"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeis [ümitsizlik] en dehşetli bir hastalıktır

Risale-i Nur'dan
23 Aralık 2024, Pazartesi
İKİNCİ KELİME: Ki, müddet-i hayatımda tecrübelerimle fikrimde tevellüd eden şudur:

Yeis en dehşetli bir hastalıktır ki, âlem-i İslâm’ın kalbine girmiş.

İşte o yeistir ki, bizi öldürmüş gibi; Garbda bir-iki milyonluk küçük bir devlet, Şarkta yirmi milyon Müslümanları kendine hizmetkâr ve vatanlarını müstemleke hükmüne getirmiş.

Hem o yeistir ki, yüksek ahlâkımızı öldürmüş, menfaat-i umumiyeyi bırakıp menfaat-i şahsiyeye nazarımızı hasrettirmiş.

Hem o yeistir ki, kuvve-i maneviyemizi kırmış. Az bir kuvvetle, imandan gelen kuvve-i maneviye ile şarktan garba kadar istilâ ettiği halde, o kuvve-i maneviye-i harika me’yusiyetle kırıldığı için, zalim ecnebîler dört yüz seneden beri üç yüz milyon Müslümanı kendilerine esir etmiş. Hatta bu yeisle, başkasının lâkaytlığını ve füturunu kendi tembelliğine özür zannedip, “Neme lâzım” der, “Herkes benim gibi berbattır” diye şehamet-i imaniyeyi terk edip, hizmet-i İslâmiyeyi yapmıyor.

Madem bu derece bu hastalık bize bu zul- mü etmiş, bizi öldürüyor; biz de o kàtilimizden kısasımızı alıp öldüreceğiz. “Lâ taknatû min rahmetillah” [Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin! (Zümer Suresi: 53)] kılıcıyla o ye’sin başını parçalayacağız; “Tamamı elde edilemeyen şeyin, tamamı terk edilmez.” hadisinin hakikatiyle belini kıracağız inşaallah.

Yeis, ümmetlerin, milletlerin seretan denilen en dehşetli bir hastalığıdır. Ve kemâlâta mâni ve “Ben kuluma, benim hakkımdaki hüsn-ü zannı (güzel zannı) üzere muamele ederim. (Buharî, Tevhid: 15; Tirmizî, Tevbe: 1)” hakikatine muhaliftir. Korkak, aşağı ve âcizlerin şe’nidir, bahaneleridir, şehamet-i İslâmiyenin şe’ni değildir. Hususan Arap gibi, nev-i beşerde medar-ı iftihar yüksek seciyelerle mümtaz bir kavmin şe’ni olamaz. Âlem-i İslâm milletleri Arap’ın metanetinden ders almışlar. İnşaallah yine Araplar ye’si bırakıp, İslâmiyetin kahraman ordusu olan Türklerle hakikî bir tesanüd ve ittifak ile el ele verip, Kur’ân’ın bayrağını dünyanın her tarafında ilân edeceklerdir.

Eski Said Dönemi Eserleri, Hutbe-i Şamiye, s. 249

LÛ­GAT­ÇE:

fütur: bezginlik, gevşeklik.

menfaat-i şahsiye: şahsî çıkar.

menfaat-i umumiye: umumun faydası.

me’yusiyet: ümitsizlik.

müstemleke: koloni, sömürge.

seretan: kanser.

şehamet-i imaniye: imanın verdiği yiğitlik, kahramanlık.

şe’n: iş, tavır, hal.

tesanüd: dayanışma.

tevellüd etmek: doğmak, meydana gelmek.

yeis / ye’s: ümitsizlik.

Okunma Sayısı: 268
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı