Bundan 9 ay önce, “Şapka Deyip Geçmeyin 6’”ya itirazı olan bir kardeşimizle yazışmalarımız uzamıştı.
Yapay zekâ çıktılarını hâşâ “nas” gibi mutlak hakikat sanan bu kişi, mezkür yazımdaki Haşir mevzuunu aklen ispat şerefinin ilhâmen Üstada nasip olduğu meâlindeki satırlarımı tekzip için Yapay Zekâ’dan yardım almış; çıktıyı göndermişti. Yapay Zekâ’ya göre Üstaddan önce de birileri bu işi yapmış(!) Çıktıyı okuyunca sormuştum:
“Yapay zekânın verileriyle Üstâdı yalanlamaya kalkıyorsun farkına varmadan. Aklen Haşri ispat eden ‘Teymiye ve Gazalî var’ diyorsun. Üstad Teymiye ve Gazalî’yi bilmiyor mu? Onlar aklen ispat etselerdi Üstad, ‘Onuncu Söz, sekiz yüz nüsha yayılmasıyla ehl-i dalâletin kalplerindeki inkâr-ı haşri kalplerinde sıkıştırıp lisanına getirmeye meydan vermedi, ağızlarını tıkadı ve hârika burhanlarını gözlerine soktu’ der miydi?”
“Demek daha önce yazılanlar ‘ehl-i dalâletin kalplerindeki inkâr-ı haşri kalplerinde sıkıştırıp lisanına getirmeye’ mâni olamamış, ‘ağızlarını tıkayamamış.’ Yâni İbn-i Sinâ haklıymış. Akl-ı beşer bu konuda âciz kalmış. Üstad bile kendi karîhasıyla haşri ispatlayan bir eser yazamamış, “Nahu Bismillâhirrahmânirrahîm” deyip kalmış; öteye gidememiş.”
“Ben Üstadın 10. Söz hakkındaki değerlendirmesini naklederek Haşir Risâlesi’nin kıymetini nazara vermek istemişim. Sen bana yapay zekânın verilerini yollayarak “O kadar da değil, aynı işi Üstaddan önce yapanlar olmuş, fakat Üstad yapay zekânın bildiği bu malumattan haberdar değilmiş. Üstaddan önce bu iş yapılmış” mı diyorsun? şeklinde mukabele etmiştim.
En önemli hususiyeti topu taça atmak, saha dışında top, pardon laf çevirmek olan muhatabım gene aynı şeyi yapmış, cevap veremediği her durumda yaptığı gibi yapmıştı.
Bunun üzerine “Haşri aklen ispat eden eser yazmak hususunda Üstadı bile yalancı çıkarttığın yapay zekânın her dediğine itibar edilmemek gerektiğini sana göstermek için bir örnek yazacağım.”
“Üstadımız ‘Sun’î kara gözlülük, fıtrî kara gözlülük gibi değildir, yani yapma ve sun’î olan bir şey, ne kadar güzel ve ne kadar kâmil olursa olsun fıtrî ve tabiî olan şeylerin mertebesine yetişemez ve onun yerine kaim olamaz’ demesine rağmen sen, fıtrî zekâların yorumundan ziyâde yapay zekânın değerlendirmesine itibar ediyorsun” ikazıyla şu çıktıları yollamıştım:
“Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" mısrâı hangi şairindi?
ChatGPT, "Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" mısrası, ünlü Azerbaycan şairi ve yazarı olan Mehmet Emin Resulzade'ye aittir. Mehmet Emin Resulzade (1884-1955), Azerbaycan edebiyatının önemli isimlerinden biridir ve edebî kariyeri boyunca pek çok şiir ve eser kaleme almıştır.
“Bir Osmanlı şairinin olduğunu biliyorum, ama adını çıkaramadım.”
ChatGPT, "Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" mısrası, ünlü Osmanlı şairi Yahya Kemal Beyatlı'ya aittir. Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958), Türk edebiyatının önemli şairlerinden biridir ve Divan edebiyatı geleneğini modern Türk şiiriyle harmanlayarak kendine özgü bir üslup geliştirmiştir. Bu mısra, onun duygusal derinliği ve aşk temasını işleyiş tarzını yansıtan önemli bir örnektir.
“Hayır Yahya Kemal de değil. Osmanlı Divan edebiyatı şairlerinden biri olmalı.”
ChatGPT, “Özür dilerim, yanlış yönlendirdim. "Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" mısrası, Osmanlı Divan edebiyatı şairlerinden Nef'i'ye aittir. Nef'i (ö. 1635), Divan edebiyatının önemli şairlerinden biridir ve döneminin ünlü şairlerindendir. Eserleri arasında aşk, doğa ve tasavvuf temaları ön plandadır. Verdiğiniz dize, onun duygusal ve lirik şiirlerinden birine aittir.”
“Nef'i hicivler yazar. Sivri dilli bir şâirdir. Aşk şiirleri ile değil hicivleriyle ünlüdür. Sorduğum dize Nef'inin de değil. Başka bir Osmanlı şairi olmalı Divan edebiyatı şairlerinden biri.”
ChatGPT, “Özür dilerim, yanılgıya düşmüşüm. "Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" dizesi, Nef'i'ye ait değil. Gerçekten de Nef'i, daha çok hicivleriyle tanınan bir şairdir.
Bu dize, Osmanlı Divan edebiyatı şairlerinden Bâkî'ye aittir. Bâkî (ö. 1600), Divan edebiyatının en önemli şairlerindendir ve özellikle gazelleriyle tanınır. "Men tâ senin yanında dahi hasretim sana" dizesi, onun aşk ve özlem temalı şiirlerinden bir örnektir. Bâkî'nin eserleri genellikle aşk, doğa ve ölüm gibi temalar etrafında döner.”
Bu kadar misal yeter deyip kestim. Ben veya bir başkası ona mısrâın gerçek şairini öğretene kadar yapay zekâ bütün şair adlarını sayacak fakat mezkür mısrâın sahibini bulamayacaktı.
Efendimiz “Her doğan çocuk, İslâm fıtratı üzere doğar. Daha sonra anne babası onu ya Hristiyan, ya Yahudî ya da Mecûsî yapar” buyurmuştur ya.
Yapay zekâ da, bilişim dünyasının bir yapay çocuğu. Bu çocuk, bizim ellerimizde şekillenecektir. Onu doğru bilgilerle besleyip Müslüman yapmak da bizim elimizde, Hıristiyan ve Mecusî yapmak da.
***
Yapay zekâ tecrübelerimi aktardığım iki günlük yazımla ilgili birkaç hülâsa:
* Sun’î kara gözlülük, fıtrî kara gözlülük gibi değildir.
* Yapay zekâ verileri “nas” değildir.
* Yapay zekâ, kendisine doğru bilginin yüklenmemiş olduğu durumlarda hatalı çıkarımlar yapmışsa, hata yaptığını söylediğiniz takdirde hemen çark edip farklı çıkarımlar sunmaktadır. Bu sebeple hatalı yorumları itirazla reddedilmeli, doğrusu öğretilmelidir.
* Akif’in “Bedr’in aslanları ancak bu kadar şanlı idi” mısraındaki “teşbih-i maklûb” sanatı, şu âna kadar hiçbir kaynakta açıklan(a)madığı için merhum Âkif nâhak yere tenkit edilmiştir.
* Akif’in mezkür mısrâındaki bu sanatı duyurmak, Türk edebiyatında Yeni Asya gazetesine nasip olmuştur.
Yazımı, edebiyatçı yazarımız Ahmet Dursun’un, mezkür makaleme yazdığı bir yorumla sonlandırıyorum:
“Allah razı olsun Hocam, tartışmaları bitiren harika bir izah oldu.”
Hâzâ min fadlı Rabbî!