Teknolojik gelişmeler ve endüstriyel tarım, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir bolluk çağına sebep oldu.
Ancak bu bolluk, sağlığımız için ciddi bir tehdit mi oluşturuyor? Günümüz insanı, geçmiş kuşaklardan çok farklı bir yaşam tarzı sürerken, bedenimiz bu hızlı değişime ayak uydurabilir mi?
Sağlığın sadece tıbbi müdahalelerle değil, yaşam tarzımızdaki bilinçli tercihlerle mümkün olduğunu keşfetmeye hazır mısınız?
Kendi hayatını kontrol etmek zorunda kalan yeni dünyanın insanı işe gidip gelmeyeceğinden ve artık ne yaparsa serbest olacağından bahsetmiştik. Tarımın endüstrileşmesi ve verimliliğin artmasıyla da çok fazla gıdaya çok ucuza ulaşabileceğiz. Bu durumda hareketsiz ve çok fazla gıdaya ulaşabilen yeni dünya insanının sağlığı bozulacaktır.
Bediüzzaman Hazretleri bu duruma “Hem o muhtaç ve tembelleşmiş beşeri hasta etmiş. Sû-i istimal ve israfat ile yüz nevi hastalığın sirayetine, intişarına vesile olmuş”1 diyerek işaret etmiştir. İşte etrafımızda gördüğümüz çoğu hastalık yüz sene önce yoktu. Bu hastalıklardan kurtulmak için fıtratımıza dönmeliyiz. Bunun için çağımızda Fatır isminin en güzel aynası olan Bediüzzaman’ı takip etmeliyiz.
Bediüzzaman günde iki öğün yerdi2 - biri kuşluk vaktinde, diğeri akşam olmak üzere. Çok az yerdi ve yedikten sonra 4-5 saat geçmeden bir daha yemezdi. Yemekten sonra iki saat geçmeden su içmezdi ve buna dakikasına kadar dikkat ederdi.3 On beş günde bir defa et yerdi.4 Bediüzzaman’ın bu kadar dikkat ettiği bir iş önemsiz olabilir mi? İsm-i Hakîm’e mazhar olan böyle bir zatın herhangi bir işi bir gayeye hizmet etmiyor olabilir mi?
Sadece bu kurallara bile uysak yapabileceğimiz en iyi diyeti yapmış oluruz. Burada diyetten kastımız hayat tarzı olarak bu kuralları uygulamak anlamındadır. Yoksa belirli bir süre yapıp bırakmak çok anlamlı olmayacaktır. Konuyla ilgili detaylı bilgi için Jessie Inchauspe’nin “Glikoz Devrimi” kitabına ve Jason Fung’ın kitaplarına müracaat edilebilir.
Sonuç olarak, sağlıklı hayat basit ama bilinçli tercihlerden geçiyor. Bediüzzaman’ın hayat felsefesi, sadece beslenme alışkanlıklarımızı değil, tüm hayat döngümüzü gözden geçirmemiz gerektiğini gösteriyor. Modern dünyada sağlığımızı korumak, atalarımızın bilgeliğine kulak vermek ve doğal yaşama ritmine dönmekle mümkün. Bu yolculukta önemli olan, radikal değişimler değil, küçük ama sürdürülebilir adımlardır. Sağlığımız, hayatımıza bilinçle ve saygıyla yaklaştığımız ölçüde iyileşecek ve güçlenecektir.
Dipnotlar:
1- Emirdağ Lâhikası, s. 432.
2- https://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/bediuzzaman-in-saglikli-beslenme-tarzi_515303
3- https://www.yeniasya.com.tr/m-latif-salihoglu/ustad-in-hayat-dusturu-azami-iktisada-riayet-4_489266
4- Agl.