Psikoloji ve tıp uzmanlarının kesin tesbitidir: “Her duygu ve hasletimiz hormon salgılar. Sevmek, paylaşmak, iyilik etmek mutluluk hormonları üretir.”
Sevgi, muhabbet, “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın alâka ve bağlılık göstermeye yönelten duygu, lezzet veren şeye meyil” şeklinde târif ediliyor. Esmâ-i Hüsna’dan “Habib”; seven, sevilen, dost, sevgi ve sevgi sebeplerini yaratan; “Vedûd” ise, çok merhamet eden ve çok seven anlamında. Bunların da sonsuz tecellileri vardır ve kâinatın hamuru sevgi ile yoğrulmuş. Ve keza, Vedûd, “sâlih kullarını çok seven ve onlar tarafından çok sevilen” mânasına gelir. Kur’ân’da Rahîm ve Gafûr isimleriyle birlikte iki âyette geçer.1
Peygamberimizin (asm) bir ünvanı Habibullah’tır. “Ey Allah’ın Resûlü! Ben şu kişiyi gerçekten seviyorum” dedi. Bunun üzerine, “Peki, sevdiğini ona bildirdin mi?” buyurdu. Adam, “Hayır, deyince, “Sevgini ona bildir”, dedi. Hemen ona yetişti ve “Seni Allah için seviyorum, dedi. O da, “Beni kendisi için sevdiğin Allah da seni sevsin”2 karşılığını verdi.
Allah için sevmek, mutluluk hormonlarını salgılar, stres hormonlarını baskılar. En güçlü mutluluk hormonlardan olan “melatonin”, muhabbet gibi pozitif duygularla salgılandığında, immün-sistemini güçlendirdiği için fiziki hastalıklardan da korur. Hasta isek, kısa zamanda iyileşmemize sebep olur.
Başkasına yönelttiğimiz sevgi, bize lezzet olarak döndüğüne işaret eder Bediüzzaman: “Mü’minler mabeyninde muhabbet, ehl-i iman için güzel bir hasenedir. O hasene içinde, âhiretin maddî sevabını andıracak manevî bir lezzet, bir zevk, bir inşirah-ı kalb dercedilmiştir. Herkes kalbine müracaat etse bu zevki hisseder.”3
Bu hakikatlere binaen de, “Mü’min, kardeşini sever ve sevmeli.”4 der ve devam eder:
“Kardeşlerinizin meziyetlerini şahıslarınızda ve faziletlerini kendinizde tasavvur edip, onların şerefleriyle şâkirâne iftihar etmektir… Nefislerini nefsinize şerefte, makamda, teveccühte, hattâ menfaat-i maddiye gibi nefsin hoşuna giden şeylerde tercih ediniz.”5
Evet, kardeşlerimizi Allah için sevdiğimizi ve şerefleriyle şâkirane iftihar ettiğimizi söylemeli, yazmalıyız! “Seni Allah için seviyorum!” demek ne kadar büyük bir lezzet, feyiz ve bereket, mutluluk olduğunu idrak etseydik her karşılaştığımızda söylerdik!
Dipnotlar:
1-Hud Suresi: 90.; Burûc Suresi: 14.; 2-Ebû Dâvûd, “Edeb”, 113.; 3-Uhuvvet Risalesi, s. 97.; 4-Mektubat, Enst./inter., s. 254.; 5-Lem’alar, s. 166.