"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İmamoğlu-AKP Tiyatrosuna hoş geldiniz!

Şükrü BULUT
07 Nisan 2025, Pazartesi
Bildiğiniz üzere, tiyatro daha önce başlamıştı. Ramazan-ı Şerif’in manevî havası ve Ramazan Bayramı’nın atmosferi bizim bu meseleyi yazmamızı geciktirdi.

Küreselcilerin, kırk küsur sene önceki bizde yaptıkları ihtilâl ve uyguladığı programlarla halkımıza boca ettikleri cehaletler, ülkenin ekseriyetine yakınını olaylara seyirci yapmış. İtildikleri manyetik alanlar ve düşürüldükleri hipnozlar neticesinde tiyatroyu hakikat zannederek heyecanlananları, ağlayanları veya sevinenleri gördükçe üzülmemek elden değil. İşin en garip ciheti ise, 12 Eylül sürecinin son bekçisi AKP hükümetinin bu oyunlarda millî ve dinî hissiyatları kullanarak, ihtilâlin parçalara böldüğü milletimizi çatışma ortamlarına sürüklemesi…

İsterseniz azıcık açalım… Küreselcilerin (Neoliberal-Neocon ittifakının), bin sene devam edeceğini iddia ettikleri 12 Eylül sürecinin, demokrasi karşısındaki sıkıntılı zamanlarındaki ortaoyunlarını daha önce açıklamıştık: 28 Şubat balans ayarları… Anayasa kitapçığı ve Kemal Derviş hadisesi, “Âkıl”lerin Kürt açılımları, Cemaat-İktidar savaşı, 15 Temmuz hadisesi, kısmen COVID-19 olayı ve şimdi de İmamoğlu-AKP tiyatrosunu izliyoruz. Saydıklarımın hemen hepsi, dahilî siyasetimizi ilgilendiren hadiseler… Küreselcilerin, 12 Eylül sürecini hem ülkemizde ve hem de bölgede devam ettirmeleri çerçevesinde “dış siyaset” bağlantılı tiyatroları, saydıklarımızdan da fazladır. 

AKP’nin, Küresel Sosyal Marksistlerin esiri olmasıyla, çeyrek asırlık ömrü zikzaklar, tezatlar, varlığını inkâr ve çocuklarını feda ile geçti. Düne kadar “Bay Kemal” diyerek muhalefetin demokrasi çalışmalarına öfkelenenlerin, patronlarının yardımlarıyla anamuhalefet partisindeki değişim başarısını biliyoruz. Gel gör ki, “müsamere çocuğu” dedikleri yeni genel başkanla bir başka oyunu kurmuşlar. Demokratik siyasetin teamülleri dışında ve yine hem ülke barışına, hem demokrasi yürüyüşüne mani olacak ve millete de zarar verecek yeni bir tiyatro… Aynı kulübe bağlı oldukları hâlde, oyun gereği birbirlerine rakîbane davranıyorlar. Milletin, bu usulü artık anlamış olması gerekiyordu. Bu oyunu seyredenler, bu tiyatrodaki her iki cenahın da demokrasi karşıtı olduğunu bilmelilerdi. (Zira CHP’deki militan Marksist Kemalistlerle masonların demokrasimize düşmanlıkları kadimdir.) Fransa’da eski çalışanı Macron’a yardım ve AB’yi itibarsızlaştırma uğruna muhalefeti beş sene boyunca siyasetten men eden Küresel Sosyal Marksistler için İmamoğlu ve ekibinin hiçbir ehemmiyet arzetmediğini de AKP bilmeliydi. Mağduriyetin İmamoğlu’nun partisindeki yıldızını parlatacağı beklentisinin de boşa çıktığını görmüş olduk. 

Bu tiyatroda, AKP’nin kamuoyuna propaganda ettiği “Millî Ekonomi” iddiasının ne kadar temelsiz, yalan olduğunu ve hatta milletle istihza anlamına geldiğini de efkâr-ı ammeye anlatmak zorundayız. 12 Eylül sürecinin sahiplerinin Küresel Sosyal Marksistler olduğunu bilmeseydik, AKP’nin (tıpkı ANAP gibi) Neoliberallerin hizmetindeki özelleştirme, yap-işlet-devret ve bunlar gibi birçok “küresel dinozorlara kapıları açan” düzenlemeleri ve onlarca hazırlanan bütün projeleri okumadan imzalaması ve enflasyonla mücadele adı altında milletin cebindeki son kuruşu da kasıtlı olarak onlara devretmesi gibi icraatlarının mahiyetini bilmeseydik, mide bulandıran şu oyunu fark edemeyebilirdik. Millîliğin de AKP için, tıpkı dindarlık gibi yalnızca siyasî slogan olduğunu tekrar hatırlamamız gerekiyor. 

Küresel Sosyal Marksistlerin, ABD’deki değişimden sonra, irtibatlı oldukları yerlerde yeni tedbirlere gittiğini biliyoruz. Türkiye’miz onlar için, önemli bir faaliyet merkezi. Süreçlerinin inkıtaa uğramaması, buralardaki demokrasilerin tevakkufuna bağlıydı. Varlıklarının demokrasiye zıt olduklarını bildiklerinden, bir süre önce anamuhalefet partisindeki operasyonu gerçekleştirmişlerdi. Küresel Sosyal Marksistlerin Millet İttifakı karşısında yaşadıkları sıkıntılar, kendilerini bilmecburiye “muhalefeti dizayn”a sevketmişti. Altılı Masa’nın meclise soktuğu bazı partilerin ihaneti de unutulmadı. Muhalefetin yeniden “Demokrasi Cephesi” oluşturmaması uğruna, hem AKP kurmayları, hem de CHP’deki neoliberal yandaşları Londra’daki kulüp başkanlarına adeta yalvarıyorlar. Lâkin nafile… 2025 yılının “Millî Demokrasiler” için diriliş senesi olması muhtemeldir.

Davos’un USAID üzerinden maaşlı elemanlarından başlayarak, küreselcilerin on binlerce yüksek maaşlı elemanları işlerini kaybettiler. Millî meclislerdeki vazifeli başbakanlar, bakanlar ve proje sorumluları teker teker dökülüyorlar. Londra ile Çin arasındaki irtibatların kesilmesine ramak kalmışken AKP, Türkiye demokrasisinin yeniden dirilişine inşaallah mani olamayacaktır. Ve böylelikle, millet olarak kırk küsur seneden beridir içinde piştiğimiz 12 Eylülcülerin fitne kazanları da devrilmiş olacak ve kıyamet kopmadan milletçe bir ferece kavuşacağız… 

Okunma Sayısı: 2082
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • S.topuz

    7.4.2025 15:16:24

    "Şark husumeti, İslâm inkişafını boğuyordu; zâil oldu ve olmalı. Garb husumeti, İslâm'ın ittihadına, uhuvvetin inkişafına en müessir sebebdir, bâki kalmalı. Birden meclisten tasdik emareleri tezahür etti. Dediler: "Evet ümidvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır!" Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat - 133 - 🇹🇷😢🇹🇷🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🕋😭😭😭🕊🕊🕊🌏🇪🇺🕋🇩🇪🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Yunus

    7.4.2025 15:13:37

    Kafirler neden nükleer silah gücünün müslümanların elinde olmasını istemiyor? Bu konuda bir araya gelip müslümanları engelliyor?

  • Yunus

    7.4.2025 15:12:22

    Dış gücün iyisi kötüsü olmaz. Kafirlerin hepsi kötüdür. En nihayetinde müslümanların iyiliğini istemezler. Kafire kafir olduğu için buğzetmekten vazgeçmeyin.

  • Burhan

    7.4.2025 12:10:42

    Sevgili şükrü bulut hocam Söyledikleriniz ve yazdıklarınız benim tarafımda hedefi 12 den vurmuş gibi lakin bir noktayıda ben ilave edeyim Trump ın ve temsil ettiği hakiki iseviler,ne 12 eylülcüler nede neoliberal muhalefet ile çalışmaz .şairin dediği gibi aşağıdan yukarıdan yolun sonu gözüküyor.

  • Kenan

    7.4.2025 11:54:58

    Yanlış tanımlarla aldatılmışız. Adam özde Marksist iken kendisini liberal olarak tanıtıyor. Küresel olarak ağını serdiği halde kendisini lokal gösteriyor. Büyük projeyi gizlemek için bölgelere ait yerel proje olarak bize görünüyor. Müthiş bilişimi, Son yapay zekayı, Küresel sermaye ile kullanıyor. Suni ortamlar oluşturup menfaat savaşı başlatıyor. Yazarımızın ortaya koyduğu ölçüler ve verdiği bilgileri detaylı anlamak için ders çalışmak gerekiyor. Başarı dileklerimle.

  • Osman

    7.4.2025 11:34:36

    İlk okuyuşta kurduğunuz irtibatlar zorlama gibi geliyor. Olaylar ortaya çıktığında, olay örgüsünün hakikati ortaya çıkıyor. Yani biraz erkence haber veriyorsunuz. Bu ise bizim faydamıza. Kalemine kuvvet ağabey.

  • Süleyman

    7.4.2025 11:31:33

    Hadiselere çok geniş çerçeveden bakıyorsunuz. Bazen bilgilerimizi aşsa da istifade ediyoruz, hocam. Allah razı olsun.

  • Tarık Tufan

    7.4.2025 10:21:24

    Yaz gelince yonca yeriz

  • Mustafa sarıoğlu

    7.4.2025 06:23:09

    Yazının dili çok süslü, iddiaları çok büyük. Her şey bir “üst akıl”a bağlanmış, bu da işin kolaycılığı gibi. “Küreselciler” dediği kim belli değil; neocon mu, neoliberal mi, sosyal marksist mi, belli değil — sanki ideolojileri mikserde karıştırıp “komplo smoothie” yapmış! Soğuk Savaş’tan bir tutam, Davos’tan bir dilim, biraz da Londra sosu... Üstüne de “millet uyansın” süsü serpip servis etmişler. Afiyetle panik oluruz! mi, Bir yandan AKP'yi yeriyor, bir yandan CHP'yi de "tiyatro oyuncusu" ilan ediyor. O zaman sormak lazım: Bu kadar çok kişiyi "kukla" ilan ediyorsan, "biz" dediğin kim? Millet mi, sen mi, kim yani? Her şey bir komplo, herkes kukla, ama 2025 "diriliş yılı" olacakmış — neye dayanarak? Bilinmez. Hiçbir somut gelişme, veri, umut veren kıpırtı yok ama “bu yıl her şey değişecek” diyor. Sebep? Komplo teorisiyle umut aşılamak da yeni moda olmuş: “Her yer karanlık ama birazdan güneş doğacak, çünkü öyle hissediyorum.”

  • Selim

    7.4.2025 01:03:27

    Siyaseti netice almak üzere her türlü yalan ve entrikaya müsait gören demokrasi karşıtlarının oyunlarını anlamak kolay değilmiş. Kaleminize kuvvet versin Rabbim.

  • Hüseyin T

    7.4.2025 00:20:43

    (2)*Hürriyet, adalet ve demokrasi temelinde her iki dünya hayatını esas alan bir sistem, rol modeller ortaya konulmadığı sürece, emperyal /küresel güçlerin tasallutundan, zavallılıktan, animal gibi görülmekten, cehalet ve yoksulluktan kolay kolay kurtulmak mümkün olmayacaktır...

  • Hüseyin T

    7.4.2025 00:19:27

    (1)*Doğudan yükselen ışık yüzyıllardır dünyanın birçok veçhesini aydınlattı da İslam coğrafyasını son dörtyüz yıldır bir türlü  aydınlatamadı.. İç ve dış dinamikler bu karanlığın sürmesinde, insanları hayaletler dünyasında oyalama, tarihte yaşatma, günümüz gerçeklerinden uzaklaştırma konusunda aleni olmasa da zımni olarak hemfikirler.. Neocon küresel dış güçler, despotizm altında yaşayan insanların ihtiyacını bildikleri için hürriyet, hukuk, demokrasi, insan hakları gibi ulvi kavramları kullanarak dünyayı tarumar ettiler. Yerel iç güçler ise dini yorumlar, ritüeller ve şekiller etrafında insanları zapturapt altında tutmanın, güç devşirmenin yolunu tuttular...Biri dünyevi diğeri uhrevi hayatı öne çıkardı..iki tarafın da söylemleri sahteydi,   taktikseldi. efaller ve stratejiler bambaşkaydı.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı