"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Haşir sabahı ne zaman?

Süleyman KÖSMENE
27 Eylül 2024, Cuma
Salih Bey: “Şimdi bak Allah’ın rahmet eserlerine. Yer yüzünü ölümünün ardından nasıl diriltiyor? Bunu yapan, elbette ölüleri de öylece diriltecektir!” (Rum, 50) âyetini nasıl anlayalım?”

Aldanmaya Gerek Var mı?

Âyet, öldükten sonraki yeniden dirilişten bahsediyor, mahşer gününden haber veriyor. Bilindiği gibi, yer yüzü canlıları çoğunlukla her kış mevsiminde ölüyor, her ilk bahar mevsiminde yeniden diriliyor. Ve bu her sene insanın gözü önünde cereyan ediyor. İşte Kur’ân bu hayat tecellîsini insanın yeniden dirilişini ispat için kullanıyor. 

Bedîüzzaman hazretleri, bu âyeti Onuncu Sözde tefsîr ediyor.   

Öldükten sonra yeniden dirilmek ve haşirde Allah’ın huzurunda toplanmak; yediden yetmişe, genç-yaşlı, kadın-erkek, beyaz-siyah, mü’min- kâfir ayırt etmeksizin bütün insanları çok yakından, tâ can damarından ilgilendiren bir tecellidir. En çetin hesap, en girift sorgulama, en ince muhâsebe, en âdil muhâkeme oradadır! Peygamber Efendimiz’in (asm) şefaati oradadır! Allah’ın adâleti, hâkimiyeti, mağfireti ve merhameti orada kâmilen tecellî edecek; insanların ebediyet yolculuklarına nerede ve nasıl devam edecekleri –dünyevî amellerine göre- orada     belirlenecektir.   

Bu insan ne talihsizdir ki, böyle bir çetin muhâkemenin varlığına inanıp inanmamayı sadece “tartışmakla” bir ömür tüketiyor! Oysa, aslında Kur’ân’a ve Kur’ân Peygamberine (asm) îtimatsızlığının faturasını çok ağır ödüyor! Çünkü yarın, haşir hakîkatine başını vurunca her şey geçmiş oluyor. Halbûki Kur’ân ne kadar açık bir habercidir! Resûlullah (asm) ne kadar net bir uyarıcı ve müjdecidir!

Akıl Bunu Neden Kavramaz?

Bedîüzzaman Hazretleri, Haşrin vâki olacağını iki kere iki dört eder derecede ispat ettiği Onuncu Söz’ü, yalnızca bu âyetin tefsîri olarak kaleme alır. Âyet, akıl sahiplerini düşünmeye ve akıl erdirmeye dâvet ediyor. Her kışta ölen canlıların, her baharda nasıl diriltildiğini ısrarla nazara veren âyet, bunu yapan Kudret için insanları yeniden diriltmenin hiç de zor olmayacağını, insanların dirilmeye daha lâyık bulunduklarını haber veriyor.     

Kur’ân, “Allah, ölüleri nasıl diriltiyor; rahmet eserlerine bir bakınız!”1 âyetiyle, öldükten sonraki dirilişi “anlamayı” akıldan neden istiyor? Demek, “bu bir nakil meselesidir” diyerek “taklidî îmâna” râzı olmak, Kur’ân’ın akıldan ve kalpten istediği şeyi anlamamak demektir!

Sırtını ilk çağ Hıristiyan felsefesine dayayarak, maddenin ezelî olup olmadığı veya Allah’ın  küçük şeyleri bilip bilmediği gibi halk çoğunluğunu hiç de ilgilendirmeyen teorik meseleleri tartışan felsefecilerin; “Haşir” gibi herkesi çok yakından alakadar eden ehemmiyetli bir meseleyi nakle havâle etmekle yetinmeleri ve haşir meselesini “akıl” gündemine almamaları ne kadar garip değil mi?

Gel Parmağını Gözüme Sok

İşte Risâle-i Nûr, bin yıllık bir boşluğu doldurarak, Onuncu Söz ile Kur’ân’ın bu âyetini tefsîr etmekte; Öldükten Sonra Dirilmek, Haşir ve Mahkeme-i Kübrâ konularında Kur’ân’ın işâret ettiği şekliyle, aklın ve kalbin de kavraması gereken ip uçları, deliller, burhanlar ve hakikatler olduğunu dünyaya îlan ve ispat etmektedir. 

Onuncu Söz; dünyadan kabre, kabirden dirilişe, dirilişten Haşir Meydanına ve Mahkeme-i Kübrâ’ya, oradan da Cennet ve Cehenneme giden çetin yolları, akıl sahiplerine çok net biçimde ispat etmektedir. 

Bu ispattan sonra, Haşir Müellifi der ki: “Eğer, haşrin gelmesini, gelecek baharın gelmesi gibi, kat’î bir sûrette anlamak istersen; haşre dâir “Onuncu Söz” ile “Yirmi Dokuzuncu Söz”e dikkat ile bak; gör! Eğer baharın gelmesi gibi inanmaz isen, gel parmağını gözüme sok!”2  

Evet; bu söze biz de kefiliz! Onuncu Söz ile Yirmi Dokuzuncu Sözü anlayarak okuyan bir adam yeniden dirilmeye, mahşer gününe ve Allah’ın mahkemesine inanmıyorsa Allah’ın izni ile inanır, inanıyorsa îmânını kuvvetlendirir, îmânı kuvvetli ise tahkîkî îmânın zirvelerine çıkar. İsteyen denesin! 

Dipnotlar:

1 Rûm Sûresi, 30/50, 2 Sözler, s. 106

Okunma Sayısı: 252
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı