“YETER! SÖZ MİLLETİNDİR!” SLOGANI İLE 7 OCAK 1946 YILINDA YOLA ÇIKAN DEMOKRAT PARTİ’NİN 78. YILDÖNÜMÜ.
7 Ocak 1946 tarihinde kurulan Demokrat Parti’nin 78. yıldönümü kutlanıyor. “Yeter söz milletindir” sloganı ile yola çıkan DP, kurulduğu günden itibaren milletin umudu olmuş, ancak tek parti döneminin “açık oy, gizli tasnif” gibi adaletsiz ve garabet bir seçim sistemiyle seçimlere girdiği için milletin 1946 seçimlerinde tercihi tam olarak sandığa yansıyamamıştı. 1950’de yapılan seçimden ise tarîhî bir zaferle çıkmıştı.
Türkiye’de demokrasi tarihinin başladığı gün
DP’nin ilk kongresinde konuşan merhum Adnan Menderes, demokrat misyonun amacını, “Devlet partisi, devlet kılıcını kuşanmış, hükümet arabasına binmiş, cansız ve idealsiz bir kadrodan ibaret kalmıştır. Memleketin yürüttüğü demokrasi yolunda hürriyeti sevenlerin hizmeti büyük olmuştur. Demokrasi dâvâsında partimizin yolu açık ve milletimizin bahtı aydınlık olsun” diyerek târif etmişti.
DP’nin şu anki Genel Başkanı Gültekin Uysal da, 7 Ocak 1946’yı, “Demokrasi şafağının söktüğü, Türkiye’de demokrasi tarihinin başladığı bir gün. Çok partili hayata adım attığımız bir gün. DP millettir, hürriyettir. Demokrasi ve adalet için devam edeceğiz” diye tarif ediyor.
Millet demokrasi ve hürriyetlerle tanıştı
DP, kuruluşundan 7 ay sonra katıldığı seçimde 66 milletvekilliği kazanmıştı. Açık oy, gizli sayım yöntemi olan bir seçim demokratik olmamış, DP bu yüzden hem 1948 hem de 1949 seçimlerine “seçime güven duymadığı” için katılmamış. 16 Şubat 1950’de gizli oy, açık tasnif ve yargı denetimini kabul eden, Yargıtay ve Danıştay üyelerinden oluşan bir Yüksek Seçim Kurulu’nu öngören seçim kanununun kabul edilmesinden sonra, 14 Mayıs 1950’de yapılan genel seçimlere katılarak 487 milletvekilliğinin 416’sını kazanmıştı. Bu tarihte söz milletin olmuş, hem maddî hem de manevî kalkınma başlamış, millet demokrasi ve hürriyetlerle tanışmıştı.
İlk icraat ezanı aslına çevirmek oldu
2 Haziran 1950’de güvenoyu olan ilk Menderes hükümetinin 16 Haziran 1950’de çıkardığı ilk kanununun, “kanunla yasaklanan” ezanın ve kametin Arapça okunması yasağını kaldırmak olmuştur. Menderes’in “Bu millet Müslüman’dır ve Müslüman kalacaktır ve İslâmiyetin icablarını elbette yaşayacaktır” sözü de tarihe geçmişti. 5 Temmuz 1950 Çarşamba günü radyodan dinî program yayın yasağı kaldırılmış, 7 Temmuz Cuma günü ise Ankara Radyosu’ndan Kur’ân-ı Kerîm’in İsra Suresi yayınlanmıştı. Din dersini okullarda okutulmaya başlanmış, evrensel değerler hayata geçirilirken dinî siyasetlerine alet etmeden, dine hizmet etme yolunu tercih etmişlerdi.
DP’nin önü 1960 darbesi ile kesildi
Kesintisiz 10 yıl iktidarda kalan Demokrat Parti’nin yolu ne yazık ki 27 Mayıs 1960 yılında yapılan kanlı bir askerî darbe ile kesilmiş, başta Başbakan Adnan Menderes olmak üzere Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan idam edilmişti.
Türkiye’de darbeler dönemini başlatan ve demokrasi için kara bir leke olan bu tarihten sonra bu misyonun 12 Mart 1971’deki askerî muhtıra ve 12 Eylül 1980’deki askerî darbe ile önü kesilmiş millete hizmet etmesi hep engellenmiştir.
Demokratikleşme süreci geriye götürüldü
7 Ocak 1946’dA yapılan DP’nin birinci büyük kongresinde alınan kararlarda, (yani Hürriyet Misakı) “Devlet Reisliği ile fiilî Parti Reisliğinin bir zat uhdesinde birleşmemesi” esası kabul edilirken, 78 yıl sonra “Devlet Başkanlığı ile Parti Başkanlığının” aynı kişide toplanması demokrasinin geldiği noktanın özeti.
16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 24 Haziran 2018 tarihinde yürürlüğe giren Türk tipi ve partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin her geçen gün yürümediği ortaya çıkarken, 1946 yılında başlayan demokratikleşme sürecini geriye götürdüğü ve tek adam rejimini getirdiği de artık iyice ortaya çıkmış durumda.
Mehmet Kara - ANKARA