"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Suriye meselesinde zihnî iğfalden korunalım…

Şükrü BULUT
21 Nisan 2025, Pazartesi
Kimine göre Yeni Dünya Düzeni… Bazıları “zamanın sonu” diyorlar…

Diğerleri ise bu dönemin diktatörlük dönemi olduğundan bahsediyorlar… Dünya siyasetinin, ticaretinin ve sosyal hayatının; müthiş bir inkılâp sürecinde olduğunu herkes kabul ediyor. İşte bu aralıkta yakın geçmişteki hakikatlerin, meseleleri doğru anlamamızı engelleyecek biçimde siyah örtülerle kapatıldığına şahit oluyoruz. Geleceğimizi de alâkadar edecek bu hadiseler; adaleti bulmamızı, doğru medeniyete ulaşmamızı ve doğru demokrasilerin inşasını engelleyecek hareketler olduğundan, insaniyeti savunanların bu noktalara dikkat etmeleri gerekiyor.

Cinayetlerin faillerini, çeşitlerini, mahallerini ve delillerini karartmaya yönelik dehşetli bir global icraat… 12 Eylül cinayetini unutturmak üzere imal ettikleri “28 Şubat” ve “15 Temmuz” örtüleri gibi… Küresel Marksistlerin Kemalistlerin önderliğinde gerçekleştirdikleri bu sinsi ihtilâlin nesillerimizce bilinmemesi, milletimizin demokrasiye kavuşmasını geciktirmiyor mu? Zira toplumdan, çözümün doğru adresini gizlemişler ve bu durum kırk beş senemize yazık oldu.

Aynısını; “Arap Baharı” veya “Suriye Savaşı” dedikleri, 11 Eylül sonrasındaki yakın tarih için icra etmeye çalışıyorlar. 12 Eylül İhtilâli’nin mahiyeti bilinmeden ne Büyük Ortadoğu Projesi’nin, ne Yeşil Kuşak işgalinin, ne Irak Savaşı’nın, ne de Libya felâketinin anlaşılması asla mümkün değildir. Felâketlerin, Türkiye 12 Eylül’üne dayandığını araştırmalar ortaya koyuyor. Önce o ihtilâli unutturmaya çalıştılar, şimdi ise o facianın devamı sayılan 11 Eylül sonrasındaki Arap Baharı felâketinin sebeplerini, hadiselerini, faillerini, çalıştırdıkları örgütleri ve metotlarını tarihin tozlu sayfaları arasına kaldırmak istiyorlar…

İngiltere’nin, Rusya’nın Ukrayna’daki sıkıntısından yararlanarak, Türkiye’yi Suriye meselesinde öne sürdüğünü bilmeyenlerimiz, dış medyaya bakabilirler. Donald Trump’ın, Küreselcilere ve Küreselcilerin sermayesiyle donkişotluğa hazırlanan Çin’e karşı kısmî zaferi İngilizleri korkuttuğundan, acilen mevcut plânı devreye soktular. Biz Nur talebeleri on dört sene önce de, Suriye’nin bağımsızlığı manasındaki demokrasisine dua ediyorduk. IŞİD elemanlarını hastahanelerimizde tedavi edecek kadar Esad düşmanlığına soyunan AKP’nin, savaş öncesindeki Şam-Ankara birlikteliğine sevinmiştik. Suriye-Türkiye halklarının kafilelerle karşılıklı ziyaretlerini alkışlamıştık. Fakat Gül’ün Beşşar’dan kırk gün içinde yeni anayasayı yapmasını,  İngiliz Büyükelçisinin itiraflarıyla, halkın para karşılığında Halep sokaklarına çatışmaya çektirilmesini ve yine AKP hükümetinin ÖSO maskesi altındaki müdahalelerini çokça tenkit etmiştik. Yine medyada, 12 Eylül Anayasası’na itiraz eden bir avuç solcu ile kaldık. Neticede üç milyona yakın insanımızı, Irak’ta ve Suriye’de kaybettik. On beş milyon Suriyeli ise, savaş belâsından vatanlarını terke mecbur kaldılar… Ne Erdoğan Emevî Camii’nde namaz kılabildi, ne Beşar ortadan kaldırıldı, ne de Suriye’ye demokrasi geldi.

Eski El-Kaide militanı Colanî’nin Suriye’ye başkan olmasından şahsen rahatsız değilim. Yeter ki buradaki kardeşlerimizin kanları akmasın, mübarek Şam-ı Şerif’e dinsiz anarşi girmesin ve Suriye halkının iradesi onların idarelerinde belirleyici olsun… Arka plândaki İngiliz, Amerika veya Rusya önemli değil. Fakat on dört sene boyunca işlenen cinayetleri yalnızca  Beşar’a yükleyip  asıl faillerin üstünü örten gazetecilere ve siyasîlere, tarihî ihaneti ve adaletsizliği hatırlatmak gerekiyor. Tıpkı,  BM’ nin o zamanki danışmanı  Jeffrey Sachs’ın Antalya Diplomasi Forumunda itiraf ettiği gibi… İtiraflarını eski ABD başkomutanlardan Wesley K. Clark’a dayandıran Sachs’ı suçlayacak kadar doğrulardan uzaklaşan devrimci yazarlardan , Arap Baharı meselesinde uzak durmamız gerekiyor. 

Baltanın sapı Müslümanlardan olunca, tahribatı geniş oluyormuş. Türkiye demokrasisini bilinçli/bilinçsiz engelleyen ve kendilerine “Müslüman devrimci” diyen bazı farfaracı gazetecilerin geçmişteki yanlışları günümüzde de devam ettiğinden, okuyucularımızı bu nakıs muhakemelilere karşı ikaz etme ihtiyacı duyuyoruz.

Korktuğumuz iğfal gerçekleşirse, gelecek nesillere IŞİD’in mahiyetini anlatamayız. Neoconların, dindarlığı kullanarak terörize ettikleri onlarca sapık grubun mahiyetinin bilgisini geleceğe aktaramayız. Müslüman ülkelerin ifrat ve tefritlerinden yararlanan demokrasi düşmanlarına karşı, İslâm ülkelerini koruyamayız. Daha doğrusu, çöl ortasında peydahlanan IŞİD’in de, Boko Haram’ın da, Eş-Şebab’ın da, Özgür Suriye Ordusu’nun da; tıpkı PKK ve El-Kaide gibi, küresel ihtilâlci Marksistlerin organizeleriyle ve paralarıyla oluşturulduklarını anlatamayız. Dünyada zarara ve ahirette azaba düçar oluruz.

Okunma Sayısı: 415
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı