Kişi hüsn-ü zanna memurdur fakat,
Adem-i itimad olmalı dikkat,
Her sözün kalbine girmesi sakat,
Hakka aykırıysa durma hemen at.
Söz hak mı batıl mı mihenge vur bak,
Hak ve hakikatse al kalbine çak,
Batılsa gıybeti arkasına tak,
Bedduayı bile eder elbet, hak.
Hiçbir müfsid elbet müfsidim demez,
Hep suret-i haktan görünür çok kez,
Ferasetin ile her batılı sez,
Karışık görünen havadisi çöz.
Farkında ol, olma edilir ifsad,
İyilik namıyla yapılır fesad,
Delil ve akıbet önemli bir had,
Kur’ân ve Sünnetin ölçüsüyle tart.
Aklın ifrad hâli her zaman kötü,
Bilerek yapanın bozuktur sütü,
Hakkın üstüne de atarsan örtü,
Sırat köprüsünden ateşe düştü.
Kendinde bulunan su-i ahlâkı,
Herkes aynıdır der: göremez farkı,
Fark edemez artık karayı akı,
Su-i zan sevkiyle yok eder hakkı.
Müfsid ve dessasa etme hüsn-ü zan,
Tahkik edin diyor elbette Kur’ân,
Delile, sonuca herhalde bakın,
Her zaman avamdan olmalı farkın.
Kılı kırk yararak yanlıştan sakın,
Müfsidin yanında hiç durma kaçın,
Dessası bilirsen durmazsın yakın,
Deşifre edersen bozulur oyun.
Zâhiri hâllere bakıp hükmetme,
Aleyhe geçerek sakın zemmetme,
“Bana göre” deyip sakın hükmetme,
Hiçbir an kendine kendin zulmetme.
Her bir hadisede vardır bir hikmet,
Bunu aramakta vardır çok zahmet,
Bu zahmete katlan bulursun rahmet,
Hakikati örter, su-i zan etmek.
Bu kötü huylardan vazgeç ol mesud,
Her zaman her yerde hep dilini tut,
Dokuz kere düşün bir kelâmı et,
İnd-i İlâhîde yok mesuliyet.