"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Mutedil yol

Zafer AKINCI
28 Eylül 2024, Cumartesi
Rasulullah (asm), “Ben, ancak bir insanım. Davalarınızı bana getiriyorsunuz. Bazılarınız delilini ifade etmede bir kısmınızdan daha başarılı olabilir ve ben de ondan dinlediklerime göre karar veririm. Şayet ben herhangi birine kardeşinin hakkı olan bir şeyin verilmesine hükmedersem, o kimse bunu almasın. Çünkü ben [bu hükümle] ona ateşten bir parça vermişimdir. ” buyurur.

Hadiste, bir meseleden dolayı, iki taraftan birisinin kendi iddiasını güzel anlatması, diğerinin haklı olmasına rağmen anlatamamasını ve karar vericinin de, burada kendini iyi anlatanın lehine yanlış karar verse bile, bunun sorumluluğunun, onun üzerinde olduğunu belirtir.

Ya bu, bir meselede iki taraf değil de, sürekli tek taraflı bilgi akışı ile olursa, farklı düşünen diğer tarafa ifade, anlatma fırsatı verilmese, buradaki vebal çok daha büyük olmaz mı? Burada, toplumu, cemaatleri, karar vericileri, meşveretleri tek taraflı bilgi akışı ile etkilemenin yanlış olduğunu anlıyoruz.

Aslında, yaşanılan birçok problemlerin altında yatan budur. Bir tarafın sesini duyuramamısıdır. Bu ise zamanla büyüyüp ciddî problemlere sebep olmaktadır. Belki, farklı düşünenlere fırsat verilse, fikirlerini yazıp söyleyebilseler, zaman içerisinde birçok problem çözülecek, birçoklarında makul bir çizgide buluşulacak, uzlaşılmayan bazıları da zamanın tefsirine bırakılacaktır.

Tek taraflı bilgi akışı için Risale-i Nurlar’dan delil getirilmesi de, insanı haklı çıkarmaz. Çünkü, farklı düşünenlerin de Risale-i Nur’dan delilleri var. Risale-i Nur’u okurken, Risale-i Nur bize ne diyor diyerek okunması gerekirken, bazen bu, önceden kabul ettiklerimizi Risale-i Nurlar’a tasdik ettirmek için okunuyor. Hâliyle, bir mesele ile alakalı Risale-i Nurlar’da bulunan bütün bilgi ve delillere bakmadan, bağlamından koparılarak alınan deliller, yeterli olmayabilir.

Bundan dolayı, doğru bilgi akışı ile, “Haklı şûra ihlâs ve tesanüdü netice verir” ölçüsü ile, hakkı verilerek yapılan meşveretler çok önemlidir. Yoksa, sürekli tek taraflı bilgi akışı ile meşveretler yapıldığında, bu, meşverete katılanları ve yapılan meşveretleri etkileyecektir. 

Hem, farklı fikirlerin olması normaldir. Aynı eserlerin okunmasına ve aynı yerde olunmasına rağmen, değişen içtimaî ve siyasî meselelerde, herkesin, her zaman aynı düşünmesi mümkün değildir. Bu anlaşılmadığında, her yeni hadise, yeni tahribatlara yol açacaktır. Bundan dolayı tehlike farklı fikirlerde değil, onu tehlikeli görmekte, sürekli bahsedilen demokratlığı anlayamamaktadır.

Bütün bunlar yeterince anlaşılmamış olacak ki, önceki yazılarımdan dolayı, bazılarında, o menfî hareket eden yapının fanatikleri ile birlikte hakarete varan bir tahammülsüzlük gördüm. Hâlbuki yazdıklarımın özeti, “Menfî hareket edenlerinin yanlışlarından dolayı Risale-i Nur’un müsbet hareketi zarar görmesin” idi. 

Burada eleştirilen bir cemaat değil, kendi tabanının da dışında, Risale-i Nur’u da etkileyen, menfî hareket eden bir yapıdır. Yine konuştuğumuz, onların niyetleri değil sadece zahirde gördüğümüz yanlışlarıydı. Bu yanlışlar, ciddî manada Risale-i Nurlar’a zarar vermeseydi, yine bu da bizi fazla ilgilendirmezdi.

Bugün iktidarın dinî değerleri istismar etmesi ve bu “menfî hareket edenler”den dolayı, milletin İslâmî kesime olan güveni çok fazla sarsıldı. Bu menfî hareket edenler yüzünden, milyonlarca insan Risale-i Nur’un müsbet hizmet hareketini, başkalarının menfî hareketi gibi zannetmekte ve bundan dolayı Risale-i Nurlar’dan uzak durmaktadır. 

Muhakkak bunun sebepleri üzerinde durmak, susarak da olsa menfî hareket edenleri desteklememek gerekir. Yaşanılan adaletsizliklere karşı çıkıp, mazlumları savunmakla birlikte, mazlumun arkasına saklanmış, suça bulaşmış bu yapıya bir şey denmediğinde, bu, suça bulaşmış olanları da savunmak olarak görülecektir. Bunu görenler, bizleri de suçlunun yanına koyacaktır. Bu ise hizmetlerimize, Risale-i Nur’un müsbet hareketine, mazlumlara zarar verecektir.

Dahası, bu menfî yapının siyasete ve devlete bakışıyla, bizimkinin çok farklı olmasıdır. Onlar, menfaat olduğunda düşmana bile yanaşır; menfaatler çatıştığında, karşıdakini indirmek için darbeden siyasî operasyonlara, terörle bağlantılı olan partileri desteklemeye kadar birçok yola teşebbüs ederler.

Üstadımızın bizlere verdiği ise “ölçüler” ve “muktesid siyaset” çizgisidir. Bizler siyasetin aktif oyuncusu değiliz, verilen ölçüler doğrultusunda siyasete bakarız. Bizlerde, onlardaki gibi ölümüne muhalefet, ölümüne düşmanlık olmadığı, “Necaset kirli su ile temizlenmez” ölçüsüyle hareket edildiği için siyaseten iki büyük yanlıştan birisini seçmek zorunda değiliz. Yoksa onların yanlışlarının üzerimize yapışmasından kurtulamayız.

Ayrıca, yine onlardan farklı olarak, davet ve tebliğin öncelikli olarak halka yapılmasına inanırız. Bir toplumun düzelmesi tabandan başlar. Yanlış bir iktidarın gidip, doğru bir iktidarın gelmesi önemlidir. Bununla birlikte, siyasetteki beklentiyi çok yüksek tutup, siyaseti çok fazla gündeme taşıyarak, bununla sanki her şey düzelecekmiş algısının oluşmasından uzak durulmalıdır.

Önemli bir husus da, hakperestliğin gereği olarak, haberleri verirken, tek taraflı vermemeye dikkat edilmesidir. Bir meselede sürekli sadece doğrular veya sürekli sadece yanlışlar verilirse, tek taraflı verilen haberlerde mübalağa olur. Mübalağa ise gizli bir yalan olduğundan, bu, zaman içerisinde fikirler de, alınacak tavırlar da aşırılığa yol açacaktır.

Okunma Sayısı: 846
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kadir

    3.10.2024 10:39:28

    Bu kadar insanı gayri meşru bir yola bulaştıran gülen ve ekibi en baş suçludur. Bu işin böyle olacağını bilmiyorlar mıydı? O zaman sadece suçlu değil art niyetlilermiş.

  • Osman Yıldirim

    1.10.2024 23:09:43

    Burada gözden kaçırılan husus, bir tarafı suçlarken o suçlanan tarafla birlikte hareket eden ve elinde devlet gücü bulunan zalim ve gaddar iktidar adeta kaçırılmış ve sanki iktidarın hiç bir suçu yokmuş her suçu malum cemaat işlemiş ve şimdi iktidar o cemaati cezalandirmaktadır. Oysaki olay böyle değil hem cemaat hemde iktidar birbirlerinden ile anlaştılar ve birlikte ülkeyi bir yerlere götürmeye çalıştılar. Sonra ne olduysa iktidar eski ortağını terörist ilan ederek kendini aklamaya çalıştı. Eğer cezalandırılması gereken birileri varsa oda her ikisidir. Ama şimdi birileri kalkmış cemaat suçludur ortada masum falan yoktur varsa da bunu söylemeyelim demekle iktidarın yaptıklarını zımnen alkıslamış ve iktidara taraf olmuş olmuyormu. Eğer vuracaksak her ikisine ayni anda ve wynı oranda vurmaz gerekmiyor mu. Tabi birinin elinde devlet gücü var iktidara vurmayi göze alamayanlar vur abalıya yapmaktalar buda hakkaniyete uymamaktadır.

  • A. Yılmaz

    30.9.2024 23:29:15

    Yazar benim görüşümü dile getiriyor Allah razı olsun. Ve ben 30 yıllık Yeni Asya okuyucusuyum.

  • A. Yılmaz

    30.9.2024 23:27:14

    Yazarın görüşlerini eleştirebilirsiniz. Ama kalkıpta itibar suikastı yapmanız kabul edilmez. Bu işleri gülen muhibbanları iyi bilir de bizim camiada görmek üzücü ve hayret verici bir durum. Biz gülen cemaatinin avukatı değiliz diyor yazar. Doğru da söylüyor. Güçlü oldukları zaman kimseyi tanımıyorlardı. Soruları çalıyorlar, risaleleri sahteleştiriyorlardı. Laf edecekseniz gülencilerin şu cinayetlerine de laf edin lütfen. Gülenciler tekrar aynı güce ulaşamazlar inşallah.

  • M.Asim

    30.9.2024 21:13:24

    Bütün bunlar yeterince anlaşılmamış olacak ki, önceki yazılarımdan dolayı, bazılarında, o menfî hareket eden yapının fanatikleri ile birlikte hakarete varan bir tahammülsüzlük gördüm. Hâlbuki yazdıklarımın özeti, “Menfî hareket edenlerinin yanlışlarından dolayı Risale-i Nur’un müsbet hareketi zarar görmesin” idi. Bu sozunuzle müsbet mi menfi mi hareket etmiş oluyorsunuz? Vazifeniz yazarlıksa yorum yazanlara laf yetiştirmeyin. Eğer Nurcu iseniz ve müsbet hareket konusunda ders verme kabiliyetini kendinizde görüyor iseniz yazdıklarıniza muhalefet edenleri menfi bir hareketin mensuplari ile özdeşleştiremezsiniz.

  • Ahmet Şimşek

    30.9.2024 17:42:59

    Mutedil dediğiniz yol; "nasıl olmamız gerektiğini" anlatırken koyduğunuz hükümlerle, aslında; mayınlı, dikenli, tuzaklı, üstadımın verdiği ilkelere tamamen ters bir yola dönüşmüş gibi geliyor bana. Düşte gör, DÜŞ'te gör. HAYAL'de gör, DÜŞ'te gör. Düşenin dostu olmaz, Hele bir yol düşte gör.

  • Mustafa Said Kara

    30.9.2024 13:00:59

    Zafer bey gayet yerinde ve makul bir yazı yayınlamıştır. Fikri olarak cevap vermek yerine şahsına saldırı yapılması kabul edilemez. Eğer Zafer bey bu gazetenin bir yazarı olarak fikrini beyan ettiği için böyle linç edilecekse bu gazetenin havuz medyasından ne farkı kalır?

  • M. Ali çiftkaya

    29.9.2024 22:41:50

    Şimdiye kadar yeniasya yazarlarının okuyucu yorumlarına gazete portalından cevap verdiğini pek görmedim. Bu hoş bir durum olmasa gerek. Yazarın görevi portal den okuyucu ya laf yetiştirmek olmamalı.

  • Zafer Akıncı

    29.9.2024 17:42:57

    Bu nasıl üslub, insaf yok, muvazene yok, ilim yok, hikmet yok. Biraz farklı bir şeyler yazdım diye atılan iftiralara bak. Normal ilmi eleştiriyi anlarım. Fakat, bir taraftan, binlerce belge, delil ile suça bulaşmış bir kesimi savun, diğer taraftan sırf bu yapıyı Risale-i Nurlara zarar gelmesin diye eleştirdiğimden dolayı bana atılan iftiralara bak. Böylesi iftiraları, daha önce bu yapının fanatiklerinden duymustum. Yaşını başını almış, senelerin nurcusuna kim ayar verebilir, bu nasıl üslub. "Menfi hareket" ile bana isnad ettiği ortada, buna yanlış dememden bile rahatsız olmuş. Ne diyelim, bu işi Allah'a havale etmekten başka yapılacak birşey yok görünüyor.

  • Oğuz Yiğiter

    29.9.2024 17:14:45

    Özeleştirici ve itiraf cümleleriniz bile kaçak güreş modunda. "Dini istismar eden kesimler" derken neden siyasî iktidarı net olarak söylemiyorsunuz. Esas sorumluyu neden gözden uzak tutup sadece bir tarafa mercek tutuyorsunuz. Hem o "suça bulaşmış yapı" ile "aldatıldık, kandırıldık rabbim bizi affetsin" diyen hakim güç bir zamanlar el ele kol kola yürüyen, "beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda" şarkısını söyleyerek suç oraklığı yapan muktedirlere diyeceğiniz sözünüz yok mu? Okuduğunu anlamamış dediğiniz bu kardeşiniz leb demeden leblebiyi anlayacak Allahın inayetiyle tahdis-i nimet olarak ifade etmeliyim, yazılanların ve söylenenlerin alt metin manasını çözümleme nimeti verilmiş bir Yeni Asya Ekolü "sahil güvenlik neferi"dir...

  • Zafer Akıncı

    29.9.2024 14:45:42

    4-Kimisi de, bu menfi yapının suça bulaştığını kabul etmiyor. Kardeşim, bu yapının, kendileri kullanılmış olsada, suça bulaştığını bugün tüm partiler, tüm siyasiler ve her kesim kabul ediyor. Hatta bu yapının en yakınında olanlarda, bunu itiraf ediyor. Buna inanmayan bu yapının fanatikleri ve birde bazıları. Durum böyleyken, bunca delillere, itiraflara rağmen onları savunmak bize mi kaldı? Hemde, bunlardan dolayı Risale-i Nurların zarar görmesine rağmen. O zaman bizlere, dünyada ahirettede sormazlar mı, sen Risale-i Nur'un hukukunu korumaya çalışmıyorsan, Risale-i Nurlara zarar verenlere karşı sessiz kalıyorsan, sen niye varsın diye sormazlar mı?

  • Zafer Akıncı

    29.9.2024 14:45:14

    3-Kimisi, mazlumları savunmayalım mı diyor. En baştan beri mazlumlar ile, bu yapıyı birbirinden ayırdık, mazlumu savunduğum, onlara zulmedilmesin dediğim yine Facebook ortamında onlarca yazım var. Zaten bunu en yakınlarındaki Ebuseleme de demişti, “Bizler bir uçak dolusu Türkiye'ye gitseydik, bu darbe teşebbüsü sürecinde tabanın haberi yok deseydik, bu kadar zulüm olmazdı” diye.

  • Zafer Akıncı

    29.9.2024 14:44:42

    2-İnsanlar manevi bir buhran da ve İslami kesime güvenleri çok azalmıştır. Bu insanlara Risale-i Nurlara her yönü ile güvenebileceklerini söylemek, Risale-i Nurların suça bulaşmış, menfi hareket edenler ile bir alakasının olmadığını ortaya koymak gerekmez mi? Bazıları bunu söylediğim için bana hücum ediyor. Akıl alır gibi değil. Kimisi, iktidara mı yaranmaya çalışıyorsun diyor. Halbuki Facebook gibi ortamlarda en fazla eleştirdiğim iktidar, ona niye yaranmaya çalışayım. Kimisi, cemaatleri eleştirmek bizim işimiz değil diyor. Doğrudur, fakat benim eleştirdiğim bir cemaat değil, suça bulaşmış bir yapı, o da Risale-i Nura zarar verdiği için, yoksa bu da bizi fazla ilgilendirmez.

  • Zafer Akıncı

    29.9.2024 14:44:07

    1-Yanlış anlaşılmalar olmaması için biraz daha açıklama yapmak zorundayım. Son senelerde, bazı kesimlerin dini istismar etmesinden dolayı, milletin büyük bir çoğunluğunun İslami kesime güveni çok fazla sarsıldı. Bu geçenlerde yapılan bir ankette de görüldü. Bu doğrultuda, Risale-i Nur ile irtibatlandırılan suça bulaşmış, menfi ve mahrem bir yapıdan dolayı Risale-i Nur'un müsbet hareketi de zarar gördü. Milyonlarca insan Risale-i Nur'un müsbet hareketine de, menfi, gücü devleti ele geçirmeye çalışan, gerektiğinde takiye yapan bir hareket olarak görüyor ve bundan dolayı ondan uzak duruyor.

  • Oğuz Yiğiter

    29.9.2024 14:10:02

    Hem bu üst perdeden Yen Asya cemaatine akıl verme işi nerden çıktı. Arşivlerimiz ortada o cemaatle olan mesafe belli iken hükümetin ağzıyla Yeni Asya'yı sanki potansiyel "..cü" kompleksinde tutma ve yazdıklarını güya iyi niyetle bundan sıyrılma gayreti gibi sunma çabaları bizim anladığımız ama senin bizi okuduğunu anlamıyor dediğin mesele budur. Kimse bize ayar hakim güç adına ayar vermeye kalkmasın nokta.

  • Oğuz Yiğiter

    29.9.2024 13:56:56

    "Vasiyetçi ağabeyler cemaatler konsorsiyumu" ve irili ufaklı kırmızı kitap okuyan değişik gruplar, değerler eğitimi adı altında tek adam rejimine destek uğruna fonlanarak zulme sesssizlik misyonunu yerine getiriyorlar. Bu sizi kesmedi mi de hâlâ Yeni Asya Ekolünü de, o gruplar gibi siyasal İslam iktidarına bende yapmaya çalışıyorsununuz. Bu görevi size kim verdi, neyin bedelinde? Kalkmış bir de okuduğunu anlamamakla itham ediyorsunuz. Sizin bu bünyeye ayar vermeye ve hiza mesafe vermeye kim görevlendirdi? Durup dirurken o malum cemaati bu bünyede tartıştırıp konuyu canlı tutmanızın asıl maksadının gazetemizingenel yayın yönetmeni ve yazı işlerinin takip ettiği adalet, hürriyet, zulme karşı oluş ve tek adam rejimine çekinmeden eleştirel yayın politikası. Lâfı hiç eveleyip gevelemeye getek yok sizin rahatsızlığınız; Kâzım Güleçyüz, Ahmet Battal, Cevher İlhan, Ali Ferşafoğlu, Faruk Çakır, İbrahim Aktaşçı, İbrahim Ersoylu ve diğer yazarlarımızın bu ana yayın çizgisindeki

  • Semanur Tunoğlu

    28.9.2024 23:45:57

    Soruları çalıp devleti sömürürken sorun yoktu da şimdi mi sorun oldu? Gülen grubunun menfaatlerini biz savunacak değiliz.

  • Eda Gül Beyaz

    28.9.2024 23:44:08

    Allah razı olsun. Bu hakikatleri ısrarla anlatmak lazım. Yeni Asya'nın güzel hizmeti gülencilerin algısı ile asla lekenmemelidir. Mazlumlara sahip çıkmak önemli ama o zaman bu iman hakikatlerini muhtaç gönüllere ulaştıracak enerjimiz kalmıyor. Üstadımızın hayatında böyle bir şey var mı? İskilipli Atıf hoca mazlumen öldürüldü değil mi? Üstadımız iman hizmetini bırakıp iskilipli hocamızın hakkını savunmaya mı girişti? Lütfen bazı şeyleri kararında bırakın. Gülenciler bir işe teşebbüs etti. Ellerine yüzlerine bulaştırdılar. Biz ne yapalım? Zarara rızası ile girildiğine gözlerimizle şahit olduk. Gerisi nasip kısmet.

  • Zafer Akıncı

    28.9.2024 23:04:19

    Yorumlardan birisini görünce açıkçası çok rahatsız oldum. Akıl nasıl bu kadar felç olur, insan hayret ediyor. Yazının içeriliğini anlamadan, yazının içeriliği ile alakalı birşey sormadan, insan nasıl böyle iftira atabilir. Yazıdan aldığı "menfi hareketten" okuyucuların hepsi, bununla 15 temmuz sürecinde birşekilde yer alan mahrem bir yapılanmayı kast ettiğimi anlamışlardır. Fakat bu arkadaş, sanki bunu bizlere söylüyormuşum gibi yazmış. Ayrıca Zübeyir abi, Kutlular abi demiş, tevbeki onları, onların üstadımızın ortaya koyduğu hizmetleri koruma gayretlerini anlamış ola. Bu menfi hareket eden mahrem yapı meselesi anlaşılana kadar, bu hususun üzerinde durmak gerekir. Yoksa, bu yapının Risale-i Nura, hizmetlerimize, mazlumlara verdiği zarardan kurtulamayız.

  • Mehmet Türeli

    28.9.2024 20:32:57

    Yeni Asya Nur talebelerin tamamı her konuda aynı düşünüyorlar kaynak ayni yere dayanıyor, ancak yazarlarımızın yorumcularının tamamı yeni asya nur talebeleri değildir, aykırı yorum yapabiliyorlar. Bundan dolayı da fayda vermeyen fayda vermeyen hizmete destek olmayan konulara fazla açmamak lazım. Yoksa Üstadın tabiriyle bu hamur çok su götürür. Allah hepinizden razı olsun istikametten ayırmasın.

  • Ömer

    28.9.2024 18:05:39

    Yeni Asya Camiası;Yazar ve çizerleri Risale-i Nur penceresinden bakarak ve karar alarak yalnızca Hakka Taraf Olma hassasiyet ile gündeme getirmiştir ve getirmeyede devam edecektir. Başka yerlere çekme ve yamama halinde olmayalım, 55 senelik şanlı tarihi ve yazar, çizerlerinin şeref madalyaları ortadır, ilmen, fikren ne yazdı ise oradadır bu böyle bilene.👏👏👏🌅

  • Ömer

    28.9.2024 18:04:58

    Siyasi iktidarın da,her zaman için hukuk devleti ve demokrasi prensiplerine bağlı kalıp;onları zorlayan,dahası açıkça ihlal edip çiğneyen tasarruf ve müdahalelere tevessül etmekten kaçınması icab eder.2”

  • Ömer

    28.9.2024 18:04:17

    Bir dini cemaatin,varlık sebebi olan imani ve manevi hizmetleriyle gündeme gelmesi gerekirken,çok daha farklı dünyevi ve siyasi tartışmalar ile anılması,cemaat olmanın gerekleriyle bağdaşmaz.1”

  • Oğuz Yiğiter

    28.9.2024 16:22:05

    Ne yaparsan yap, hangi tumturaklı cümleyi kurarsan kur kimliğini gizleyemiyorsun. Hedefin Yeni Asya Ekolü'nün Üstad'dan tevarüs eden Zübeyr ve Kutlular Ağabeylerce büyük bir dirayetle devam ettirilen merdâne metodunu ve duruşunu " menfî hareket" doye yaftalıyarak, mareşal ekolünün süfyaniyet sacayağının bugünki varislerine yaranma gayretlerini " müsbet hareket" olarak ambalajlayarak kimseye yutturamazsın. Ehl-i ferasetce bu iğrenç fitne oyunların o kadar net görülüyorki. Çok gülüç duruma düşüyorsun. Yemezler, başka kapıya...

  • Abdullah tunç

    28.9.2024 15:34:23

    Ümmetim istikametle gitse ona bir gün,istika metle gitmese ona yarım gün vardır mealinde bir hadisi şerif vardır.Kur'a nın bir günü,bizim günümüzle 1000 yıldır. Yarım gün de 500 senemizdir.Burada net istikametin ne kadar önemli olduğu görülüyor değil mi? Peygamberimizin hayatı tamamen istikametle geçmiştir.Üstad'ımız da aynı yolda yürümüştür. Bizlere gelince; istikame tin neresindeyiz?Bir ciddi, bir derin muhasebe gerek miyor mu?.

  • Zafer Akıncı

    28.9.2024 14:26:23

    1-Özelden bana yazanlar oldu, sanki ben mazlum durumuna düşmüş, yüz binlerce insanın savunulmasını istemiyormuşum gibi, onlara verdiğim cevap aşağıdadır. O yapıyla alakalı benim veya bir yakınımın bir alakası ve bir zararı olmadı, bundan dolayı yazmıyorum. Hatta, Kader bazılarına geçmişte yapılan hatalarından dolayı adalet etse bile, ben o kişinin son durumundaki masumiyetine bakarım, ona, bilhassa tabanın başına gelen musibetlere iyi oldu demem. Hatta, onlara yapılan zulümleri birçok yerde eleştirmişimdir. Yazılarımda yanlış anlaşılma olmasın diye uzun uzunda yazarım. Yinede, birileri onun içerisinden cımbızlayarak birşeyler alırsa onada yapacak fazla birşey yok. Yazımdaki, öncelik kendi hizmetlerimiz, Risale-i Nurun, hatta mazlumların daha fazla zarar görmemesidir.

  • Zafer Akıncı

    28.9.2024 14:25:12

    2-Bu ayırım, yani suça bulaşmış kesimle, tabandaki mazlumlar en başta yapılsaydı, mazlumlar bu kadar zarar görmezdi. Bunu Fetullah Gülenin yeğeni Ebuseleme de demişti, bizler bir uçak dolusu Türkiye'ye gitseydik, bizi yargılayın, bu darbe teşebbüsü sürecinde tabanın haberi yok deseydik, bu kadar zulüm olmazdı diyor.

  • Abdullah tunç

    28.9.2024 13:01:57

    Bir ihlas dusturudur; mes leğin muhabbetiyle hare ket etmek.Başkaların ten kisi ile fikren meşgül ol mamak.Bizler sadece ve sadece mesleğimizin prensip, usul ve kaideleriy le hareket ederiz.Risale-i Nur ve islami esaslara bir saldırı olmadıkça bizler hiçbir dini cemaatla meşgül olmayız, karışma yız.Hiçbir meslek ve meş reb'e meyletmeyiz,hiçbir şahsa bağlanmayız.Hiçbir siyasi partinin elemanı gi bi çalışmayız.Ridale-i Nur hiçbir siyasi partiye dahil ve tabi olmaz.Maalesef bu sayılan noktalarda çok inhiraflar, çok sapmalar oldu.Uzun yıllardır bunu fiilen yaşıyoruz.Ama zaman kaydını koydu.Her şey meydana çıktı.Baştaki aktörlerin mahiyeti anla şıldı.Bütün zararlar ortaya serildi.Herkesin bundan ibret ve ders alması ve ona göre hayatına bir çeki düzen vermesi verekiyor. Yoksa ders alınmazsa da ha büyük belâlarle karşılaşma ihtimali var!!!...

  • ömer ergün

    28.9.2024 11:14:14

    Değerli yazar, Muhakeme tarzınız ve uslubunuz Risale-i Nur'u yansıtıyor, bu durum problemleri çözmede sıratı mustakimi oluşturuyor kanaatindeyim, bu tutumunuzdan dolayı sizleri tebrik ediyorum.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı