"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ramazan-ı Şerif aynı zamanda sofra da değil mi?

Şükrü BULUT
26 Mart 2025, Çarşamba
Biliyoruz, “sofra” kelimesinin, düşünce dünyamızda uyandırdığı manaları soracaksınız.

Bunun cevabını vermekten o kadar acizim ki… “Sofra” kelimesi... Nimetler, yiyecekler, davetler, iştihalar, sergiler, rızıklar, rahmaniyetlerin envaî çeşitleri, yeryüzündeki bitkiler, ağaçlar ve hayvanlar, zemzem başta olmak üzere yerden ve semadan inen sular, zahirî beş duyumuzla algılayamadığımız ve tarifinden aciz kaldığımız yüzlerce başka duygumuzu tedai eden bu kelimenin anlamını zihnimiz nasıl ihata edebilir ki… 

Ramazan-ı Şerif orucunun emrini bildiren ayette Rabbimiz, bu ibadetin bizden önceki ümmetlere de emredildiğini hatırlatıyor. Belki de Adem (as) babamızdan Efendimiz’e (asm) kadar… Orucun söz konusu olduğu yerde, sofra o mananın mütemmimi sayılmaz mı? Yüzlerce güzel ismiyle dolaylı olarak “rızık sahibi” olduğunu hatırlatan Rabbimizin, yeryüzünün halifesi olan insanın hikâyesine rızık merkezli başlaması, elbette “sofra” kelimesine farklı manalar yüklüyor. 

İlk insanın ilk imtihanı da rızık çerçevesinde cereyan etmiş. Ve dünya sürgünü anne-babamızı takip eden diğer elçilerin, Kur’ân’daki ve hadislerdeki hikâyelerini hatırlamaya çalışalım. Hayatın merkezine yerleştirilmiş rızkın vazgeçilmezliği, elbette sofrayı kıymetli kılacaktı. İsterseniz mevcut semavî dinlerin babası Hz. İbrahim’in sofra hikâyeleriyle başlayalım. Ama hangisinden… Halilullah’ın sofra hikâyeleri o kadar çok ki… Gayr-i insanî fiillerinden cezayı hak etmiş Sedomlulara giderlerken kendisine uğrayan meleklere kurduğu sofrayı mı, misafiri olmadığında elini rızka uzatamadığı Halilî sofraları mı, Mekke’ye emanet ettiği Hacer ile İsmail’in (as) zemzemli sofralarını mı? Bunların daha nicelerini… Ya Hz. Musa’nın (as) mu’cizelerle örülü sofraları… Ve nankör “Benî İsrail”in şükürsüz bıraktıkları semavî sofraları ki, bıldırcın ve helva gibi leziz mutena yiyeceklerle süslenmiş… Hızır ile deniz kenarındaki balık yemelerini hatırlamaya çalışalım. 

Ve zamanımızda en çok mensubu olan semavî dinin mensupları bulunan ve kaderleri fıtrî bağlarla İslâmiyet’e bağlı olan Hristiyanların peygamberlerinin hayatına giren sofralar ise, Batı medeniyetindeki sofralara annelik yapmış. Kur’ân’daki sofra hikâyeleri o kadar tatlı, heyecanlı, garip ve de hüzünlüdür ki… Hz. Zekeriya’nın (as) Beytü’l- Makdis’e teslim ettiği Meryem annemize indirilen sofranın hikâyesi, tıpkı Yusuf’un hikâyesi (as) kadar önem kazanmış olacak ki, büyük iki surede kıssa tekrar ediliyor. Surelerin en tatlısı olan Meryem’deki üslubun, en katı kalpleri yumuşatacak letafette olduğunu, tarih boyunca Mesihîler de itiraf edegelmişler. Ve Mesih’in, havarileriyle etrafında toplandığı gizli sofralar… Gökten inen sofraların çevresinde kutlanan bayramlar…. Kur’ân ise hikâyenin geçtiği sureye Maide (sofra) ismini veriyor. 

Sofranın tedaî ettirdiği manalar, düşünce dünyamızda denizlerdeki dalgalara dönüşmüyor mu? Bir dalga, peşindekini gösteriyor… Ve sofralar, iç içe daireler hâlinde açıklara doğru genişleyip gidiyor… Sofranın asıl sahibi ise, boşa çabalamamamızı, verilen nimetleri veya sofraları sayamayacağımızı söylüyor. 

Kaldı ki sofra yalnızca insanların önüne serilmemiş. Hayvanlara ve bitkilere bizden daha güzel ikram edilmediğini kim iddia edebilir? Bir arının sofrası, kuşun veya kuzunun sofrası… Yerde sürünenlerle havada uçanların sofraları… Veya meleklerle ruhanîlerin sofraları. Hangisini sayabiliriz ki… En güzel surette yarattığı insanı merkeze alıp, nimetlerini ibrişimlerle dizmiş Rabbimiz, duygularımıza bütünlük içinde müstakil sofralar açmış. Bilhassa bahar ve yaz mevsiminin cennetî manzaralarını göze ikram ederken, kulağın sahip olduğu musikî dolu sofrayı dil kıskanabilir mi? Yüzlerce farklı vazifesine rağmen dile bahşedilen tatlar sofrası; bakışın ummandaki acziyeti gibi, zihin dünyamızın da sofraları ihata edemeyeceğini gösteriyor.

Belki de hayatımız sofralarla halkalanmış. Gözümüzü açtığımız her cihet, bastığımız mekân ve dokunduğumuz eşya; Mükrim’in ikramını ve dünya misafirine hazırladığı sofraları anlatıyor. Sofranın barış olduğunu, Lût (as) kavmine giden meleklerin Hz. İbrahim’in (as) sofrasına el uzatmamalarından anlıyoruz. İkramı reddetmek barışı bozmak ise, sofra barışın ta kendisidir. Bu mânâya Şark’taki aşiret kavgalarının barışında şahit olduğumuz kadar, birbirlerine çok yabancı Asyalılarla Avrupalıların iftar sofralarındaki barışında da görüyoruz. Gönül, yemekten ziyade muhabbete muhtaç… Midelerden önce gözler ve kalpler bu sofrada bayramlaşıyorlar, yani Avrupa’daki Ramazan sofralarında… Mesih’in ruhanîleriyle Peygamberimizin (asm) bu kıtadaki temsilcileri, bin senelik bir gecikme ile, dünya barışına giden yoldaki engelleri inşallah buradaki sofralarda aşacaklar…

Okunma Sayısı: 666
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Rehanur

    26.3.2025 10:44:16

    Bir hayaller sofrası haline dönüşmüş yazınız, her cümlesiyle şükrü tahattur ettiriyor. Ayrıca zihin dünyamıza da bir ziyafet oldu elhamdülillah. Rabbim bu ifade tarzınızı istifadeye mazhar eylesin. Amin.

  • [email protected]

    26.3.2025 06:37:36

    Çok güzel bir yazı olmuş Emeğinize sağlık Şükrü bey Kadir gecenizi tebrik ederim

  • Bayram Aslan

    26.3.2025 06:21:57

    Çok enfes bir yazı olmuş, devamını bekleriz inşaAllah

  • Said Yazar

    26.3.2025 05:31:58

    Tebrikler, Yazarımızdan benzeri ümit verici yazılar bekliyoruz.Hayırlı kandiller/bayramlar...

  • Kenan

    26.3.2025 00:24:38

    Bu yazınızda hareketle, Kur’an’da sofra bahisli bir çalışma çok güzel olur. Bilhassa peygamberlerin sofraları.

  • Kamil Savasli

    26.3.2025 00:23:45

    Sükrü Kardesim🌷 Dünyamizdakiler Sofralar Numuneler🤲 Ahiretteki sofralar hakikileri insaallah🤲

  • Ramazan

    26.3.2025 00:18:32

    Akıl ve ruh midesine çok şifalı bir sofra olmuş, bu yazı. Tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı