Akıl nasıl iflas eder, değerler nasıl istismar edilir hayret ediyorsun. Anlaşılır gibi değil, adamlar haksızlığı, hem de kendilerine yapılan haksızlığı alkışlıyorlar. Desteği, oy vermeyi geçtik, fakat böylesine bir teslimiyette biraz fazla değil mi?
Her şeye gelen zamlar ve memur emeklisine yapılan haksız düşük zam ortadayken, hâlâ paylaşımlar ile durumu savunanlar var. “Bizler, Peygamber (s.a.v) döneminde gelseydik, o zamanki sıkıntılar karşısında, karşı mı çıkacaktık?” şeklinde.
Kardeşim, bu dönemi, nasıl o dönemle kıyaslarsın? Bu dönemin siyasî ayak oyunlarıyla, adaletsizliğiyle, yalanlarıyla, o dönemi nasıl bir tutarsın?
Peygambere (s.a.v) “açım” diyerek gelen ve karnına yapıştırdığı taşı gösteren sahabeye, kendisi karnına bağladığı iki taşı göstererek “ben de açım” diyen, adalet ve merhamet sahibi bir peygamberi, bu dönemdekiler ile nasıl kıyaslarsın? Elleri, ağır işlerden dolayı nasırlaşmış kızı, Peygamber (s.a.v) olan babasından bir yardımcı isterken, babasının yardımcı vermemesini, nasıl bu dönemle bir tutarsın?
Ortada, devlet yönetiminde bir acizlik yaşanırken, sıkıntı adaletsiz bir şekilde tabanın üzerine kalırken, nasıl Peygambere (s.a.v) bağlılık gibi bir bağlılık istersiniz? Daha da kötüsü, dini kaynağından bilmeyen bazı insanları, bu şekilde dinden uzaklaştırmış olmaz mısınız? Dini, sanki bazı insanların yanlışlarını örtmeye müsaitmiş gibi gösterirseniz, o insanlar, dine şüphe ile bakmaz mı?
Halbuki, İslam ilk önce “ben Müslümanım” diyeni hizaya çeker, yolunun doğru olmasını emreder. İslam, ilk önce yanlışı kendi kapısından uzak tutar. Halbuki siz, işi, “yanlış bizden ise ona bir tevil getirilir”e vardırdınız.
Büyük bir kesimin dini yanlış anlattığı ve yine büyük bir kesimin bunlardan dolayı dinden uzaklaştığı bir toplumda yapılacak çok iş var demektir. Konuşma zeminini kaybetmeden, bu insanlara ulaşıp dinin hakikati anlatılması gerekiyor.