"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Vefa

M. Fahri UTKAN
21 Ağustos 2024, Çarşamba
Üstad Bediüzzaman Muhakemat adlı eserinde vefayı şöyle tarif ediyor; “Vefa, gavr-ı in’idama çekildi. Tûfan-ı gadir feverana başladı. Kavl ve amel ortasında uzun bir mesafe açıldı.”(İkinci Makale / Unsuru’l-Belâgat / Altıncı Mesele)

Yani, anladığımız kadarıyla mealen diyor ki, insanlar arasında vefa, yokluk çukuruna çekildi, hainlik tufanı şiddetlendi-coştu böylece insanların söz ve hareketleri arasında uzun bir mesafe oluştu.

Aslında vefanın hâkim olduğu bir toplumda, insan huzur bulur sefa içinde yaşar. İnsanlarda bulunması gereken en önemli özeliklerden biri de vefadır.

Vefa, hayatta yaşananlara saygı duymak ve birçok şey paylaştığın insanları hatırlamak demektir. Geçmişini ve eski arkadaşlıklarını çok çabuk unutan kişiler ise “vefasız” olarak nitelendirilir. Sözlerinde duran ve geçmişini unutmayan insanlar içinse “vefalı” ya da “vefakâr” kelimeleri kullanılır. TDK’ya göre vefa kelimesinin üç farklı anlamı vardır: 

İlk Anlamı; dostluk ve arkadaşlık ilişkilerinde süreklilik sağlamak, arkadaşlığın kıymetini bilmek. 

Bu anlam ile ilgili örnek Cümlelere bakarsak:

1- “Hizmet-i Kur’âniye’de bize sebkat eden sadık, hâlis, metin, vefakâr kardeşlerimizden mübarek Hüsrev ve Rüştü gibi zâtlar…” başka bir örnek; 2- “Merhum ve kıymettar ve çok vefakâr ve fedakâr ve sekiz sene bana hizmet eden bir kardeşimiz Marangoz Mustafa Çavuş yerine…”

Vefa(kâr)ın ikinci anlamı: Sözünde durmak, vadettiklerini yerine getirmek, sözüne sadık kalmak. Bunun örnek cümlesi olarak: “Mehmet’in, vefakâr bir insan olmadığını, verdiği sözlerini yapmadığında anladım.” İnancımıza göre, Allah “Elesti Bi Rabbiküm” (Ben sizin Rabbiniz değil miyim) diye sormuş ve tüm ruhlar da “Evet” cevabını vermiştir. İşte, kulun, Kalu-Bela’da Allah’a verdiği bu sözü tutmasına vefa denebilir.

“Vefakâr” yalnız kişiler için değil bazen bir yer bazen bir millet kastedilmiştir, Risale-i Nur Külliyatı’nda. Mesela ilk olarak şu şekilde kullanılmıştır “Bu dindar ve vefakâr millet, Bediüzzaman’ın doğruluk ve büyüklüğünü ve kahramanlığını bilerek ona o derece itimat etmiştir ki, onun aleyhinde ne propaganda yapılırsa yapılsın, inanmıyorlar.” (Tarihçe-i Hayat, Afyon Hayatı)

Bir yerle-mahalle ilgili şöyle kullanıldığını görüyoruz; “Said Nursî memleketine döndü. Karışmış İstanbul’un havâ-i gıll ü gışından ve tezviratından ve bedraka-i efkâr olmak lâzım gelen gazetecilerin bazılarının bütün fenalıklara bâdî ve bütün felâketlerin müvellidi olduklarını görerek, bu derece açık cinayetlere tahammül edemeyerek meyus ve müteessir, vahşetzâr fakat mûnis, vefakâr ve nâmusperver olan dağlarına döndü.” (D. H. Örfî kitabının önsözünden)

Başka bir anlam olarak ‘’vefa göstermek’’ terimini söylenebilir.

Vefalı insan, “güven ve emniyet duyulan kimse!” aslında bu, ehl-i iman mensuplarının bir özelliğidir. Hz. Ali (ra), “Kimseden vefa görmesem de, vefa göstermeye devam edeceğim!” diyerek vefanın önemini belirtmiştir. Bu arada Fuzulî’yi dinlemeden olmaz; “Her kimden vefa istediysem ondan cefa gördüm; kimi gördüysem vefasız dünyada, onun vefasızlığını da gördüm!”

Vefalı bir dostluk içinde kalınız… 

Okunma Sayısı: 12209
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Abdullah Tunç

    21.8.2024 11:29:26

    Şu içinde yaşadığımız za man diliminde vefasızlığı en yaygın halini yaşıyoruz. Bir kahvenin kırk yıl hatırı var derler,ama kırk yıllık bir arkadaşlığın hatırı bil mezden,görmezden gelini yor,yokluğa mahküm edili yor.Bu dehşetli bir iç bo zulması,bir ahlak erozyo nudur.Dünyevileşmenin bir sonucudur.Dünyayı ahi rete tercih halidir.Manevi değerlerin büyük oranda kaybolmasıdır.Eğer beşer aklını başına alıp,tevbe is tiğfar edip,ciddi manada rabbine dönmezse,başına büyük bir belâ ve musibe ti getirecektir.Rabbim gaf let uykusundan uyandırsın.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı