O eşi vefat ettikten sonra Mahzumoğulları kabilesinden Atik b. Âiz ile evlenmiş, bu evlilikten yine Hind adını verdiği bir kızı olmuştur.
Hz. Hatice (r.anha) o dönemde ticaret ile uğraşmakta, kervanlar yola çıkarmaktadır. Mekke’nin sayılı tacirlerindendi ve kervanlarını idare etmek için güvenilir bir adam aramaktadır.
Bunu duyan Efendimiz’in (as) amcası Ebu Talib, Efendimize: “Ey Muhammed! Huveylid’in kızı Hatice çok büyük bir kervan yola çıkaracak ve başında durması için güvenilir birini arıyor. Sen ki Mekke’nin en güvenilir insanısın. Bu kervan seninle gitmeli, maddi imkânlarımız kısıtlı ve o paraya ihtiyacımız var” der.
Efendimiz (a.s.) ise: “Sen nasıl istersen öyle olsun amca” diyerek karşılık verir.
Ebu Talib doğruca Hz. Hatice’nin (r.anha)’nın yanına gider. Efendimiz’i (a.s.) ona önerir ve iki katı ücret talebinde bulunur. Hz. Hatice (r.anha) ise: “Ey Ebu Talib! Doğrusu sen Muhammed’e layık bir ücret istedin. Çok daha fazlasını da isteseydin itiraz etmeden onun için verirdim” diyerek kervan için Efendimiz’i (a.s.) görevlendirir.
Hazırlıklar tamamlandıktan sonra Hz. Hatice (r.anha) validemiz, Efendimiz’in (a.s.) yanına hizmetlisi Meysere’yi verir. Meysere, Efendimiz’i (a.s.) takip edip, onunla ilgili bilgileri Hz. Hatice’ye aktaracaktır. Yolculuk tam 3 ay sürer. Alınacaklar alınmış, satılacaklar satılmış ve kervan Mekke’ye büyük bir kârla geri dönmüştür. Kervan Mekke’ye ulaşır ulaşmaz, Hz. Hatice (r.anha) tarafından karşılanır. Efendimiz (a.s.) hemen Hz. Hatice’nin yanına gider, tüm hesapları ve elde edilen yüksek miktarda kârı teslim eder.
Hz. Hatice (r.anha), Efendimiz’in (a.s.) hassasiyetine, güvenilirliğine, dürüstlüğüne hayran kalır. Anlaşılan miktardan daha fazlasını vererek çeşitli hediyelerle Efendimiz’i (a.s.) yolcu eder. Hizmetlisi Meysere’den de yolculuk boyunca zuhur eden olayları öğrenince Efendimiz’e (a.s.) başka bir yakınlık hisseder ve en yakın arkadaşlarından biri olan Nefise binti Münye’ye gönül durumunu anlatır.
“Ey Nefise! Ben onda kimsede görmediğim bazı özellikleri görüyorum ve ona yakın olmak istiyorum” der ve Nefise de ona yardımcı olacağını söyleyerek Efendimiz (a.s.) ile izdivaç konuşması yapmaya gider. Selam verdikten sonra hemen konuya girer; “Ey Muhammed! Yaşın da geldi neden evlenmiyorsun?” der.
Efendimiz (a.s.): “Ey Nefise! Benim evlenecek durumum yok ki! Ne işim var ne malım!” diyerek cevap verir.
Nefise: “Peki bunlar senin için çözülürse evliliği düşünür müsün?” diye sorar.
Efendimiz (a.s.): “Evet ama kiminle?” der.
Nefise bunun üzerine: “Huveylid’in kızı Hatice” diye cevap verir...
Hz. Peygamber (a.s.) şöyle diyecektir: “Ben Hatice’nin sevgisiyle rızıklandırıldım.”
Hz. Aişe, Peygamberimiz (a.s.) ile yeni evlenmişti. Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi. Ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini.
Aişe bu düşüncesini Peygamberle (a.s.) konuşmadan edemedi.
“Ey Allah`ın Resulü, beni seviyor musun?
“Evet, ya Aişe tabi seviyorum!”
Hz. Aişe dahasını da merak ediyordu. Acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu.
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (a.s.) sevgi şeklini tanımladı eşine: “Kördüğüm gibi.”
Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi. Çünkü kördüğüm açılmazdı. Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için, Hz Aişe sık sık sorardı: “Ey Allah’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde?”
Peygamberimiz (a.s.), Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verdi her defasında: İlk günkü gibi[1]
Dipnot:
[1]Ebu Naim el-İsbahani, Hilyetü’l Evliya, c.2, s.44;