Gazze’de ilân edilen ateşkes bütün dünyayı sevindirdi, ama ateşkes kararında çok geç kalındığı da ifade ediliyor.
Ateşkese aracılık yapanların ifadesine göre, üzerinde anlaşılan konular çok önceden gündeme gelmiş ama fiilî anlaşma ancak aylar sonra imzalanabilmiş. Peki, bunca insanın ölmesi ve Gazze’nin yerle bir olması niçin beklendi?
Yine uzmanların ifadesine göre esas mesele ateşkesin kalıcı hale gelmesi ve neticede bağımsız bir Filistin Devletini’nin kurulmasından başka çare yok. Gazze’yi yerle bir eden İsrail, ‘hür dünya’ nezdinde büyük itibar kaybetti. Bugün için neticesi olsun ya da olmasın İsrail aleyhinde çeşitli davalar açıldı. Bütün bunlar bu ülkenin ve idarecilerinin itibarını düşürmüş oldu.
7 Ekim’de (2024) başlayan savaşla birlikte Gazze’deki sıkıntılar katlanmış oldu. 10 ölü, 100 ölü derken toplam ölü sayısı 50 bine yaklaştı. Bunun yanında binlerce yaralı ve kayıp var. Bu tablo sadece Gazze’nin değil bütün insanlığın meselesi olarak görülmeliydi.
Savaş devam ederken İsrail’in her gün insan öldürmesi, şehri baştan sona yıkması karşısında elbette tepki gösterenler oldu. Ancak bu tepkiler aylarca İsrail’i durdurmaya yetmedi. Bu arada, zalim İsrail’e destek veren idareciler de oldu elbette. Fakat geçen her gün İsrail’i destekleyenler azaldı ve umumî anlamda ‘bütün dünya’ İsrail aleyhinde konuşmaya başladı. Başta Avrupa ülkeleri olmak üzere çoğu yerde hemen her hafta yürüyüşler yapıldı ve İsrail yaptığı zulümler sebebiyle kınandı.
İsrail’in bu kınamaları dikkate almadığı söylenebilir, ama bu kınamalar bu ülkeyi destekleyen siyasetçiler için uyarıcı oldu ve önceden açık olarak bu zalim ülkeye destek mesajları verenler bunu yapmaktan vazgeçti. Nihayetinde destekçileri azaldı ve İsrail’in iç kamuoyu da iktidara baskı yararak ateşkes noktasına gelindi.
İsrail’i idare eden siyasetçilerin kararlarını ‘insan’ların desteklemesi mümkün değildir. Düşünün ki kaç defa hastahaneler bile bombalandı. Bunlar yetmedi, insanî yardım dağıtan BM görevlilerinden dahi ölenler oldu. Hele gazeteciler, bu savaşta en çok mağdur olan meslek gruplarının başında yer aldı. Bir haberde İsrail ordusunun, Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda öldürülen gazeteci sayısının 201’e çıktığı ifade edilmiş. (AA, 26 Aralık 2024)
ABD’de CUNY Lisansüstü Merkezi ve Oregon Eyalet Üniversitesi’nden uydu verilerini analiz eden uzmanların tahminlerine göre, 15 aylık çatışma Gazze Şeridi’ndeki binaların yaklaşık yüzde 60’ına zarar vermiş. (bbc.com/turkce, 19 Ocak 2025)
Birleşmiş Milletler’e göre de, Gazze’deki konut birimlerinin yüzde 90’ından fazlasının hasarlı binalar arasında yer aldığını, 160 bin konutun yıkıldığını ve 276 binin de ciddi veya kısmen hasar gördüğü tahmin ediliyormuş.
Peki, bir şehir bu kadar tahrip olduğunda artık orada bir ‘şehir’den bahsetmek ne ölçüde mümkün olur?
Gazze’de kaldırılması gereken sadece ‘bina enkazı’ yok. Ortada büyük bir ‘zulüm enkazı’ da vardır ve bu enkazları kaldırmak ‘insanlığın ortak vazifesi’ olarak görülmeli vesselâm.