"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sevabına Kur’ân okumak ne demektir?

Süleyman KÖSMENE
16 Eylül 2024, Pazartesi
Hüseyin Bey: “Sevabına Kur’ân okumak ne demektir? Anlamını idrak etmeyerek okuduğumuz bir sureden hiçbir şey anlamıyoruz. Bunun da sevap olduğu söyleniyor. Anlamını kavramadan okusak bile. Benim bu konu kafamı karıştırıyor. İnsan anlamadığı bir şeyden sevap kazanabilir mi?”

Anlamak Zor mudur?

Allah Kur’ân-ı Hakîm’i bize Allah’a kulluk yapalım ve gereği ile amel edelim diye indirmiştir. Elbette ideal olan Kur’ân’ı okuyup anlamak ve anlayarak okumaktır. Fakat anlamıyorum diye Kur’ân’ı bırakmak da doğru değildir. Anlamaya çalışarak okumalıdır. 

Diğer yandan, her şey dilbilgisi kuralları ile sınırlı değildir. Kur’ân’ın ana metninden bir ayet okuyup veya güzel sesli bir hafızdan bir ayet dinleyip, manasını anlamasa da içerdiği manevî mesajla kalbi titreyen, hararete ve heyecana gelen ve ağlayan bir mü’min’in bu ayeti anlamadığı veya bu ayetten hiçbir hisse almadığı söylenebilir mi? 

Anlamını öğrenmek için ise, iyi niyetli birisi için, bir meali açıp okumak günümüz-de her hâlde zor olmayacaktır.  

Bir “Sevabına Kur’ân okumak” kavramı üreterek, bunu Kur’ân’ı anlamadan, düşün-meden, Allah korkusu taşımadan ve mesajını anlamaya çalışmadan okumak gibi bir şıkka tahsis eden ve Kur’ân’ı anlayarak, düşünerek, ibret alarak okumayı sevabın dışında tutan bir sınıflandırma makbul ve sahih değildir.       

Her Türlü Okumak Sevaptır

Kur’ân’ı Allah kelamı olduğu kabulüyle ve inancıyla her türlü okumak sevaptır. Kimin ne kadar sevap alacağı konusunda bir ölçü ve kayıt koymak kulların yetkisinde değildir.     Allah, Kendi kelamını okuyanlara ne kadar sevap vereceğini elbette Kendisi bilir. Bunu takdir ve derecelendirme yetkisi de Allah’a aittir. Kullara düşen Allah kelamını her şekilde okuyarak Allah’a ulaşmaya çalışmak, Allah’ın rızasını kazanmaya gayret etmektir.  

Bu çaba içinde makbule geçmeyen ve doğru olmayan bir davranışa işaret edilecekse eğer, şöyle denilebilir: Kur’ân’ı anlama imkânı olduğu hâlde anlamaktan yüz çevirmek ve Kur’ân’ı okuduğu hâlde Kur’ân’ın mesajlarını duymazdan gelmek büyük günahtır. Bu tamam.

Fakat, böyle kasıtlı davranışa girmeyen bir Müslümanın, kendi imkanları ölçüsünde Kur’ân okumasını sevap bakımından yeterli görmemek, Kur’ân’ı okuma sevaplarına derece ve sınıflandırma getirmek kul için haddi aşmış olmaktan başka bir anlam içermez. 

Çünkü kulun sevap verme yetkisi olmadığı gibi, sevapları derecelendirme yetkisi de yoktur. Yeter ki okuduğumuz Kur’ân olsun ve biz okuduğumuzu anlama gayretinde olalım.  Allah kulu olarak bizim davranış sınırımız budur. Kul olarak bize bu yeter.       

Bİd’atçi Yaklaşımdan Allah’a Sığınmalı

Kur’ân’ı meal ve dil olarak anlamayı zorunlu gören ve bunu çerçevesi vahiy tarafından belirlenmiş olan ibadetlere kaydırma eğilimi gösteren, yani ibadetlerde okunan duaları ve ayetleri de anlama gerekçesiyle ana dilde ibadet yapılması gibi bir ucubeyi savunan bidatçi anlayıştan ise –sizi tenzih ederim- Allah’a sığınmak lazım.  

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Siz Allah’ın huzuruna Allah’tan gelen Kur’ân’dan daha üstün bir şeyle varamazsınız.”1

Bu hadis-i şeriften anladıklarımız:  

1-Zikir için Kur’ân okumalıyız. 

2-Fikir için Kur’ân okumalıyız.

3-Şükür için Kur’ân okumalıyız. 

4-Kur’ân’ı Allah’tan gelen ve bizi Allah’a götürmeye yetkili bulunan bir kitap sıfatıyla ve kendimizi fert olarak Kur’ân’a muhatap bilerek okumalıyız.   

Dipnotlar:  

1 Camiü’s-Sağir, 2/661

Okunma Sayısı: 1298
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Cimen

    16.9.2024 12:15:55

    Rabbim sizden razi olsun. Sizlerin, Hak yola bas koymus kisilerin yuzu suyu hurmetine Allah tüm avamı bağışlasın. Amin.

  • Kerim Soyten

    16.9.2024 11:28:58

    Tabiki Kur'an anlaşılmak için inmiştir. Diğer dilleri öğrendiğimiz gibi Kur'an Arapçasını da öğrenmemiz mümkündür. Diğer dillere 1 yıl ayırınca epey epey öğreniyoruz. Belki Kur'an dili daha da kolay öğrenilebilir. Şimdi güzel yöntemlerle anlatan insanlar ve kitaplar çıktı. Bu yola girmeliyiz. Allah hepimizi muvaffak etsin.

  • S.topuz

    16.9.2024 03:05:48

    ..." Eğer manayı o vakit düşünse, zararlı bir usanç verir. Ve o devam eden latîfeler, taallüme ve tefehhüme muhtaç değiller; belki tahattura, teveccühe ve teşvike ihtiyaç gösterirler. Ve o cild hükmündeki lafızları onlara kâfi geliyor ve mana vazifesini görüyorlar. Ve bilhâssa o Arabî lafızlar ile, kelâmullah ve tekellüm-ü İlahî olduğunu tahattur etmekle, daimî bir feyze medardır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, İçtihad Risalesi - 40 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    16.9.2024 03:03:52

    ..."Ben kendi nefsimde tecrübe ettiğim bir haleti çok defa tedkik ettim gördüm ki; o halet, hakikattır. O halet şudur ki: Sure-i İhlas'ı arefe gününde yüzer defa tekrar edip okuyordum. Gördüm ki: Bendeki manevî duyguların bir kısmı birkaç defada gıdasını alır, vazgeçer, durur. Ve kuvve-i müfekkire gibi bir kısım dahi, bir zaman mana tarafına müteveccih olur, hissesini alır, o da durur. Ve kalb gibi bir kısım, manevî bir zevke medar bazı mefhumlar cihetinde hissesini alır, o da sükût eder. Ve hâkeza... Gitgide o tekrarda yalnız bir kısım letaif kalır ki; pek geç usanıyor, devam eder, daha manaya ve tedkikata hiç ihtiyaç bırakmıyor. Gaflet kuvve-i müfekkireye zarar verdiği gibi, ona zarar vermiyor. Lafız ve lafz-ı müşebbi' olduğu bir meal-i icmalî ile ve isim ve alem bulundukları mana-yı örfî, onlara kâfi geliyor. Eğer manayı o vakit düşünse, zararlı bir usanç verir."... İçtihad Risalesi - 40

  • S.topuz

    16.9.2024 02:59:30

    ..."Madem Kur'an-ı Mu'cizü'l-Beyan, umum ins ve cinnin umum tabakalarına karşı konuşan bir hutbe-i ezeliyedir. Elbette nev'-i beşerin her bir tabakası, herbir âyât-ı Kur'aniyeden hissesini alacak ve âyât-ı Kur'aniye, her tabakanın fehmini tatmin edecek surette ayrı ayrı ve müteaddid manaları zımnen ve işareten bulunacaktır. Evet hitabat-ı Kur'aniyenin vüs'ati ve maânî ve işaratındaki genişliği ve en âmi bir avamdan en has bir havassa kadar derecat-ı fehimlerini müraat ve mümaşat etmesi gösterir ki; herbir âyetin herbir tabakaya bir vechi var, bakıyor."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Lemalar - 68

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı