“Çalıştığım fabrikadan bir sene önce bir bayan çalışan işten çıkarıldı. Çıkarılması esnasında mağdur edildiğini iddia ederek işletmeye dava açmış, avukatı da beni arayarak şahit bulamadıklarını benim şahitlik yapmamı istedi. Şahitlik yapacağım işletmede duyulduğunda şahitlik yapmamı istemeyecekler, bekli de işimde sıkıntı çıkma ihtimali var. Sorum şu dinen benim “şahitlik yapmam” deme hakkım var mıdır? Şahitlik yapmak dinen farz mıdır?”
Adalet Şahitler Üzerinde Ayakta Durur
Fatih Sultan Mehmet Merhum, “Kadıyı satın aldığın gün adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün devlet ölür.” Demiştir. Mesele adaletse üzerine titremek lazım. Hakkın ortaya çıkması, haksızlığın giderilmesi, hakkın yerini bulması, zulmün önlenmesi adaletin düzgün işlemesi ile mümkündür.
Adalet Allah’ın emridir ve Adl isminin muktezasıdır. Adaletin olmadığı yerde zulüm olur, haksızlıklar olur. Kul hakkı ihlalinden millet hakkı ihlaline kadar her noktada zulümler alır başını gider.
Adalet mülkün temelidir. Bir mülke “benim” diyebilmek adaletle mümkündür.
Adalet de şahitler ve belgeler üzerine kuruludur. Hakimler hükmü şahitler ve doğru belgeler üzerine verirler. Şahidi olmayan bir olay hakkında doğru hüküm vermek de neredeyse mümkün değildir. Bu bakımdan şahitlik önemlidir.
Yalancı Şahit Olmamalı
Şahidin de doğru ve dürüst olması, yalan söylememesi, yalancı şahit olmaması gerekir.
Resûlullah (sav): “En büyük günahı size haber vereyim mi?” buyurdu. Biz: “Evet, yâ Resûlallah” dedik. Resûl-i Ekrem (asm) “Allah’a şirk koşmak, ana babaya itaatsizlik etmek” buyurdu. Ardından doğruldu ve: “İyi belleyin, bir de yalan söylemek, yalancı şâhitlik yapmaktır” buyurdu.”1
Bazen hakkı tutup kaldırmanın çok bedelleri olabilir. İşinden, aşından, itibarından, menfaatinden olabilirsin. Ama mesele hak ise değer! Mehmet Akif merhum diyor ki: “Halık’ın namütenahi adı var; en başı Hak! Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak.”
Hakkı Gizlemek Vebaldir
Hakkı gizlemek ve şahitliği örtmek caiz değildir. Bir meseleyi görmüşsen ve senin o görgü tanıklığın üzerine bir hukuk ayağa kalkacaksa, bir hak yerine gelecekse, bir haksızlık önlenecekse, bunu gizlemek ve ‘görmedim’ demek vebal getirir.
Fakat mali yükümlüklerde her şey bordro, kâğıt ve imza üzerine dönmüyor mu? Bunlarla istenen belgeler tamamlanmıyor mu? Bunlarla mağduriyet belgeleniyorsa, ilaveten şahitliğe ihtiyaç olmayabilir de. Ona bakmak lazım.
Bununla beraber, şahitlerin kendilerini gizlememesi konusunda çok sayıda ayet de vardır:
*“Çağrıldıklarında şahitler gelmezlik etmesinler. Borç küçük olsun büyük olsun vadesini belirterek onu yazmaktan üşenmeyin. Böyle yapmanız Allah katında daha adaletli, şahitlik için daha destekleyici ve şüpheye düşmemeniz için daha uygundur.”2
*“Şahitliği gizlemeyin. Kim onu gizlerse şüphesiz onun kalbi günahkârdır.”3
*“Kendinizin veya anne babanızın ve akrabanızın aleyhine bile olsa adaleti ayakta tutun, Allah için şahitlik eden kimseler olun.”4
*“Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin.”5
*“Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler, şahitliklerini dosdoğru yapanlar, namazın gereklerini titizlikle yerine getirenler.. İşte bunlar Cennet’te ağırlananlardır.”6
Dipnotlar:
1- Buhârî, Şehâdât 10, Edeb 6, İsti’zân 35, İstitâbe 1; Müslim, Îmân 143.
2- Bakara Suresi: 282
3- Bakara Suresi: 283
4- Nisa Suresi: 35
5- Maide Suresi: 8
6- Mearic Suresi: 32-35