Ahir zamanın bir anında babalar ve çocuklar arasında çok farklı ilişkiler oluyor… Bunun etkisinin nasıl olacağına Resul-i Ekrem (asm) şöyle buyurmuştur:
“Yazıklar olsun ahır zaman babalarına!” Bunun üzerine ashap sordu: “Yoksa müşrik mi olacaklar?” Peygamberimiz (sav) şöyle buyurdu: “Hayır, Müslüman kalacaklar; ama çocuklarına dini öğretmeyecek ve hatta çocukları dini öğrenmek istediklerinde onlara engel olacak ve onları dünya malı kazanmaya sevk edeceklerdir. İşte ben böyle babalardan uzağım; onlar da benden uzaktırlar.” (Müstedrek’ül-Vesâil, c.2, s.62)
Peki, bu duruma düşmemek için ne yapmak gerekiyor? Hz. İmam Ebul-Hasan (a.s)’a çocuğuyla ilgili bir şikâyette bulunan bir adama İmam şöyle buyurdu; “(Çocuğunu eğitmek istiyorsan), onu dövmemelisin; ona küsebilirsin, ama bunu fazla sürdürmemeli ve en kısa zamanda barışmalısın.” (Bihâr-ül Envâr, c.23, s.114)
Buna benzer başka bir tavsiye de Hz.Ali (ra)’den geliyor. İmam Ali (a.s) buyurmuştur: “Çocuklarınızı kendi zamanınızın âdetlerine göre eğitmekte ısrarcı olmayın; çünkü onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır.” (İbn-i Ebi’l-Hadid, Şerh-u Nehc’il-Belağa, 102. hikmet, s. 267).
Zamanımız sanal âlemin herkes için özellikle çocuklarımız için çok çok etkili olduğu bir âlem. Hem eğitim hem de eğlence için kullanılan bir alan.
Onun için bu alanın da çocuklar ve biz anne ve babalar için de iyi ve hayırlı yönde kullanılması gerekiyor. Bu konuyu da yine Hz. Peygamber(asv) efendimizin tavsiyesine uyarak halledebiliriz. Resûlullah (sav) bir gün şöyle buyurdu: “Allah’ın rahmeti, çocuklarının iyi işler yapmasına yardımcı olan anne ve babanın üzerine olsun! “Bu nasıl gerçekleşebilir?” diye sorulduğunda Allah Resulü (sav) buyurdu: “Çocuklarınızdan, yapabilecekleri bir işi bekleyin; güç yetiremeyecekleri şeyi onlardan istemeyin; onları günah işlemeye mecbur etmeyin; çocuğunuza yalan söylemeyin ve abes şeyler yapmayın.” [el-Kâfi, c.6, s.50].
Yani İmam Cafer Sadık (ra)’ın buyurduğu gibi: “İyi babaların çocuklarına bırakabileceği en büyük miras, servet değildir; güzel eğitim ve ahlâktır.” [el-Kafi, c.8, s.150]
Babalar böyle ise çocuklar için ne denebilir?
Bunu da Risale-i Nur’dan, 32. Söz’ün 3.mevkıfı’ndan (2. nokta’nın 2. mebhasından) şöyle anlayabiliriz: “Hem peder ve valideyi şefkatle teçhiz eden ve seni onların merhametli elleriyle terbiye ettiren hikmet ve rahmet hesabına onlara hürmet ve muhabbet, Cenâb-ı Hakkın muhabbetine aittir. O muhabbet ve hürmet, şefkat, Allah için olduğunun alâmeti şudur ki: Onlar ihtiyar oldukları ve sana hiçbir faideleri kalmadığı ve seni zahmet ve meşakkate attıkları zaman, daha ziyade muhabbet ve merhamet ve şefkat etmektir. “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, sakın onlara ‘Öf’ bile deme.” (İsrâ Sûresi, 17:23) âyeti, beş mertebe hürmet ve şefkate evlâdı davet etmesi, Kur’ân’ın nazarında valideynin hukukları ne kadar ehemmiyetli ve ukukları ne derece çirkin olduğunu gösterir. Madem peder kimseyi değil, yalnız veledinin kendinden daha ziyade iyi olmasını ister. Ona mukabil, veled dahi pedere karşı hak dâvâ edemez. Demek, valideyn ve veled ortasında fıtraten sebeb-i münakaşa yok. Zira münakaşa ya gıpta ve hasetten gelir. Pederde oğluna karşı o yok. Veya münakaşa, haksızlıktan gelir. Veledin hakkı yoktur ki, pederine karşı hak dâvâ etsin. Pederini haksız görse de, ona isyan edemez. Demek pederine isyan eden ve onu rencide eden, insan bozması bir canavardır.”
Cenab-ı Hakk cümle babalar ve çocuklar arasında bu düşünceleri sabit kılsın ve buna göre bir hayat yaşamamızı nasip etsin.