Kuruluşun günümüze kadar AKP’nin 28 Şubat ve BOP projesi olduğunu anlata, yaza-çize geldik! Proje neydi? Kemalizmin vahşi prensiplerini uygulayan AKP’ye “dindar/başörtülü” imajı vererek 1989-2000’lerde yükselen dini değerlerin içini boşaltıp “layt-çakma dindarlar” oluşturmak!
Bunun göstergelerinden birisi yüksek enflasyon ve faizdir: Toplumu,-sözüm ona- dindarları dahil “tüketici ve ihtiyaç kredisi” adı altında, bankalara mahkum edip boğazına kadar faize gömdüler! Yüksek enflasyonun ise, tahrip etmediği değer yok. Aileleri, müesseseleri, hülasa herkesin parası çalınmıştır. Borçlu borcunu ödeyemez, alacağını alamaz, sözünde duramaz olmuş! AKP iktidarı, “dindarlığa ve siyasete” bürünerek vatandaşı faiz müesseseleri bankalara bağlanmış. En küçük alış-verişlerde bile bu müesseselere pay ayrılıyor. Faizli kredi almak çok basitleştirilmiş. Bir okuyucumuz, 20.6.2024 tarihli yazımıza faizin milleti ne hale getirdiğinin yorumunu şöyle yapmış: “Bugünkü iktidar ülkede faizin her haneye sirayet ettirmiş. Din adına diyerek dini istismar eden, dindarların arasına nifak sokan, camilerimizde ibadet yerine siyaset yaptıran bir zihniyetin ‘faiz’ hususunda Müslümanaları nasıl iğfal ettiğine bir bakalım:
“1-Yarım asrı aşan ticaret erbabıyım. Bugüne kadar muhtıracı, darbeci, Kemalist jakobenleri ve bilimum müstebit siyasetçiler dair bu iktidar kadar faiz teşvikçisi ve ülkeyi ahtapot gibi sarıp inhisar altına alana şahit olmadım. 2-İnşaat ve taşıtta faizsiz sahip olma mümkün iken AKP öyle bir sunuş yaptı ki dindar müteahhitler projeden inşaat satarak, alıcı ehli imanı faize bulaştırarak helali harama çevirdiler. 3-Güya dindar iktidar varmış amma bunun düşük faizi faiz değilmiş hilesi ile toplum faize bulaştırmıştır.”
Bunlardan kurtulma teklifleri de şöyle: “İslam iktisadında millet ve ülkelerin güçlü olup faizden uzak kalmasının unsurları şunlar: “a-İsraf etmemek b-Üretmek c-Üretenlere adil, hakkaniyetli davranmak. (Destek ve teşviklerde adam kayırmacılık, sencilik-bencilik etmeden destek ve teşvikleri vermek.) d-Vergi adaletini sağlamak. Asgari ücretliden vergi almamak. Mesela Rabbimiz belli miktarın altında olandan nasıl zekatı emretmemiş ise, devlet de, asgari ücretle geçimini sağlayanlardan vergi almalıdır. e-İnsaların arasında sosyal barışın teminatı olarak Rabbimizin koyduğu zekat verenlerin sayısını artırmak için teşvik edici olmalı; hayır-hasenatlar için vakıf müessesesini teşvik etmeli. Ancak ‘Bana oy verene ‘ne istediler de vermedik’ diyecek kadar kamu kaynağını haksızca, adaletsizce vermemeli. Milyarlık kamu arazilerini tahsis edenler, ihaleleri peşkeş çekenler İslam iktisadından bahsedemez ve dahi başarılı olamaz!” (Hüseyin İlhan/YK/20.6.2024)