Kemal Akay: “Ehven-i şer nedir? Ayetle, hadislerle ve Üstadın hayatından örneklerle açıklar mısınız?”
Adalet-i İzafiye
Bediüzzaman’a göre İslamiyet’in hükümleri iki kısımdır.
Bunlar:
1-Hüsn-ü hakiki, yani hayr-ı mahz, yani mutlak, kayıtsız, şartsız hayır ve güzelliktir.
2-Tamamen hakiki hüsne geçebilmek için muaddil, yani vahşî ve gaddar bir suretten çıkarıp, ehven bir surete, beşer tabiatına, zamana ve zemine uygun bir surete çevirmektir.
Çünkü beşer tabiatına tamamen yerleşmiş bir işi birden kaldırmak, beşer tabiatını birden değiştirmekle mümkündür. Bu da istenen bir şey değildir. Ehven-i şer gerekir. Ehven-i şer bir adalet-i izafiyedir.1
Mesela, Cemel vakası adalet-i mahza ile adalet-i izafiyenin harbidir. Şöyle ki: Hazret-i Ali (ra) adalet-i mahzayı esas almıştır. Önceki zamanlarda İslam’ın safveti adalet-i mahzaya uygundu. Fakat zamanla muhtelif kavimler İslamiyet’e girdiklerinden, adalet-i nisbiye esasları üzerinde gitmek zaruret halini aldı. İçtihat ile ehven-i şer bu yüzden seçildi. Bu içtihat münakaşası siyasete girdiği için muharebeyi netice verdi.2
Müsbet Hareket
Bir helaket ve felaket asrı imamı olan Bediüzzaman’da ehven-i şer düsturu, bir sosyal düstur, bir meslek prensibi olarak varlığını hep göstermiştir.
Muhterem Ahmed Hamdi Akseki’ye yazdığı bir mektupta, diyanet camiasının zarurete binaen azimeti terk edip ruhsata tabi olmalarının hikmetinden bahsediyor. Dehşetli ve şiddetli bir tahribata karşı ehven-i şer düsturuyla, mümkün mertebe bazı ilmî vazifeleri mukaddesatın muhafazasına sarf ederek, tehlikeyi dörtten bire indirmenin muvafık olduğunu beyan ediyor.3
Umum Nur Talebelerine verdiği en son derste, ehven-i şer düsturunu bir müsbet hareket prensibi olarak zikrediyor.
Diyor ki: “Benim Nur âhiret kardeşlerim, “ehvenüşşer” deyip bazı biçare yanlışçıların hatâlarına hücum etmesinler. Daima müsbet hareket etsinler. Menfî hareket vazifemiz değil... Çünkü dahilde hareket menfîce olmaz. Madem siyasetçilerin bir kısmı Risale-i Nur’a zarar vermiyor, az müsaadekârdır; “ehvenüşşer” olarak bakınız. Daha “âzamüşşer”den kurtulmak için, onlara zararınız dokunmasın, onlara faydanız dokunsun.”4
İki Şerden Ehven Olan
Bu metinde Bediüzzaman iki şer tarifi yapıyor: Ehven olan şer, azam olan şer.
Azam olan şerden kurtulmak için ehven olan şerre zararımızın dokunmamasını, onlara faydamızın dokunmasını istiyor. Bu gayet makul ve şer’î bir vurgudur.
Çünkü karşımızda mutlak hayır yoksa, iki şer varsa bunlara galip olmanın başka yolu yoktur. Azam şerre karşı, ehven şerri desteklemek gerekir. Ta ki denge ehven şer lehine bozulsun. Azam şer, tahribat yapmaya fırsat ve güç bulamasın. Azam şer güç kaybetsin. Ehven şer güç kazansın.
Çünkü şerrin cüz’î olanı, şerrin kesir olanına karşı tercih edilir. Büyük bir hayrı gerektiren bir işi, cüz’î şerri var diye terk etmek, büyük şer işlemek demek olur. Ölçülü olmak gerekir. Hikmetli düşünmek gerekir. Büyük şerden kaçınmak gerekir. Ehven-i şerri tercih etmek gerekir.5
Fakat zındıka komitelerinin, milletin teveccühü olan dini meselelerin içine de büyük şer yerleştirmiş olması tam bir ali cengiz oyunudur. Buna karşı da dikkatli olmalı, şahs-ı manevî ruhuyla hareket etmelidir. Aksi takdirde azam olan şer gelir, bizi en masum tercihimizde teslim alır. Son yirmi yılda yaşadıklarımız bundan başka bir şey değildir.
Dipnotlar:
1- Eski Said Dönemi Eserleri, s. 211
2- Mektubat, s. 67
3- Emirdağ Lahikası, s. 337
4- Emirdağ Lahikası, s. 579
5- Muhakemat, s. 39