"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kelimelerin kökenine yolculuk: Kalb

M. Said BAYRAKLILAR
11 Aralık 2024, Çarşamba
“Kalb” kelimesinin sırrını hiç merak ettiniz mi? Üsttekini alta getirmekten ekmeği çevirmeye, yılandan, kalıba kadar uzanan geniş bir anlam yelpazesi, bu kelimenin ardında gizlenir.

Bu kelime, günlük konuşmalarımızdan edebi metinlere, dinî literatürden bilimsel yazılara kadar pek çok alanda karşımıza çıkar. Etimolojik açıdan incelendiğinde, kelimenin ne denli zengin bir anlam dünyasına sahip olduğu görülür. Sadece bir organın adı olmaktan çıkıp, dönüşümün, özün ve samimiyetin sembolü hâline gelen bu kelime, dilimizin derinliklerinde saklı hazinelerden biridir. 

“Kalb” kelimesi birçok anlama gelir: üsttekini alta getirmek, içtekileri dışa çevirmek, ekmeği pişirirken çevirmek ve kalb hastalığından dolayı yatakta dönüp durmak gibi. Ayrıca öz, lüb ve halis olma anlamlarını da taşır. Aynı kökten gelen “kalıp” kelimesi, malzemelerin şeklini değiştirmek için kullanılan bir aleti ifade eder.

Gümüş bileziğe, kolda döndüğü için “kulb” denir. Buna benzetilerek, sıcak kumda kıvrıla kıvrıla giden beyaz yılana da “kulb” adı verilmiştir. Bu kelime ailesinden gelen “kıllib” ise kurt anlamındadır ve bu isim, kurdun çobanları ve koyunları döndürüp durmasından kaynaklanır. Köpeklere verilen “kelp” isminin de bu kelime köküyle ilgili olması muhtemeldir.

Kalb, sürekli bir döngü içindedir: Celalî tecelli ile sıkıştırılır, cemalî tecelli ile gevşetilir. Bu yönüyle kalb, ‘Mukallibe’l-kulûb’un (kalbleri evirip çevirenin) döndürmesiyle farklı yönlere meyleden insanın özüdür.

Kalb, hem maddî hem manevî boyutu olan bir insan organıdır. Maddî kalb mülk âleminde, manevî kalb ise melekût âleminde aynı vazifeyi görür. Risale-i Nur’da çoğunlukla manevî kalb ele alınmış ve ‘kalb’ kelimesiyle kastedilen şeyin, çam kozalağına benzeyen et parçasından (sanevberî) ibaret olmadığı belirtilmiştir. Aşağıda Risale-i Nur’dan alınan örneklerde ‘kalb’ kelimesinin farklı kullanımlarını ve anlam zenginliğini görebiliriz.

“Hem madem her şey geçici ve fânîdir ve ölüm ölmüyor ve kabir kapısı kapanmıyor ve zahmet ise rahmete kalboluyor” şeklindeki ifadede geçen “kalboluyor” kelimesi, “dönüşüyor” veya “değişiyor” anlamında kullanılmıştır.

“Binaenaleyh, arzın içindeki Cehennemden maksat, Cehennemin kalbi ve Cehennemin çekirdeğidir”  cümlesinde geçen “kalbi” kelimesi, “merkezi” veya “özü” (lübbü) anlamında kullanılmıştır.

“Bir zihayatın vücudunu teşkil etmek için, ilmî, kaderî birer manevî kalıp hükmünde bir miktar-ı muayyen içine girerler, dururlar” ifadesinde geçen “kalıp” kelimesi, maddelere şekil vermek için kullanılan “kalıp” anlamında kullanılmıştır.

Görüldüğü üzere “kalb” kelimesi, dilimizde ve kültürümüzde zengin bir anlam dünyasına sahiptir. Kelimenin etimolojik kökeni ve farklı kullanım alanları incelendiğinde, Risale-i Nur’un dili ne kadar incelikli ve çok katmanlı kullandığını görmek mümkündür.

Okunma Sayısı: 1075
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı