Medyascope Dış Haberler Servisinin Cuma günkü haberine göre Suriye’de 8 Aralık’ta Beşar Esad hükümetini deviren Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ), Mart 2025’e kadar görevde kalması beklenen geçiş hükümetini oluşturmaya devam ediyor.
Geçici hükümetin amacı; savaşın izlerini silmek, ülkede bütünlüğü ve iç güvenliği sağlamak ve devlet işlerinin aksamasını engellemek.
Haber başlığına da çıkarılan vurgu ise kabinedeki “Türkiye detayları”.
Üç isim bizce önemli.
Birincisi Dışişleri Bakanı olarak görevlendirilen Esad Hasan eş Şeybani Şam Üniversitesi Edebiyat ve Beşerî Bilimler Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden mezun olmuş. 2011’de başlayan ayaklanmalara ilk günlerden itibaren katılmış ve İdlib’deki Kurtuluş Hükümeti’nin kurulmasında da önemli rol oynamış bir isim.
Şeybani ayrıca İstanbul’daki Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde yüksek lisans eğitimini tamamlamış ve halihazırda doktora eğitimine devam ediyormuş.
Şeybani’nin henüz YÖK’ün sistemine yüklenmemiş olan yüksek lisans tezinin başlığı önemli:
“Arap İsyanlarının 2010-2020 Yılları Arasında Suriye’ye Yönelik Türk Dış Politikasına Etkisi”.
Sabahattin Zaim Üniversitesi de atamanın ardından X hesabından mesaj yayınlayarak Şeybani’yi yeni görevinden ötürü tebrik etmiş.
İkincisi, aynı zamanda Türk Vatandaşı da olan Ayşe el Dibs, Kadın İşleri Ofisinin Başkanlığına getirilmiş.
Geçmişte Türkiye’de yaşamış olan Dibs, Suriyeli Dernekler Platformu’nun geçmiş dönem başkanlığını üstlenmiş.
Şam’da yaşayan gazeteci Sarkis Kassargian, Ayşe el Dibs’in bu göreve getirilmesinin “baskılar sonucu” olduğunu iddia etmiş ve şöyle yazmış:
“Sayın Dibis’a göre liberalizm, insanlığa en büyük tehdittir ve sekülerizmin daha da gelişmiş bir vizyonudur. Ayşe Hanım ayrıca erkeklerle kadınlar arasında eşitlik söyleminin yanlış olduğunu, kadınların erkeklere yalnızca ortak olabileceğini düşünüyor.”
Üçüncüsü, yine Türkiye’nin desteklediği Suriye Millî Ordusu’na (SMO) bağlı Cephe Şamiye Genel Komutanı Azzam Garib de Halep Valisi olmuş.
Garib de 2007’de Halep Tıp Fakültesi’nden diş hekimi olarak mezun olduktan sonra 2019’da Bingöl Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi’nde yüksek lisans yapmış bir isim.
Garib’in Halep Valisi olarak atanmasının ardından Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da X mesajıyla “Onları üniversiteden atmak, evlerinin suyunu kesmek, otobüslerle sınır ötesine bırakmak isteyen provokatör siyasetçiler acaba bir özür dileyecekler mi?” diye sormuş.
***
2011’den bu yana Türkiye’de misafir edilmiş olan bazı zeki Suriyelilerin bu sırada Türkiye’nin sağladığı eğitim ve sosyalleşme imkânlarından da faydalanmış ve bilhassa Dışişler Bakanı Hakan Fidan’ın MİT Başkanı olduğu dönemde Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile çeşitli bağlantılar kurmuş olması ve bunlardan bazılarının şimdi geçici hükümette ve muhtemelen sonraki hükümetlerde görev alacak olması, bir yönüyle Türkiye’nin başarısı gibi görünebilir.
Benzer durum, 1987’den itibaren Irak’tan Türkiye’ye kaçanların içindeki âkıl adamların Saddam Hüseyin’in devrilmesinden sonra Irak’a ve bilhassa Kuzey Irak’a dönerek kurulmasına katkı yaptıkları yeni düzenle kendisini göstermişti.
Biz ihtiyatlı iyimserlikten yanayız.
Zira 2011 öncesinde de Türkiye ile o zamanki Suriye yönetiminin ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yapacak kadar “iyi ilişkiler” geliştirdiğini biliyoruz. İktidarda yine AKP vardı ve biz o zaman da bu iyimserliğe ihtiyat eklemek taraftarı idik. Birileri bize “siz de her şeye şüphe ile bakıyorsunuz” diyerek kızıyorlardı.
Bizim bakış açımız ve hedeflerimiz belli:
Sürgün gibi musibetlerle de olsa halkların kardeşliğine vesileler ve çareler bulunmadan ittihad-ı İslâm temin edilemez. Hele “başkasını yutmakla beslenen” milliyetçilikler, kardeşliğin en önemli düşmanıdır.
İttihad-ı İslâm’a ve sulh-u umumîye vesile olacak her adımın destekçisiyiz. Bunun yolunun da İslâm ülkelerinin insan haklarına saygılı demokratik bir devlet düzenini elde etmesinden geçtiğini biliyor ve bildiriyoruz. 2011 öncesinde olduğu gibi…
Birileri Suriye’de “Ankara’dan abim gelmiş, evde bir bayram havası” şarkısının çalınmasını isteyip duruyorsa da, biz, bir saltanattan başka bir saltanata geçilmesini ya da şahıs istibdadından daha komite istibdadına düşülmesini istemeyiz.
Milliyetçiliklere ilâç arama çağındayız.