Bir yazarımız (HG), Katie Hopkins’in, “Basit bir soru soruyorum. İslâm bu kadar harikaysa neden Müslümanlar Hıristiyan ülkelerine sığınmaya çalışıyor?” suâlini paylaşarak, “Şahsen bir cevap veremiyorum, bir Müslüman olarak utanıyorum!” dedi.
Aslında soru da cevabı da basit! İslâm; medeniyetler, bilimler tarihi şahadetiyle hârikadır. Son birkaç asır Müslümanlar İslâmın hârika eğitim ve terbiyesini almamış, alamamış; tüm asır, toplum, meşrepleri tatmin eden hârika kanun, düstur ve prensiplerinden bihaberdir. Tıpkı tıbbın harika, ama, her tıpçının hârika olmaması gibi!
Şu cevap da hârika: “Rus’u mağlûp eden Japon başkumandanının İslâmiyetin hakkaniyetine şehadeti de şudur ki: Hakîkat-i İslâmiyetin kuvveti nisbetinde, Müslümanlar o kuvvete göre hareket etmeleri derecesinde ehl-i İslam temeddün edip terakkî ettiğini tarih gösteriyor. Ve ehl-i İslâmın hakîkat-i İslamiyede zaafiyeti derecesinde tevahhuş ettiklerini, vahşete ve tedennîye düştüklerini ve herc ü merc içinde belalara, mağlûbiyetlere düştüklerini tarih gösteriyor. Sair dinler ise bilakistir...”1 Müslümanlar dinlerine sarıldıkları zaman ilerlemiş, dinlerinden uzaklaştıklarından gerilemiş!
Müslümanlar İslâmiyete sarılıp yaşadıklarında, yani, İslâm’ın Altın Çağı’nda, İslam coğrafyasında Müslüman ilim öncüleri formal bilimler, vd. üzerine 8. yüzyıldan 15. yüzyıla uzanan dönemde çalışmalarını yürütmüşler. Başta insan hak ve hürriyetleri, hukuk, bilim çalışmalarıyla Avrupa’daki rönesansa kapı açan pek çok keşfi ve icadı batılılardan önce yapmıştır. Ki, ecnebiler, gayr-i müslimlerin “Medeniyetinde görülen mehâsin ve yüksek terakkiyât-ı sanayi, bunlar tamamen medeniyet-i İslâmiyeden, Kur’ân’ın irşâdâtından, edyân-ı semâviyeden in’ikâs ve iktibas edildiği, Lemeat ile Sünûhat eserlerimde istenildiği gibi izah ve ispat edilmiştir. ‘Onlara müracaat et; orada insanların gaflet ettikleri büyük bir hakikat bulacaksın.”2
Prof. Dr. Fuat Sezgin’in 17 ciltlik Arap-İslam Bilimler Tarihi adlı eseri, Müslümanların 8. ile 16. yüzyıllar arasında yaklaşık 800 yıl boyunca bilim dünyasına öncülük ettiğini de dünyaya ispat etmiştir. Sayın Hopkins! Müslümanlar Hıristiyan ülkelerine sığınmaya çalışmıyor, İslâmın malı ve özellikleri olan, “Hak, hürriyet, adalet, meşrutiyet, meşveret (demokrasi), zenginlik, refah ve huzurlu” ülkelere sığınmaya çalışıyor! Katie Hopkins’in yapacağı şey şu: Akıl, mantık, vicdan ve insafı da yanına alarak, İslâmiyetin çıkışı, ortaçağ dahil Müslüman ve Hıristiyanların medeniyetlerini “bilim ve tarihe” sormaktır!
Dipnotlar:
1-Tarihçe-i Hayat, Enst./intr., s. 80.; 2-Mesnevî-i Nuriye, s. 77.