Evliliğin gayesi, aileye mutluluk, topluma da sağlam ve sıhhatli nesiller yetiştirmektir.
Kur’ân’da şöyle buyuruluyor: “Onun [varlık ve kudret)] alametlerinden biri de, size hemcinsinizden, kendileriyle huzura eresiniz diye eşler yaratmasıdır. Birbirinize karşı sevgi ve şefkat de yaratmıştır.”1
“Onlar [eşleriniz] sizin için bir elbisedir, siz de onlar için elbisesiniz.”2
Bu benzetme ile eşlerin karşılıklı koruyuculuk ve tamamlayıcılık vasıfları sergilenmiştir. Bu sebeple evlilik, eşlerin sadece bedenî ihtiyaçlarını değil, bundan daha önemli olarak ruhî ihtiyaçlarını, koruma, korunma, sevme, sevilme, sayma, sayılma, yardımcı olma, yardım görme gibi birçok ihtiyaçlarını da karşılar.
Aile bir okuldur. Çocukların eğitiminde en önemli müesseslerden biri de aile ocağıdır. Çocuk sevgiyi, saygıyı, yardımlaşmayı, dayanışmayı, şefkati ve merhameti en iyi aile ocağında öğrenir. Bediüzzaman Lem’alar adlı eserinde aile hayatının önemini şöyle belirtir: “İnsanın , hususan Müslümanın tahassüngâhı ve bir nevi cenneti ve küçük bir dünyası, aile hayatıdır.”3
Ailede verilen din ve ahlâk eğitiminin, çocukların gelecekteki dinî hayatlarını şekillendirdiği ilmî bir hakikattir. Evde okunan Kur’ân, ilâhî, besmele, hamdele, yemekten sonra yapılan bir dua, görerek ve yaşanılarak kazanıldığı için çocukların zihin ve gönül dünyalarına tesir etmekle kalmaz, geleceklerini de şekillendirir.
Ayrıca onlarda sevimsiz bir davranış gördüğümüz zaman, kızmadan, kazanmayı gaye edinip, sevgi ve hoşgörü temelli bir yaklaşımla uyarma yoluna gitmeliyiz. Bu konuda Hz. Peygamber’den (asm) şöyle bir uygulama aktarılır: Sahabeden Rafi b. Amr anlatıyor: “Henüz çocuk iken bir hurma ağacını taşlıyordum. Beni Hz. Peygamber’e götürdüler. O, şöyle buyurdu: ‘Yavrucuğum, hurmayı niçin taşladın?’ Ben, ‘yemek için’ deyince, Allah’ın Elçisi: ‘Yavrum, bir daha hurmayı taşlama, altına düşenlerden ye’ buyurdu ve sonra da başımı okşayarak; ‘Allah’ım! Bu yavrunun karnını doyur’ diye dua etti.”4
Bu hâdisede de görüldüğü gibi Hz. Peygamber, sevgi ve hoşgörü ile hareket etmiş, yanlış bir davranışı alternatifler göstermek suretiyle kızmadan düzeltme yoluna gitmiştir. Anne ve babaların en önemli görevi, çocuklarının fıtratını korumaktır. Eğer fıtrat bozulursa çocuk hayatın daha sonraki evrelerinde hayatla baş edebilme, engelleri aşabilme, fırsatları değerlendirebilme noktasında ciddî anlamda bozulma yaşayacaktır.
Hazret-i Mevlâna: “İlim de hikmet de helâl lokmadan doğar; aşk da, merhamet de helâl lokmayla meydana gelir. Bir lokma, haset ve hileyi netice verirse, cehalete ve gaflete sebep olursa, bil ki, o lokma haramdır.”5
Dipnotlar:
1- Rum Suresi: 21.
2- Bakara Suresi: 188.
3- Lem’alar, s. 203.
4- Ebu Davud, Cihad, 94, h: 2622.
5- Tahirü’l-Mevlevî, Şerh-i Mesnevî, c.4, s. 833, (b:1641-1642)