İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce üniversite diplomasının iptali ve saatler sonra evinde gözaltına alıp, 4 günlük sorgusundan sonra mahkeme tarafından tutuklanmasından bu yana hukuk alanında yaşananlar adalete güveni daha da zayıflattı, zayıflatıyor.
ASAL Araştırma’nın Ocak ayında 26 ilde bin 800 kişiyle gerçekleştirdiği “adalet anketi”nin sonuçları da bunu gösteriyor. Ankete göre, Türkiye’de halkın yüzde 71’i adaletin olmadığını düşünürken, “Adalet var” diyenlerin oranı yüzde 21,1’de kalmış, cevap vermeyen ya da fikri olmadığını söyleyenlerin oranı ise yüzde 7,9 olmuş. Şüphe yok ki, şimdi bir anket yapılsa, adaletin olmadığını düşünenlerin oranı yüzde 71’in üstünde çıkacaktır.
İmamoğlu’nun tutuklanmasından bir hafta önce bazı gazetecilerin yargı kararlarını önceden açıklayıp tutuklanacağını söylemesi hatta hangi konularda soruşturma açılacağını “kulis bilgisi” olarak açıklanmasının ardından yandaş gazetecilerin televizyon ekranlarında daha mahkemeler yapılmadan karar açıklamayı sürdürmesi yargıya güveni zedeliyor, adalete zarar veriyor.
X hesabından, “Yarın Kasım 2023 CHP kurultayı iptal ediliyor. CHP’ye geçici kayyım atanarak, 45 gün sonra 1 Haziran 2025’te CHP’nin yeni kurultayına gidiliyor. Kayyım Hikmet Çetin olacak deniyor. Muhtemel bir ayaklanma ihtimaline karşı İstanbul’dan Ankara’ya çok sayıda güvenlik güçleri sevk edildi. Ankara’da tüm güvenlik güçleri izinleri iptal edildi. Yarın Ankara, çok uzun bir güne hazırlanıyor. Maalesef vaziyet böyle gözüküyor” diye açıklama yapan Rasim Ozan Kütahyalı da bunlardan birisi oldu.
Gelen tepkiler üzerine, “Böyle bir durumun olmadığı netleşmiştir. Yanlış bilgi. CHP kurultayının iptal ihtimali sıfır” dese de bir soruşturma başlatılıp gözaltına alınıp, adlî kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Soruşturma açıldıktan sonra yandaş medya mensuplarının Kütahyalı’ya ağır ithamlarda bulunması da ibretlikti.
Aslında bu tür “kulis bilgisi” adı altında yapılan açıklamalar ilk değil belki, ama hiç olmazsa bu yaşananlardan ders çıkarılır da son olur.
“Kulis bilgisi” sonrası altının rekor tazelemesi, ekonomideki tablonun daha da ağırlaşması, ülkenin bulunduğu vahim durumu göstermesi açısından da önemli.
ROK bu açıklamayı, siyaset, hukuk, ekonomi kurumu sağlam temellere oturmuş bir Türkiye’de yapsa idi gülünüp geçilirdi. Ancak Türkiye’nin kurumsal kimliği, en absürt sosyal medya paylaşımlarına dahi “olabilir mi acaba?” dememize sebep olacak kadar zedelendi.
Bakalım bu gidiş nerede son bulacak?
***
“SEN NEREDEN BİLİYORSUN?”
Özel bir TV yayınında yaşanan tartışma da konumuza ışık tutuyor, şöyle ki:
Mahkeme kararını önceden haber veren şahsa muhatabı “ Nereden biliyorsun? Savcı mı aradı?” diyor. Cevap, “Gelip konuşuyorlar” oluyor!
Bir savcı bir gazeteciye gelip konuşuyor. Biz de bunları kulis bilgisi adı altında ekranlardan duyuyoruz.
Her vatandaş gibi bizim de şaka olmasını temenni ettiğimiz bu açıklamalar ne yazık ki aynen gerçekleşiyor. Belki de toplum gazeteciler(!) tarafından yaşanacak gelişmelere hazırlanıyor. Bunu da bilemiyoruz.
Başka bir gazeteci çıkıp, Savcı’nın ismini de kullanarak, “Herhangi birimiz savcılığa gittiğimiz zaman bütün evraklara bakabiliyoruz. Buradan teşekkür ederim” diyor.
“Gelip konuşuyorlar” diyen gazetecinin olduğu başka bir televizyon kanalında AKP eski yöneticisi Şamil Tayyar’ın sözleri, yandaş medyanın geldiği noktayı özetliyor.
Bu paylaşımların halkı kin ve nefrete sürüklediğini, toplumsal barışı tehdit ettiğini belirten Tayyar şöyle diyor: “Bu paylaşımları yapan arkadaşların hepsini gece toplamak lâzım. Yazık günahtır. Milletin duygularıyla böyle oynanmaz. Bu paylaşımlara bir muhalif yapsaydı, gece kanala giderlerdi. Toplumda adalet duygusunu oluşturmak için eşit davranacaksınız. Siz oturduğunuz yerden ahkâm keseceksiniz, sırtınızı iki kişiye yaslayıp toplumu manipüle edeceksiniz. Buna hakkınız yok. Niye toplumu geriyorsunuz bu yalan haberlerle? Siz kimsiniz ki hâkim adına, savcı adına karar veriyorsunuz, istediğiniz gibi kükrüyorsunuz... Türkiye bir hukuk devletiyse, son dönemde yapılan operasyonların haklı olduğunu düşünüyorsanız muhalif kanallara ve gazetecilere yönelik, bunu da yapacaksınız. Herkese eşit uygulayacaksınız adaleti…”
Bunları muhalif birisi söylese sonucu ne olurdu, tahmin etmek hiç de zor değil.
Hukuku zedeleyip adalete olan güveni azaltanlar, belki bundan sonra “kulis bilgisi”ni aktarırken daha dikkatli olur ve gerçekleri aktarırlar.
Bunu yaparken mahkemeleri etkilediklerinin de farkına varırlar mı, bunu da yaşayarak göreceğiz…