Siyasetin dezinformasyona (bilinçli yanlış bilgilendirmesi) dayandığı bir zamanı yaşıyoruz.
Bediüzzaman’ın tabiriyle ifade ile mananın tenakuz halinde yürüdüğü bir dönem. Dönüp yakın geçmişe baktığımızda, dünyanın başına gelmiş bütün önemli hadiselerinde durumu böyledir. Bizdeki 12 Eylül’den Çekiç Güce, Amerika’daki 11 Eylül’den Irak İşgali ve Arap Baharı’na kadar. Paris tedhiş hareketlerinden, Suriye’de düşürülen Rus savaş uçağına kadar. Evveli bilinçli yalan bilgiler... O hareketle hedeflenen elde edildikten sonra, doğrular kısmen dışarıya sızıyor.
Suriye topraklarına düşen savaş uçağıyla alâkalı evvelâ Türkiye ihlâli sebep göstererek ‘biz düşürdük’ dedi. Sonra da Rusya’ya ait olduğunu bilinmediğini söylendi. Olayın sıcak anında başbakan gururla ‘emri ben verdim’ dedi. On defa ikaz edildiğine Pentagon da sahip çıktı. On yedi saniye içinde on defa nasıl ikaz edilmiş meselesi hâlâ muallakta... Buna benzer onlarca bilgiyi aynı karede değerlendirdiğimizde, yetkililerin beyanları hakkında ister istemez şüphe duymaya başlıyoruz.
RUSYA İLE TÜRKİYE İYİ DOSTLARDI
Bu olaya her iki ülke açısından baktığımızda, hadisenin mantıkla alâkası kesiliyor. Şayet hakikaten Türkiye düşürmüşse... Etrafı ateş çemberi ve tel örgüleriyle çevrili Türkiye’ye iktisadî olarak nefes aldıran Rusya’ya neden böyle bir karşılık verilsin ki... Yüzde yüz Türkiye’nin zararına..
Zaman yazarı Mümtaz Er Türköne’nin iddia ettiği gibi ülkenin yüksek bir siyaset ve menfaati de yok ortada... Baştan Türkiye olmak üzere bütün İslâm ülkeleriyle adeta müttefik gibi davranan bir Rusya var, ortada... Timur zamanında Taşkent’e getirilmiş ilk Kur’ân-ı Kerîm’in tıpkı basımını elinde tutan bir Putin’i ve bütün semavî dinleri (Tevrat, İncil, Kur’ân-ı Kerîm) koruma altına alan bir Kremlin’i nasıl düşman edeceksiniz ki... Günümüzle alâkası olmayan tarihî hadiseler düşmanlıklardan hareketle Rusya’yı tarihî düşman ilân etmenin neocon ve neoliberallerden başka kimin faydasına yarayacağını cidden merak ediyorum.
Kaldı ki, şu son yirmi senelik arşivler, Rusya’nın hemen hemen Türkiye’nin yanında olduğuna dair yüzlerce resim belge ve onaylama var. Daha dündü Moskova Camii’nin açılışına katılan Cumhurbaşkanı’nın resimleri gibi yüzlerce resim. Ayrıca, Şangay ittifağı içinde Rusya’ya yakın duran devlet politikası da ayrı bir vak’a. Bu kadar ittifaklar, yüksek hacimli ticaretler, milyonları bulan turistler ve tarımdaki ihracatımız... Türkiye’nin kendi inisiyatifiyle yapacağı barış olmadığına inanıyoruz.
SURİYE ÇÖZÜMÜNÜ ENGELLEYEMEZLER...
Putin, arkamızdan hançerlendik diyor. Zira Türkiye’den bunu asla beklemiyormuş. Teröre karşı ortaya konulan kesin tavır Avrupa ve bölge ülkelerince kabul gördüğü bir zamanda, farklı bir cepheye sebebiyet verecek bir olay oluyor. François Hollande, Melik Salman ve Angela Merkel’in kendisine doğru koştukları bir zamanlama da Türkiye ile Rusya karşı karşıya getiriliyor. Bu bir şaka değil. Işid meselelerinde bizimle alâkalı yüzlerce belge var, Rusya’nın elinde. Bugüne kadar, bizi üzecek millî haysiyetimizi rencide edecek ve Türk Halkı’nın menfaatlerine zarar verecek bir açıklamada bulunmamışlardı.
Milletlerin menfaatleriyle şahısların menfaatleri elbette farklı olabilir. Birileri kendi menfaatine uyan parti siyasetini merkeze alıp hadiseler o şekilde değerlendirilirse millete belki de ihanet etmiş olabilir. Dünya tarihi bu çeşit hadiselere karşı şahitlik etmiştir. Rusya ile savaş Türkiye’ye hiçbir menfaat getirebilir mi? Şantajla Rusya Işid’e karşı başlattığı mücadeleden vazgeçebilir mi? Ortadoğu’daki şu terör belâsının son bulması en fazla bizim işimize yaramaz mı? Amerika ve AB ülkelerini geçmişteki hatalarından dolayı kandırarak yakalamış neocon ve neoliberallere karşı Putin’e dünya yardım etmeye koşarken bizim kendi inisiyatifimizle uçağı düşürdüğümüzü kimsecikler iddia etmemeli...