Geçtiğimiz günlerde,  “Erdoğan çok akıllı bir lider” diyen de, 4 yıl önce yazdığı şu anda da Manhattan’daki otelin de sergilenmeye devam edilen mektubunda “aptallık etme” diyen de Trump’tı…

Peki, bu sözlerden hangisine itibar etmek gerekir?

“Överek dövmek” diye bir deyim var. Buna göre övgüyü endişe ile mi karşılamak lazım, yoksa ihtiyatla mı karşılamak lâzım?  Bir de övüldüğümüz zaman Türkiye’nin çok ağır bedeller ödediği dönemleri unutmamak gerekir.

Trump bu sözleri sarf ettiği açıklamasında, Türkiye’nin Suriye’de “çok fazla can kaybı olmadan dostça olmayan bir ele geçirme” gerçekleştirdiğini söylüyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ise bu sözlere “Suriye’de yaşanan hadiseyi bu şekilde tanımlamak ciddî bir hata olur” şeklinde karşılıkta bulundu.

Bir taraftan övgü bir tarafta “ciddî hata” ise, Trump’a “gel-git akıllı” diye tanımlamak ve yerine ihtiyatlı davranmakta fayda var. 

***

ZAMLAR DÖRT GÖZLE BEKLENİYOR, AMA…

Yıl sonu yaklaşırken memur, emekli ve asgarî ücretlinin gözü gelecek zamda.

Memur ve emekliye gelecek zam TÜİK’in açıklayacağı enflasyon rakamlarıyla belirleniyor. Aralık ayı enflasyonu belli olmasa da yüzde 20’in altında kalacağı ortada. 

Uzun süredir TÜİK’in enflasyon rakamlarına güven yok. Vatandaş, TÜİK’in açıkladığı enflasyon rakamlarının çarşı pazardaki fiyatlara uymadığını görüyor. Bu yüzden de gerçek enflasyona göre zam yapılmasını bekliyor.

Diğer taraftan asgarî ücretle çalışanların maaşları şu anda açlık sınırının çok altında. Hükûmet yetkililerinin beyanlarına bakılırsa ciddî bir artış olmayacağı anlaşılıyor. Bu yüzden açıklandığı gün de açlık sınırının altında kalmaya devam edecek. Bir yıl boyunca alacağı zamlı maaşla(!) nasıl geçineceği sorusunun cevabını kim verecek?

Emekliye gelince emeklilerin büyük bir kısmı 2024 yılında zaten açlık sınırının neredeyse yarısına denk gelen bir maaşla ayı geçirmeye çalışıyor. 

İcat ettikleri “kök ücret” nedeniyle –bir düzenleme yapılmazsa- aynı ücreti almaya devam edecek!  Şimdi gelecek zamla 2025’i çok daha zor geçirecek. Hükûmet bu yılı “emekli yılı” ilân etti, “Emekliyi enflasyon ezdirmeyeceğiz dedi ama ezdirdi ve ezdirmeye de devam edecek. 

**

GÜLER MİSİN, AĞLAR MISIN?

Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’a Niğde’nin Bor ilçesindeki hamamın ne zaman restore edilip hizmete açılacağını sormuş. Bakan da kendisine hamamın açıldığı söylemiş. Gürer, ise hamamın kapalı olduğu karşılığını vermiş.

Gürer, “Osmanlı döneminde beş yılda yapılan hamamın sekiz yılda onarımı bitmedi” diyerek şikâyetini belirtmiş.

Siyasetin içler acısı durumunu gösteren fıkralara konu olacak olacak bir vakıa.

***

28 ŞUBATÇILARDAN FARKINIZ VAR MI?

Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, bütçe görüşmelerinde Maliye Bakanı Şimşek’e şöyle bir soru sordu. “Sayın Bakan bu ülkenin her şeye çok ihtiyacı var ama en çok demokrasiye ihtiyacı var. Hatırlayın 28 Şubat’ta bir deyim vardı; ‘Genelkurmay böyle istiyor’. Şimdi ne var; ‘Beştepe böyle istiyor’. 28 Şubat’ın ‘Genelkurmay böyle istiyor’ lafı ile şimdi ‘Beştepe böyle istiyor’ lafı arasındaki ne fark var? Söyler misiniz?” 

Türkkan, “O 28 Şubat kafası devam ediyor. Çok kızdığınız 28 Şubat kafasını devam ettiriyorsunuz.” diyerek de konuşmasını sürdürmüş.

Netice ne mi oldu? Bu da daha önce sorulan yüzlerce soru ile aynı akıbeti paylaştı. Cevap verilmeyen soru olarak, tutanaklarda kaldı.

***

SÖZÜN ÖZÜ

Adalet Bakanlığı bütçesi üzerine konuşan İstanbul Milletvekili Birol Aydın, “Bizler 100 kişilik bir gemide 99’u cani, 1’i masum olduğu için o geminin batırılmaması gerektiğini kavramış bir anlayışa sahibiz. Bir ülkede masum bir insan bir gün, bir saat değil yıllarca cezaevinde kalıyorsa o ülkede adaletten bahsedilemez” demiş.

Birol’un Bediüzzaman’ın, teşbihi üzerinden yaptığı siyasî tahlil son derece doğru. Ülke, “Gözünün üstünde kaşın var” diyen siyasetin, kurumlar üzerindeki vesayetinin sıkıntısını çekiyor.