Bir müddet sonra rüzgâr şiddetini arttırır. Delikanlı üşümeye başlar. Soğuktan dişleri birbirine vurmakta, tir tir titremektedir.  Üşüyen delikanlı bu kere rüzgâra dönerek sitemkârâne şöyle der: “Buldun benim gibi garibanı, esersin tabiî…”

Bugünkü köşe yazımız “değişim rüzgârları” hakkında olacak.  

Malumunuz, 31 Mart yerel seçimlerinde değişim rüzgârları esti. Bir yıl önceki genel seçimlerde “muhalefete oy vermeye elim gitmiyor” diyen milyonlarca seçmen, iktidar tarafından hayal kırıklığına uğratılınca, yerel seçimlerde tercihini muhalefetten yana kullandı.

Vatandaş, tıpkı hikâyemizde olduğu gibi değişim rüzgarlarına karşı bağrını açtı ve “es yiğidin bağrına” dedi.  

Halkın muhalif siyasetçilere olan bu teveccühünden rahatsız olan MHP lideri Bahçeli, ortağı Erdoğan’ın siyasî geçmişini unutarak(!) “Belediye başkanlarının Cumhurbaşkanlığı adaylığına soyunmaları namertliktir” dedi.

Peki bu hikâyede yanan ve üşüyenler kimler olacak? Halkın teveccühü devam mı edecek yoksa günün sonunda vatandaş “Buldun benim gibi garibanı esersin tabiî” mi diyecek?

Önce soğuk hava dalgasından bahsedelim: Bu günlerde CHP’li Belediyelerle ilgili; hizmetlerindeki aksamalar, fahiş harcamalar, israf ve işe alımlarda torpil gibi konular gündemde.  

İktidarın basın gücüyle muhalefetin üstüne gittiği ve bütçe, onay ve kredi gibi konularda muhalif belediyelere zorluk çıkardığı bir gerçek. Zikredilen hukuksuz uygulamaların kat be kat fazlasının AKP’li belediyelerde yaşandığı da bir gerçek.  

Bu sebeple salkım yutanların konuyla ilgili verdiği talkınlara kıymet vermiyoruz. Bununla birlikte bağrı açık vatandaşın ürpermeye başladığı da bir hakikat.  

Bilhassa torpil ve harcama gibi hususlarda bu dedikoduların çıkması dahi bu konuda yıllardır AKP’li belediyelerin elinden bezmiş vatandaşı ürpertiyor.

Belediye hizmetlerindeki aksamalar da vatandaşın ürpertisini daha da arttırıyor. Çünkü ortalama bir vatandaş bir belediye başkanının mensup olduğu siyasî parti adına siyaset yapmasından ve başka makamlara gözünü dikmesinden ziyade öncelikle belde ile ilgili icraatına bakıyor. Yola, parka, bahçeye ve esere göre puan veriyor, memnun oluyor ya da olmuyor.

Somut bir örnek verelim: Oturduğumuz evin yakınında metruk bir arsa var. Arsadaki otlardan kaynaklandığını düşündüğümüz sinekler sebebiyle çok çektik. Otların temizlenmesi için değişim rüzgârlarının estiği ve Veli Gündüz Şahin’in başkanı olduğu Mamak Belediyesine başvuru yaptık.  

Başvurumuza geri dönüş yapılarak otların temizlenmesi işinin sıraya alındığı bildirildi. Yaz bitti, güz bitti. Gelen giden yok.  

Yine evimizin civarındaki parklarda, salıncakların çoğu kırık ve park tabanındaki yumuşak zeminler de kalkmış durumda. Çocuğunu parka götüren veliler olarak sohbetlerimizde parkların bakımsızlığından dem vuruyoruz. Duyduğumuza göre başka muhalif belediyelerde de benzeri şikâyetler varmış.  

Öyle görünüyor ki muhalif belediyeler aslında çok basit şekilde giderebileceği aksaklıklar yüzünden üşüttüğü seçmene “buldun bizim gibi garibanı” dedirtiyor.  

“Acaba önceden olduğu gibi iktidara mı oy verseydim” diyen ve arada kalan seçmen, bir de cereyanda kalıp öyle üşütüyor.  

Ah, ahhh. Bize demokratların meltem rüzgârları gerek.  

Ama işte, nem çok nem!