Meselenin, Filistin ve İsrail boyutlarını aşan ve küresel seviyedeki bir dizaynın parçası olduğunu, Condoleezza Rice ve “Yeni Yüzyıl”cı ekibin üzerinde çalıştıkları projenin devamı sayılabileceğini, Büyük Ortadoğu Projesi’nde yarım kalmış işlerin tamama ermesi için bir ön çalışma kabul ettiğimizi, takip edenler bilirler.
“Otuz yedi bin Filistinli kurbana yazık olmadı mı?” diyenlere, Irak Savaşı’nda, Suriye Savaşı’nda, Libya Savaşı’nda ve Ukrayna Savaşı’nda ölen milyonlarca insan ile Gazze’de ölenler arasındaki farkı soracaksınız… Burada saldırganın kimliği daha belli: İsrailli askerler… Silahlarını ise AB’deki ve ABD’deki Neoconlar veriyorlar… Önceki savaşlarda da öyle olmadı mı?
Neoconlarla hareket eden İsrail’deki iktidar tam manasıyla tuzağa düştü. Global sosyal Marksistlerin hedefindeki İran’ı savaşa dâhil edemediler. Ve İslâm ülkeleri de oyunu hissettiklerinden, savaş ortamından olabildiğince uzak durdular. Yani Katar’da yapılan hesap, İsrail’de tutmadı. İsrail’in bu hatasıyla, Yahudilerin Avrupa ve Amerika başta olmak üzere, dünyada karıştıkları ve karıştırdıkları hesaplar, dünya kamuoyunun görebileceği şekilde ortaya saçılmış görünüyor.
Gazze soykırımıyla, Yahudilerin dünya savaşlarıyla ulaştıkları özel statüleri, temelden sarsılmaya başladı. Bilhassa Ukrayna cephesinde Rusya’ya yakın duran halklar ve temsilcileri, bugüne kadar duyulmamış netlikte, Yahudilerin dünya siyasetindeki ve ticaretindeki entrikalarını konuşmaya başladılar. Çok yakında, yine Yahudilerin destekleriyle Avrupa’da kurdurulan ırkçı partiler, açılan bu yırtıkları genişleteceğe benziyorlar. Amerika’nın ve İngiltere’nin savaşları finanse eden sermayedarlarının tesirleriyle AB’ye dayatılan antisemitizm kanunları da çalıştırılamaz hâle gelecektir. Bu noktada, bilhassa Doğu Avrupa ülkelerindeki iktidarları dikkate almak gerekecek. Ve sonra da Almanya ile Fransa… AB halklarının çalınan sosyal refahlarının, ekmeklerinin ve izzetlerinin, yolda oyun kurucu Yahudi sermayedarlarıyla karşılaşacaklarını hepimiz biliyoruz. Anlayacağımız, tarih tekerrür ediyor. Ve Yahudilerin, başta AB ve İngiltere olmak üzere; Türkiye, Amerika ve Ortadoğu gibi yerlerdeki korunaklı özel statüleri, İsrail’in yaptığı Gazze katliamı vesilesiyle çökmeye başlıyor.
Gazze faciasıyla en fazla zarara uğrayacak kanadın, “FİLİSTİN” meselesini siyasetlerine alet eden Siyasal İslamcılar olduğunu görmezden de gelemeyiz. Arap Baharı’ndaki Doha-İstanbul hattının yeniden inşası mümkün değil. Zira küresel Marksistlerin mağdur ettikleri, sömürülen ve sosyal Marksistlerce müdahale edilen ülkelerin hemen hepsi, şimdilik Rusya ile ittifak kurmaya çalışıyorlar. Ne Türkiye eski Türkiye ne de Afrika eski Afrika… Göz göre göre Gazze’de katledilen çocukların ve masum kadınların Brüksel’e ve Washington’a kadar akan kanları, hem Yahudiler hem de Neoconlar hakkındaki fetvayı verdirmiş oldu. Ve dünya kamuoyundan öyle bir fırtına geliyor ki, Batı’da antisemitizm ve Türkiye’de “Atatürk’ü koruma” ile kendilerine özel sütreler inşa eden demokrasi, insaniyet ve barış karşıtlarının tüm sığınaklarını havaya uçuracak gibi görünüyor.
Gazze’de meydana gelen insanlık faciasının, dünyanın iki önemli milletini bağımsızlıklarına kavuşturacaklarını söylememiz yanlış mı anlaşılır? Belçika Hindenburg hattında, savaşın galibi durumundaki Almanya’yı Versailles Anlaşması’na mahkûm eden Berlin’deki isyanın mahiyetini, bütün tarihçiler ellerinde hazır tutuyorlar. Türk milletinin dikkatli tarihçileri de, Osmanlı’nın Filistin, Çanakkale ve Sarıkamış cephelerinin mahiyetlerini biliyorlar. Tarihin bu iki musibetzede milletini dünya kamuoyu önünde yeniden istiklâliyetine kavuşturacak olaylara ehemmiyet vermemiz, resmi tarih tezleriyle yetinenleri rahatsız etse de, kaderin verdiği fetvayı hep birlikte izlemeye devam edeceğiz.
Bundan böyle çoğu araştırmacılar, siyasetçiler veya gazeteciler Beyaz Rusya, Macaristan ve Slovakya başkanları gibi; biz Yahudi düşmanı değiliz, diyerek söze başlayacaklar. Ve daha sonra Gazze’den, Ukrayna’dan, Latin Amerika’dan ve Çin’den bahsedecekler. Yahudi asıllı sermayenin, siyasetin ve lobiciliğin buralarda yol açtıkları ihtilâller konuşulacak. Yahudilik konuşulmayacak lakin, dünyayı entrikalarıyla bu musibetlere sürükleyen cereyanların aktörleri, neden ekseriyetle Yahudilerden çıktıkları konuşulacak…