"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnsaniyet hecesi

Havva KÜÇÜK KONUR
21 Ağustos 2021, Cumartesi
Duygular sağnak sağnak, hissiyât mefluç şimdi.

Hüzn-ü elîmin kıskacı öyle derin yakalıyor ki, tepetaklak olan gönlüm cezbe halinin meşkiyle darmadağın. Onlar, yüzler, binler değil, misillercesi... Hece hece ruhumu oyuyorlar, karabasan gibi üstüme yağıyorlar. Kaçışım yine kendime, kaçışım gözlerime, gözyaşlarıma... 

Miskinliğin, sinmişliğin yanılgısındayım. Dağların, tepelerin doruklarında, dumanların altındayım. İnce bir sis var yüreğimde. Onun buğusu belki, meçhullerdeyim. Kimseden yok beklentim. Beklentisizlik buudunda, içtinabın yollarındayım. “İnsten tevahhuş, vuhuşa ünsiyet” der Üstadım. İnsanlardan istiğnanın zirvesinde, şahikasındadır o çünkü. Gri bulutların istilâsı, her zaman yağmur getirmiyor. Gökler, yağmur indirmiyor hep. Fırtınaların istilâsı da gerek, güneş ışıklarının hüzmesi de. Karlar da gerek, gökkuşağı da.. İnsan, musîbetinin tenevvüüne bakıp keyiflenmiyorsa, ruhunun hırçınlığından, isyanındandır. İşte öyle bir hengamedeyim. Kâh Serâdayım, kâh Süreyyada... Ruhumun menzilini, mekânını arıyorum.

Gönüldür bilirdim hep, bir başka gönle şifa.. Canlıdır, hayattardır, bir başka canla hemdem olan. İnsan yaşadıkça neler öğreniyor. İnsan deyip geçişin, üzerinde çok durmayışın teessürü belki, aniden yakalayıveren. Beklemiyorum deyip beklemişliğin teessürü... 

İnsan, içiyle tenakuza düşüyor bazen. Zannettikleriyle, görüntüye bakıp aldanışlarıyla, önyargılarıyla, çabucak hüküm verişleriyle... Hep bir aldanışın kıskacında, varlığı, mevcudâtı yeniden tanımanın dönüm noktasında, kavşağında kalakalıyor. Farkındalığını arttırmayla fark edebileceği, hissedebileceği, tanıyacağı hakikatler, tekrar tekrar aynı yere getiriyor: 

Tanımaya ve tanışmaya...

Hayatında hiç engelli biriyle yaşamamış olanın, engelli insanlara karşı farkındalığı azdır. Hiç deprem yaşamamış biri için deprem, hikâye gibidir. Anlatılanları hikâye dinler gibi dinler. Hiç en yakınını kaybetmemiş olanın o acıya bakışı, derinlikten uzaktır. Rahmet diler diliyle ve geçer. 

Tam tersi örnekler de vardır. Bazı insanların yaşanmışlıklara farkındalığı fazladır ve hiç acı yaşamamış olsa bile, acı sahiplerine canla başla yardım eder. Ya da pekçok acı yaşasa dahi, başka acı sahiplerine duyarsız olanlar da vardır. Sadece kendi acısına odaklıdır ve onun varlığını ferdîleştirir. Diğerleri umrunda bile olmaz. Bunlar istisna mıdır bilmiyorum, ama Allah’ın insandan beklediği, başka gönüllere şifa olması, şifa sunmasıdır.

İnsanı tanımanın nice yollar aştıracağı âşikâr. “Tanışasınız diye sizi kavim ve kabilelere ayırdık.” (Hucurat, 13) âyetinin bir manası da bu hakikatler olması muhtemel. İnsan istese, milyonlarca, milyarlarca tanışma yolu bulabilir. 

Her fıtrata uyacak bir anahtar muhakkak vardır çünkü. Tanışma zeminleri bulup bir araya gelmenin yolları bulunabilir. Kendi dünyamız, kendi mahallemiz, kendi arkadaşlarımızdan bir adım öte çıkıp başka insanlar, başka mahallelerle de tanışmak ve ünsiyet gerekli. Sulh ve birliktelik zemini, ancak böylesi adımlarla oluşur. 

Gayret bizden, tevfîk Allahtan...

Okunma Sayısı: 10394
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı