İyelik ekinin eksikliği veya fazlalığı neticede bir anlatım pürüzüne sebebiyet verir. İster tamlamanın tamlananında olsun isterse tamlama biçiminde olmasın; fark etmez.
*“Yemek yapmaSInı bilmiyor.” İyelik eki fazlalığı.
Yapma-m (benim yapmam)
Yapma-n (senin yapman)
Yapma-sı (onun yapması) İyelik 3.t.ş. eki, “onun” anlamına gelir.
Yemek yapmaSInı bilmiyor. Yemek (onun) yapmasını bilmiyor!?
*“Kıyâmetin vaktinden önce kopması ihtimalini bu sebebİne bağlamıştı Bediüzzaman.” İyelik eki fazla.
“Kıyâmetin vaktinden önce kopması ihtimalini bu SEBEBE bağlamıştı Bediüzzaman.”
*“Barış masasından bahsettiği günlerde Zelensky’nin bu TAVIR hayli düşündürücü.” Cümledeki isim tamlamasında tamlanan iyelik eki almalıdır. İyelik eksikliği:
“Barış masasından bahsettiği günlerde Zelensky’NİN bu TAVRI hayli düşündürücü.”
*“Bediüzzaman, toplumun top yekün maddî ve manevî kalkınmanın çaresini Bitlis’te ve iki refikasıyla Bitlis’in iki cenahı olan Van ve Diyarbekir’de tesisini kurmak istediği Camiü’l-Ezher’in kız kardeşi olan, Medresetü’z-Zehra namıyla dârülfünün adıyla bir medresenin bugünkü adıyla üniversitenin açılması için çalışmıştır.” İyelik eksikliği.
“… toplumun ……… manevî kalkınmanın …”
“… toplumun ……… manevî kalkınmaSInın …”
*“Dönemin önde gelen Serbesti, Volkan, Mizan gibi gazetelerde yayınladığı makalelerde Şeriat, Meşrutiyet (Demokrasi), Hürriyet ve istibdadın İslâmî açıdan nasıl anlaşılması gerektiğini izah eder.” İyelik eksikliği
“Dönemin Önde gelen Serbesti, Volkan, Mizan gibi gazetelerde …”
“DönemİN önde gelen Serbesti, Volkan, Mizan gibi gazetelerİnde…”
*“… mahkûmların dikkatli bakışlara…” Tamlananda iyelik eksik.
“…MAHKÜMLARIN dikkatli BAKIŞLARINA…”
*“ Meselâ, bilhassa medenî, iktisadî, içtimaî, siyasî yönden gelişmiş ülkelerinde yaşanan anarşi, terör, tedhiş hâdiseleri, …” İyelik eki fazla.
“… gelişmiş ülkelerİnde yaşanan anarşi… ”
“Gelişmiş ülkeler” sıfat tamlaması olduğu için, “tamlanan” iyelik eki almaz.
“… gelişmiş ÜLKELERDE yaşanan anarşi… ”
*“…Gelen sinyallerin dentritlerde birleştirilip ortak bir sinyale dönüştürülerek, çok bilgileri kapsayan yüksek özelliklere hâiz tek bir sinyal oluşturulduğu gibi, …”
“…Gelen sinyallerİN … dönüştürülerek, … tek bir sinyal oluşturulduğu gibi, …” Tamlayan eki gereksiz.
“…Gelen sinyaller … dönüştürülerek, … tek bir sinyal oluşturulduğu gibi, …
* “Bir de Fransa’nın diğer Batılı ülkelerden farklı olarak “Hizbullah’ın sadece askerî kanadını terör örgütü” kapsamında tanımlıyor.”
“… Fransa’NIN … tanımlıyor.”
“…. Fransa … tanımlıyor.”
*“Her devlet yapısı itaat ve disiplini kendi egemen alanında tahkim etse…”
“Her devlet kurumu itaat ve disiplini kendi EGEMEN ALANINDA tahkim etse…”
Egemen sözü sıfattır. Tamlanan, “alan-ı-nda” şeklinde iyelik eki aldığına göre tamlayan da isim yapılmalı:
“Her devlet kurumu itaat ve disiplini kendi EGEMENLİK ALANINDA tahkim etse…”
*“…Bediüzzaman’ın tesbitiyle “demokrasinin zembereği” diye nitelediği efkâr-ı âmmenin (kamuoyunun) “tehditlerle, korkularla, hilelerle başka bir mecrâya çevrilmesi”ne ve milletin sathî ve geçici de olsa “muhâkeme-i akliyesi”nin kapatılıp yanlışlara sürükleniyor.”
“…muhâkeme-i akliyesiNİN kapatılıp yanlışlara sürükleniyor.” Tamlayan eki fazla.
“…muhâkeme-i AKLİYESİ kapatılıp yanlışlara sürükleniyor.”
* “Doğruluk, hak perest, âdil, mütevâzi, ihlâslı (samimi, içten, art niyetsiz), haya-iffet, merhamet, hüsn-ü zan, hürmet. Merhamet, şefkat, iyilik, yardım gibi ulvi güzel hasletler imânın gereğidir.”
İmlâsına ve noktalama hatalarına dokunmadan aktardığım bu ifâdelerde tamlama hatâları yapıldığını, bu konuda yazdığımız önceki yazıları takip eden okurlarımız anlamışlardır.
Tamlanan, “hasletler-i” şeklinde iyelik almayıp “… hasletler” diye yazıldığından bu tamlamanın tamlayanları sıfat olmalı. Fakat, tamlayan olarak sıralanan kelimelerin hepsi sıfat değil de biri veya birkaçı “isim” olursa hatâ kaçınılmazdır.
“Doğruluk, hayâ-iffet [haya değil], merhamet, hüsn-ü zan, şefkat, iyilik, yardım gibi ulvî [ulvi değil] güzel hasletler” doğru bir sıfat tamlamasıdır.
Tamlayanlar sıfat, tamlanan (hasletler) ise iyelik almamış isim olduğundan bu şekliyle pürüz yok. Fakat “hakperest, âdil, mütevâzı [mütevazi değil], ihlâslı” sözleri sıfat değildir; adlaşmıştır. Tamlayan olarak sıralanan sıfatların arasına bu isimleri koymak tamlama hatasını doğurur.
* “ …sosyal demokrat düşüncesine sahip olanlardır.”
“Sosyal demokrat düşünce”ye sahip olanlar, denir ama “sosyal demokrat düşüncesi”ne sahip olanlar denmez. “Sosyal demokrat” ifâdesi, “düşünce” sözünün sıfatıdır. Sıfat tamlamasında tamlanan, ne almazdı? İyelik eki. “Sosyal demokrat düşünce” doğru; “sosyal demokrat düşünceSİ” yanlış.
* “Kaza yerine birçok askerî ve polis aracı geldi.”
“Polis arac-ı” doğru; “askerî arac-ı” yanlış. Sıfat tamlamasında tamlanan, iyelik eki almaz. “Askerî” lafzı sıfattır.
*“Dikta rejim devam ettirilmiştir!” İyelik eki eksik.
“Dikta rejimİ devam ettirilmiştir!”
*“Bu iki bakış açısı Kur’ân ve iman hizmetlerinin tebliğ i’lânı ve icrâsı açısından da son derece ehemmiyetlidir.
“…iman hizmetlerinin tebliğ i’lânı ve icrâsı…” iyelik eki eksik
“…iman hizmetlerinin tebliğİ, i’lânı ve icrâsı…”
Gazetemizde Yeni Asya TV’nin kuruluş haberi verilirken sıralanan yayın ilkelerinden birinin başlığı şöyleydi: “Ahlâk ve Etik Değerler”
Ahlâk isim, etik ise sıfattır. “Bir isimle bir sıfat, ortak tamlanana bağlandığında hatâ kaçınılmazdır.” diye tekraren hatırlatmalar yaptık. “Etik değerler” doğru, fakat “ahlâk değerler” yanlış. Bu tamlama yanlışı iki şekilde düzeltilebilir. Birini ben söyleyeyim:
Ahlâkî ve etik değerler.
Diğerini ise okuyucularımızdan bekleyelim. Yorum köşesine veya mail adresime yazabilirler: “Ahlâk ve Etik Değerler” ifadesindeki anlatım bozukluğu, başka nasıl giderilir?
***
Sıra geldi şapka cimriliğinin yol açtığı bir pürüze:
“Bu çağı bir mücrim çağı kılan, ipleri eline alan, her türlü BATILI, butlânı emreden bu asrın Şeddad’ını nasıl tanıyacağız?”
Yazarımız, butlanlar arasında Batılı-Doğulu diye tercih yapmıyor, sadece Batılı butlânı hedef almıyorsa -elbette öyle bir kastı yoktur- BÂTILın her çeşidine cephe alıyorsa, şapka cimriliğini terk etmeli.Batılı buhranı da emretse, Doğulu butlânı da emretse, her çeşidiyle BÂTILı, butlânı emreden âhir zaman Şeddatını tanımak için adres Beşinci Şuâ!
Şapkadan geçin; şapka deyip geçmeyin!