeni Asya büromuzu ve sair hizmet mekânlarını ziyaret ettik, gönüllere hitap ettik. Risâle-i Nurların günümüze bakan yerlerini okumaya, anlamaya, anlatmaya çalıştık. Ardından yine karlar altında ve kaygan zeminde 9 saatlik bir yolculukla Konya’ya intikal ettik. Hz. Mevlânâ’dan tekrar bir feyz alarak, bugün inşallah Adana’da bir seminerde ve Pazar günü İskenderun’da “Dünya Barışı ve İslâmın Evrensel Mesajları” konferansındayız. Duânıza muntazırım, duânız da bir ibadettir.
Bu güzel düğünde emeği geçenleri ve karlı yollarda bize sahip çıkanları ve hizmet mekânlarını açanları ve genç damat ve gelinimizi bütün kalbimle tebrik ediyorum.
27.01.2006
E-Posta:
[email protected]
|