Bir kardeşimiz, “Peygamberimiz (asm), ‘İsrailoğulları yetmiş iki fırkaya bölünmüştü. Benim ümmetim de 73’e bölünecektir. Biri hariç hepsi ateştedir’1 buyurmuş. Bazıları, “Kurtuluşa erecek olan bizim gurup!” diyor. Siz ne dersiniz?” diye sordu.
Fırka; dinî, fikrî veya siyasî (parti) ve itikadî mezhep, cemaat için kullanılan bir terimdir. Aslında Müslümanların içinde, “Hariciye, Rafiziye Mürcie, Mücessime, Mutezile…” gibi 72 sapkın fırka çıktı. (Hariciye: Ana gövdeden ayrılan, meşru yönetime isyan eden. Rafiziye: Hz. Peygamber’in (asm) vefatından sonra devlet yönetiminin Hz. Ali’ye (ra) ve soyundan gelenlere ait olduğu düşüncesi etrafında birleşenler. Mürcie: İman ile günah zarar; küfür ile de sevap fayda vermez; yani, İslâm’a inananın hükümleri çiğnemesi önemli değil; inandığı için davranışları, kötü veya günah bile olsa, ahirette ceza görmez. Mücessime: Allah’ı cisime, cisimleri Allah’a benzetme; Allah’ın sıfatlarını cisimleştiren fırka. Mutezile: Sorumluluk doğuran fiiller sadece insan iradesiyle gerçekleşir. Kul, fiillerinin yaratıcısıdır.) Bunlar gibi tam 72 sapkın görüş, zihniyet, fırka…
Fırka-ı nâciye (kurtuluşa erecek olanı) ise, o hadis-i şerifin devamında belirtilir: “Benim ve Ashabımın üzerinde olduğu şeyden ayrılmayan, sünnetimden şaşmayanlardır!”2 Kur’ân ve Sünnet-i Seniye dairesinde olan mezhepler, bütün hak tarikler, cemaatler, ekoller Ehl-i Sünnet vel-Cemaat içindedir. Yani, Kur’ân’ın en doğru tefsiri, açıklayıcısı, yaşama biçimi olan Sünnet-i Seniyeyi esas alan ve hayatını ona göre düzenleyenlerdir. Bediüzzaman, bir yerde de bu hususu şöyle açıklar:
“Ben tahmin ediyorum ki bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-i ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyade kendini kurtaranlar, Risale-i Nur’un dairesine sadâkatle girenlerdir..”3
Yani, sadece Nur talebeleri kurtulmayacaktır. Hangi hak mezhep ve tarikat veya cemaat, ekolde olursa olsun, tahkikî imanı elde eden, Allah’a gerçekten tevekkül ile fıtrî şeriatına uyanlar ehl-i necat olacaktır. Dünyevî, uhrevî bütün ibadet, iş ve faaliyetlerinde yalnızca Allah (cc) rızasını esas maksat yapıp, O’ndan gelen her şeye razı olan kurtuluşa erecektir.
Risale-i Nur, 6 iman şartı, ibadet, ahlâk ve ukubat gibi herbir meseleyi yüzlerce alt başlıklarıyla izah ve ispat ederek tahkikî imanı, tevekkülü ve rızayı kazandırıyor, talim ediyor.
Dipnotlar:
1-Tirmizî, İman 18/2641.; 2-Tirmizî, İman 18/2641.; Tirmizî, İman, 18; İbni Mace, Fiten, 17.; 3-Kastamonu Lâhikası, s. 128.