Vaktiyle, memleketin birinde, canı sıkılan bir padişah anî bir kararla saat 10’dan sonra sokağa çıkmayı yasaklar.
Yasaktan haberi olmayan bir adam, saat dokuzu elli geçe sokakta dolaşırken devriye gezen bir asker tarafından vurulur.
Tetiği çeken askerin arkadaşı, “neden vurdun, daha saat on olmamıştı” der. Asker şöyle cevap verir: “Ben bu adamı tanıyorum. Evi çok uzakta. Bu yürüyüşle on dakikaya zaten evine yetişemezdi. Ben de işini şuracıkta bitireyim dedim...”
Yüksel Yalçınkaya kararı sonrası AİHM’den aldığı ek süre de sona eren Türk Hükümeti, eylem planını, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesine nihayet sundu.
Bilindiği üzere, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’in verdiği kararların Taraf Devletlerce icra edilip edilmediğini denetler.
Taraf Devletler, kesinleşen AİHM kararlarını icra etmekle yükümlüdürler. Hakkında ihlal kararı verilen bir Taraf Devlet, bu ihlali gidermek için bazı tedbirler alır.
Bu tedbirler şöyledir: Taraf Devlet, öncelikle ihlale uğrayan başvurucunun zararını giderir ve ihlale son verir. Ayrıca gerekli genel tedbirleri de alır. Mağdurun zararının giderilmesi kadar, ileride benzer ihlallerin tekrarlanmasını önleyecek genel tedbirler de bir hayli önemlidir.
AİHM ihlal kararı verirken çoğu zaman alınacak tedbirler noktasında yol göstermez ve tedbirleri belirleme işini ilgili Taraf Devlete bırakır.
İhlal kararının henüz icra etmeyen bir Taraf Devlet, Bakanlar Komitesine bir eylem planı sunarak, aldığı tedbirleri ve icranın zamanlamasını bildirir.
Türk Hükümeti de bu kapsamda Yalçınkaya kararıyla ilgili eylem planını Bakanlar Komitesine bildirdi.
Ama Yalçınkaya kararı bir pilot karardı ve AİHM Yüksel Yalçınkaya kararı ile demişti ki: “Ey Türk Hükümeti. Saat 10’dan sonra sokağa çıkanları cezalandırmak istiyorsan, bunu önce kanuna yaz, herkese duyur ki ülkendeki herkes bunun suç olduğunu bilsin. Bu da yetmez, cezalandırmak istediğin kişilerin saat 10’dan sonra ve kurala aykırı bir biçimde sokakta olduklarını da şüpheye yer bırakmayacak şekilde ispat et.”
Yani demişti ki “bir cemaate üye olmak senin Ceza Kanunu’nda suç olarak mı düzenlenmiş ki sen bundan on yıl önceye ait olan ve cemaate mensubiyeti gösteren delilleri gerekçe yaparak sanıklara ceza veriyorsun.”
Yüzbinlerce kişiyi ilgilendiren Yalçınkaya kararı sonrasında Türkiye’nin bu karara ne zaman uyacağı ve hangi tedbirleri alacağı eylem planında açıklandı. Doğrusu açıklanması beklendi.
Saat 10’dan sonra sokağa çıkma yasağını neden ve nasıl getirdiğini, bunu insanlara niçin duyurmadığını ve kanuna yazmadığını izah edemeyen Türk Hükümeti; AİHM’e, “biz ceza verdiğimizde saat dokuzu elli geçiyordu, zaten on dakikada evlerine yetişemezlerdi” dedi.
Peki AİHM bunu yer mi? Elbette yemez. AİHM kararları uygulanmadığı takdirde, Konsey üyeliğinden ve gerekirse sözleşmeye taraf olma statüsünden çıkarılma gibi yaptırımlar sırada bekliyor. Türkiye için ve hatta yakın coğrafyası için bu ihtimalin ardı kıyamet.
Türkiye eylem planında topu taca atsa da süreç işliyor. Ümit ediyoruz ki eninde sonunda sağduyu galip gelecek ve Yalçınkaya kararına uyulacak.
Hiç kimsenin varsayımlar üzerinden cezalandırılmadığı bir ülke olmak, Türkiye’ye çooook yakışacak.