"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dindarlığımız ahlâkın neresinde?

Halil ELİTOK
16 Ekim 2024, Çarşamba
Konuya, birçok insan tarafından garip karşılanacak bir soruyla girmek istiyorum.

Bugünkü sosyal hayatta karşılaştığımız birçok hareketimiz neden inancımızla âdeta ters düşmektedir. Soruyu şöyle de sorabiliriz. Ahlâk dindarlığımızın neresindedir? 

Halbuki, inancımız ahlâkımızla veya ahlâkımız inancımızla doğru orantılı olmalıdır. Bugün maalesef toplumun ahlâkı, kendi menfaatine endekslenmiş hâle gelmiştir. Bu durum İslâm’ın esası ile ters düşmektedir. 

Çünkü; Hz. Peygamber’de zühd, takva, tevazu, vakar, sabır, sebat, ahde vefa, hukuka saygı, merhamet ve şefkat gibi bütün kemâlâtın en mükemmel şekli tezahür etmiştir. 

Çünkü; Hz. Peygamber Hakkında Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyrulur: 

“Ve sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” [1]

Peygamberimiz (asm), gönderilmesinin en önemli sebebini şöyle açıklamaktadır: 

“Ben ancak iyi ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim.”[2]

Peygamberimiz (asm): “Mü’minlerin iman bakımından en üstünü ahlâken en mükemmel olanıdır.” [3]

Bunun için Resûlullah’ı (asm) çok iyi bilmek ve onun sünnetine ittiba etmek gerekir. Çünkü; Hz. Peygamber’e (asm) itaat Allah’a itaat demektir. 

 “Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Yüz çevirene gelince, seni onların başına bekçi göndermedik!”[4]

Hz. Peygamber’e (asm) uymak Allah’a uymak demektir. “Kim Resûl’e itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur.”[5]

 “(Resûlüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.”[6]

Hz. Peygamber’e (asm.) ittiba etmek demek onun sünnetine riayet etmektir. Onun âdâbı ve ahlâkıyle yaşamak demektir. İttiba-ı sünnet hususunda; İmam-ı Rabbanî: “Ben, seyr-i ruhanîde mertebeleri geçerken, tabakât-ı evliyâ içinde en parlak, en haşmetli, en letâfetli, en emniyetli; sünnet-i seniyyeye ittibâı esas-ı tarikât ittihaz edenleri gördüm. Hattâ o tabakanın âmî evliyalârı, sair tabakàtın has velîlerinden daha muhteşem görünüyordu”[7] diyerek sünnete uyma hususuna dikkat çekmiştir.

Ahlâkı kötü olan kimsede hayır yoktur. Çünkü; bir gün Peygamberimize (asm) dediler ki: “Filanca kadın, gündüz oruç tutar, geceleri de teheccüd ile geçirir. Bununla beraber, kötü huyludur. Komşularını rahatsız eder denince, Hz. Peygamber (asm) buyurdu: “O kadında hayır yoktur ve Cehennemliktir.”   

Buna İslâm tarihinden bir misal verelim. Bir gün kendini bilmezin birisi Hz. Peygamberin (asm) torunu Hz. Hüseyin’in en küçük oğlu Zeynel Abidin’e sataşıyor. Adam ileri geri hayli atıp tutuyor. Nihayet susuyor. Zeynel Abidin olup bitenleri sadece dinledikten sonra ellerini kaldırıyor ve şöyle dua ediyor: “Allah’ım bu adamın isnad ettiği suç ve kusurlar bende varsa ıslah eyle ve günahımı affeyle, ağer bende yoksa bu adam büyük günah işlemiş oldu onu affeyle.” Bu manzara karşısında adam yumuşar ve özür diler.[8]

Harvard Üniversitesi’nde Hukuk Fakültesi’nin girişine Kur’ân’dan bir ayetin asılması, geçtiğimiz günlerde gündemimizi epey meşgul etti. Kısaca şu söyleniyordu haberlerde: 

“Dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olarak gösterilen Harvard Üniversitesi, Hukuk Fakültesi Kütüphanesi’nin girişine Kur’ân-ı Kerîm’den bir ayet asıldı. Sergide kullanılan deyişler, Harvard Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrenci ve öğretim görevlileri tarafından tavsiye edilen 150 ifade arasından seçildi. Nisa Suresi’nin 135’inci ayeti en önde gelen 3 deyişten biri olarak kütüphanenin girişinde sergileniyor.”

“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”

Bu hususta fakülte dekanı Martha Minow’un yorumu ise şöyleydi: “Bu duvarlardaki deyişler, adalet düşüncesinin gücünü ve bastırılamaz oluşunu ortaya koyuyor.”

Dipnotlar:

[1] Kalem Sûresi: 4.  [2] Camiü’s-Sağir, s. 239.

[3] İhya-i Ulumi’d-Din, c. 2. S.

[4] Âl-i İmrân Sûresi: 31.  [5] Âl-i İmrân Sûresi: 31. [6] Âl-i İmrân Sûresi: 31.  [7] Lem’alar, s. 55. [8] Kandehlevî, c.1, s. 434.

Okunma Sayısı: 4461
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mustafa Said Kara

    16.10.2024 11:16:07

    Cemil bey akademik bir makale için haklısınız. Ama bir köşe yazısı için ihya'nın kaynak alınması yanlış bir uygulama olmaz.

  • Dr. Aytekin COŞKUN

    16.10.2024 09:51:21

    Ahlâk dindarlığımızın neresindedir? Bugün maalesef toplumun ahlâkı, kendi menfaatine endekslenmiş hâle gelmiştir. “Ben ancak iyi ve güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim. (yer yüzünde Güzel Ahlak tamamlanmış durumda.)Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Hocam kaleminize sağlık. ilk iki cümle çok önemli. tebrik ederim...baki seşam.

  • Cemil Kıratlı

    16.10.2024 06:47:28

    Muhterem abi hadis rivayeti aktarılırken hadisin ilk kaynağı esas alınarak kaynak gösterilerek rivayet edilir. Hadis ilmince ihya Ulûmuddin kaynak değildir. Hadisin ilk bilindiği kaynak gösterilmesi gerekiyor, mesela bu Buhâri'de geçiyorsa ihya yerine onun kaynak gösterilmesi gerekiyordu. Buna hassasiyet göstermenizi rica ederim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı