Bildiğiniz üzere Arapçadaki harfler başta, ortada ve sonda yazılmalarına göre sağdan veya soldan diğer harfler ile birleşirler. Ancak elif harfi soldan hiçbir harf ile birleşmez. Tıpkı Risale-i Nur’da bahsedilen meşhur hikâyelerde hep sağ yolu takip eden bahtiyar kardeş gibi. Sol tarafa asla meyletmeyerek sağ tarafa doğru gitmeyi tercih etmesi gibi..
Doğru yazılan bir elifin başında mutlaka çeltik şeklinde bir sarığı vardır. Tıpkı Üstadımızın başından hiç çıkarmadığı mübarek sarığı gibi. Bu cihette Bediüzzaman Hazretleri elif harfine o kadar benzer ki.. Hayatında hep elif gibi dimdik olmuş, sarığını asla ve kat’a çıkarmamış, sol cenahtaki küfrün şiddetli istibdadına rağmen hep sağ yoldan gitmiştir. Elifin okunuşu olan elfün (bin) gibi vefatından sonra bir Said olarak ölmüş geride herbiri bir Said olan Nur Talebelerini bırakıp Bin Said olarak dirilmiştir. Hem Risale-i Nur mesleğinin elifi olup tıpkı besmeledeki okunmayan elif gibi kendi şahsına ehemmiyet vermeyerek kendini okutmamış Risale-i Nur’u okutmuştur. Zira elif aynı zamanda namazdaki kıraat rüknünü hatırlattığı için kıraati de temsil etmektedir. Kıraat ise hepimizin malûmu okumak manasındadır. İlk inen âyet de “Oku”dur. Ve insanın en önemli vazifesi şüphesiz okumaktır. Kâinatı… Hz. Muhammed Mustafa’yı (asm)… Kur’ân’ı…
İşte bu büyük vazife olan “okumayı” öylesine müthiş icra etmiştir ki Elif olarak ölmüş, elifi okutup elfün olarak dirilmiş ve her okunan Risale-i Nur’la birlikte elfünler olarak anbean dirilmektedir.
Elif’in şüphesiz en önemli özelliklerinden birisi hurûf-u mukattaadan olmasıdır. Kur’ân-ı Kerîm’de 13 farklı huruf-u mukattaa vardır ve elif harfi hurûf-u mukattaa ile başlayan 29 sûrenin 13’ünde kullanılmıştır. Ne acibdir ki Bediüzzaman Said Nursî Hazretleri de 13. asrın müceddididir. Allahuâlem bu ve buna benzer daha nice sırlar elif’in içerisine derc edilmiştir.
— SON—