"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sünnette ehven-i şer

Süleyman KÖSMENE
26 Haziran 2024, Çarşamba
Kemal Akay: “Ehven-i şer nedir? Ayetle, hadislerle ve Üstadın hayatından örneklerle açıklar mısınız?”

Hızır’da Ehven-i Şer

Kur’ân’da uzun uzadıya anlatılan bir Hızır hikayesi vardır ki, baştan sona ehven-i şer meselesi üzerine denklemini kurmuştur. 

Musa Aleyhisselam ile Hızır Aleyhisselam bir deniz yolculuğuna beraber çıkıyorlar.  Gemide Hızır Aleyhisselam geminin tahtalarından birini söküyor. Musa Aleyhisselam buna kızıyor. Biraz daha ileride gemiden iniyorlar. Hızır Aleyhisselam bir çocuğu öldürüyor. Musa Aleyhisselam buna da kızıyor. Biraz daha ileride Hızır Aleyhisselam bir duvar yıkıyor. Musa Aleyhisselam buna da kızınca yolları ayrılıyor. 

Bu üç olayın da hikmetini Hızır Aleyhisselam ehven-i şer denkleminde anlatıyor.   

Gemi daha sonra bir zalim kraldan korunması gerekiyor. Geminin tahtalarından birini sökünce zalim kral gemiyi kusurlu zannediyor ve gemiye saldırmaktan vazgeçiyor.  

Denklem: Tahtanın sökülmesi ve zalim kralın zulmü. Burada şer olan, zalim kralın zulmü, ehven olan da tahtanın sökülmesidir. Hızır ehven-i şerri seçerek tahtaları söküyor.

Hızırın çocuğu öldürmesinde de aynı kural geçerlidir. Çocuk ileride isyankâr olacak ve mahşerde hesabı kabarık olacaktır. Ama şimdi öldürülürse, hesaptan kurtulacaktır. 

Denklem: İsyan etmek ile ölümdür. Hızır bunlardan ehven olan ölümü seçmiş ve çocuğu öldürmüştür.1 

Hudeybiye Antlaşmasında Ehven-i Şer

Hudeybiye’de Resulullah (asm) ile Mekke’li müşrikler arasında anlaşma imzalanacaktı. Mekke’den Suheyl bin Amr ile antlaşmaya oturdular. Metin girişine Hazret-i Ali “Bismillahirrahmanirrahim” yazdı. Suheyl itiraz etti. Suheyl, “biz bu kelimeyi bilmiyoruz, biz “bismikallahümme” biliyoruz dedi. 

Denklem: İmzalanmamak ve Bismillahirrahmanirrahim kelimesinden vazgeçmek.

Resulullah (asm) ehven-i şerri tercih etti ve Bismillahirrahmanirrahim kelimesi silindi ve “bismikallahümme” yazıldı.2

Metin sonunda Resulullah’ın imza etmesi için Hazret-i Ali (ra) “Muhammedür-Resulullah” yazdı. Suheyl buna itiraz etti. Biz “Muhammedür-Resulullah”ı kabul etsek zaten mesele kalmayacak.” Dedi. 

Denklem: Antlaşmayı fesh etmek ve “Muhammedür-Resulullah’ı silmek.

Resulullah (asm) ehven-i şerri tercih etti ve “Muhammedür-Resulullah silindi ve “Muhammed bin Abdullah” yazıldı.3

Anlaşmaya göre Müslüman olan Mekke’liler müşriklere hemen teslim edilecekti. Tam metin yazılmış bitmişti ki, daha önce Mekke’de Müslüman olan ve zincirlere vurulan Ebu Cendel (ki, Suheyl’in oğludur) üzerindeki zinciri sürükleyerek, kendisi bağlı olduğundan yerlerde yuvarlanarak Hudeybiye’ye çıktı geldi. “Ya Resulallah beni kurtar!” dedi.

Denklem: Antlaşma Metnini Bozmak ve Ebu Cendel’i (ra) reddetmek.

Resulullah (asm) ehven-i şerri tercih etti ve Ebu Cendel’i (ra) reddetti.4 

Ebu Cendel: “Ya Resulallah! Beni eziyet etsinler diye mi teslim ediyorsun?” diye ağlayarak Mekke’ye döndü.

Umre Gelecek Seneye Kaldı

Antlaşma metnine göre o sene umre yapmayacaklardı. Medine’ye dönüp gelecek sene ancak umre yapabileceklerdi. Oysa koca ordu umre yapmak için hazırdı. 

Bütün bunlar sahabelere çok ağır geldi.

Denklem: Antlaşma Metnini Bozmak ve o yıl umreden vazgeçmek.

Resulullah (asm) ehven-i şerri tercih etti ve o yıl umreden vazgeçildi. 

Fakat bunu sahabelere anlatmak kolay olmadı. Hazret-i Ömer (ra) “Sen Resulullah değil misin?” diye itiraz etti. Bu antlaşma diğer sahablelerin hemen hiçbirisinin içine sinmedi. Resulullah “kurbanlarımızı burada, umre yerine gitmeden keseceğiz” buyurdu. Ama kimse bu emre uymadı. Ümmü Seleme: “Ya Resulallah! Sen kurbanını kes, onlar da keserler” dedi. 

Bu şekilde kriz aşıldı. Sahabe de kurbanlarını kestiler.

Sonradan Hazret-i Ömer der ki: “O gün başımıza taş yağmadığına çok şükrettim.”  

Bunun örnekleri Resulullah’ın (asm) hayatında çoktur. Bu şekilde yapılan antlaşmanın Müslümanlara fetih getirdiğini Kur’ân müjdeledi.5 

Anlaşılıyor ki, ihtiyaç olduğunda ehven-i şerri tercih etmek bir sünnettir. 

Dipnotlar:

1- Kehf Suresi-: 60-82., 2- Sîre, 3:332; Müsned, 4:325., 3- Müslim, 3:1411., 4- Sîre, 3:332; Müsned, 4:325., 5- Fetih Suresi, 1.

Okunma Sayısı: 1712
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Kerim Soyten

    27.6.2024 20:30:22

    Yiğitoğlu'nun açıklaması isabetli olmuş zannediyorum.

  • Yiğitoğlu

    26.6.2024 11:05:15

    Ehven-i şerre örnek olarak -Kehf suresinde bahsi geçen- Hz. Hızır’ın gemiyi delmesini ve çocuğu öldürmesini misali verilmiş. Oysa bu hadiseler şehadet aleminde değil, meleküt aleminde vuku bulmuş hadiseler olduğu için, yani biz ehven-i şer diye, bir çocuk ilerde zalim bir hükümdar olacak veya anna ve babbasına zülmedecek diye onu öldüremeyiz. Öldürürsekte şerli bir amelimiz hayra inkilap etmediği gibi, günahından sorumlu oluruz. Peygamber efendimiz ilerde birçok zalim kişileri bildiği ve haber verdiği halde onların hakında bir hüküm vaki olmamıştır. Yani,bizim şehadet aleminde aynı fiileri işlememşiz şeriatca izin yoktur. Bu sebeplerden dolayı bu örnek, ehveni- şer için uyğun değildir diye düşünüyorum.

  • halil

    26.6.2024 10:37:11

    Ehven-i şer prensibinin zirvesi olan "kafirin, münafığa göre ehven-i şerliği" unutulmamalı!!!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı