Cenab-ı Hak, “Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik eden kimseler olun. Herhangi bir topluluğa duyduğunuz kin, sizi adaletsiz davranmaya itmesin” (Maide.8) demektedir.
Adalet hak kelimesiyle çok sıkı ilişkisi olan bir kavramdır. Hak kelimesinin anlamı ile ilgili olarak sözlük şöyle diyor: “İnkârı mümkün olmayacak, yok olup gitmeyecek, sabit olan hakikat”.
Adalet de, hakkı gerçekleştirmektir. Herkese kendi payına düşeni vermek, bunun yol ve yöntemlerini belirlemektir. Aksi takdirde toplumda adaletsizliğe dair, güçlünün iradesinin dayatıldığı, haklının hakkının elde edemediği, edemeyeceği yönünde bir düşünce oluşur. Bu da toplumsal barışı bozar.
Nitekim Allah’ın sıfatlarından biri “Adl” bir diğeri “Hak”tır. Kur’ân-ı Kerîm’de konuyla ilgili birçok âyet vardır. Peygamber Efendimizin (asm) hadislerinde adaletin nasıl gerçekleştirileceğine ilişkin örnekler ortaya koymuştur. Meselâ “hırsızlığı yapan kızım Fatma da olsa cezasını veririm”1 gibi.
İnsan doğuştan gelen vazgeçilmez, devredilmez temel hak ve hürriyetlere sahiptir. Bu hak “kul hakkı”nın ta kendisidir.
Adalet toplumun ve devletin temeli, devletin varlığının başlıca amacı ve devlet yönetimine hâkim olan en önemli unsurlardan biridir. Topluma uygulanan hukuk kuralları adil olmadığı takdirde zulümler yaşanabilir.
Adalet çerçevesinin dışına çıkan hukuk kuralı, kâğıt üzerinde kalmaya, tartışma konusu olmaya veya uygulamada sorunlar doğurmaya mahkûmdur.
Üstad Bediüzzaman, “Risale-i Nur’daki şefkat, hakikat, hak, bizi siyasetten men etmiş” dedikten sonra, siyaset tarafgirliği ile hareket edenleri şu şekilde tanımlıyor: “mezkûr hissiyatla hareket ve taarruz eden insanlar, bir iki adamın hatasıyla yirmi otuz adamı, âdi bahanelerle vurur, perişan eder. Eğer ehl-i hak, hak ve adalet yolunda yalnız vuranı vursa, otuz zayiata mukabil yalnız biri kazanır, mağlûp vaziyetinde kalır. Eğer mukabele-i bilmisil kaide-i zalimânesiyle, o ehl-i hak dahi bir ikinin hatasıyla yirmi otuz biçareleri ezseler, o vakit, hak namına dehşetli bir haksızlık ederler.”2 İşte, nasıl ki siyaset alanında böyle olduğu gibi genel anlamda hukuk kuralları tarafgirlikle yani adil olmadan uygulanırsa çok kötü sonuçlar doğuracağı gibi hakkı olana hakkı verilmediği gibi haksıza da hak ettiği ceza verilmez olur.
Dipnotlar:
1- Buhârî, Enbiyâ 54,
2- Tarihçe-i Hayat, Denizli Mahkemesi Müdafaasından