Kemal Akay: “Ehven-i şer nedir? Ayetle, hadislerle ve Üstadın hayatından örneklerle açıklar mısınız?”
Hayatta Ehven-i Şer
Ehven-i Şer kuralını hayatımızda çok defa farkında olmadan kullanırız. Mesela, bir yangın mahallinde, evlerin yıkılması yangının büyümesini önleyecekse evler yıkılır. Evlerin yıkılması şerdir ama yangından daha ehvendir.
Batmakta olana bir gemi var diyelim; yükünün bir kısmını denize atmakla gemiyi kurtaracaksak, yükün bir kısmını denize atmak ehven olur.
Açlıktan ölmek üzere olan birisinin, hayatını devam ettirebilmek için murdar et, kan ve domuz eti varsa, onların birinden ölmeyecek kadar yemesi ehven olur. Buna Kur’ân da izin vermiştir. Şu ayete bakın: “Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur.”1
Burada denklem: Ölmek ve domuz eti yemek. Bunlardan ehven olan domuz eti yemektir ve buna ehven olduğunda izin vardır.
Yukarıdaki diğer olaylarda da aynı denklem söz konusudur.
Ehven-i Şer Zarureti
Zaruret olunca ehven-i şer bir ihtiyaç olur ve meşruiyet kazanır. Yani hem fıtrî olur ve hem de İslamiyet kabul eder. Mesela bir darbe ile karşılaşan insan, kendini tamamen o darbeden kurtaramıyorsa, kısmen kurtarmaya gayret eder. En zayıf noktasını gayr-i ihtiyarî korumaya alır. Mesela kolunu başına siper eder. Gözünü, karnını vs korumaya çabalar.
Kanser geldiğinde bütün bedene yayılmasına izin verilmez. Gerekirse bir uzuv kesilir ve beden kurtarılır. Bu durumda bu uzvu kesmek bedene göre ehvendir ve vaciptir.
Eşkıya ve yol kesici ile karşılaşan insan, kendisi ve eşyası tehlikeye girdiğinde, en azından bazı eşyalarını gözden çıkararak kendini kurtarmaya çalışır. Gerekirse malından vazgeçer ve canını kurtarır.
Beş zaruretten olan “din, can, akıl, nesil ve mal”, şer geldiğinde birbirine feda edilir. Bir mü’minin canı hiçbir şekilde öldürülmez. Ama din için cihad gerekiyorsa, işin içinde ölüm vardır ve bu ölüm şehitlik getirir. Din mi, can mı, dendiğinde din öncelik taşır ve ölüm ehven olur.
Bir Müslüman müşrik bir kızla evlenemezken, ehl-i kitap bir kızla evlenebiliyor. Kafirin kestiği yenmez iken, ehl-i kitabın kestiği yenebilir. Ehl-i kitap evlenmek veya kestiği hayvanın yenmesi bakımından daha ehvendir.
İman Zaafı mı Cehennem mi?
Kafirin hayat hakkı varken, mürtedin hayat hakkı yoktur. Kafir mürtede göre daha ehvendir.
Mecmuatul-Fetava’da şöyle fetva verilmiştir: “Şerler kendi arasında çakışıp insan ikisinden birini tercih etme zorunda kaldığı vakit en çok faydalı olanı ya da zararı en az olanı tercih eder.”
“İnsan iki haram arasında kalıp hafifini işlemeden ağır olandan kurtulması imkânsız ise hafifini işlemek mutlak manada haram deniliyorsa da, hakikatte haram değildir.”2
Bediüzzaman Hazretlerinin, “Ben, cemiyetin imanını kurtarmak yolunda dünyamı da feda ettim, ahiretimi de.”3 Sözünü, ehven-i şer ölçüsüyle anlayabiliriz.
Bu sözde denklem: İman zaafı ve dünya hayatı veya iman zaafı ve ahiret hayatıdır.
Ehven olan da, hem dünya hayatı, hem ahiret hayatıdır. Bediüzzaman imanı kurtarmak için gerekiyorsa her ikisini de feda etmiştir.
Keza Bediüzzaman Hazretlerinin, “Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmaya razıyım.”4 Sözü bir ehven-i şer sözüdür.
Burada denklem: İman zaafı ve Cehennemdir.
Bediüzzaman, iman zaafına göre Cehennemi daha ehven görmüş ve tercih etmiştir.
Dipnotlar:
1- Bakara Suresi: 173
2- Mecmuatul-Fetava, 10/30-36
3- Tarihçe-i Hayat, s. 644
4- Tarihçe-i Hayat, s. 645