"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kâinatın ruhu: Hayat

Akif ARSLAN
19 Ocak 2018, Cuma
Etrafına dikkatlice bir bak! Dağlara, ağaçlara, çiçeklere, türlü hayvanlara ve insanlara! Belki de kendine! Hayat sahibi olmayanların yani cansızların, hayata sahip olanlar olmadan bir anlam ifade ettiğini kim söyleyebilir ki?

Veya hayata sahip olanlar içindeki, gerçek bilinç sahibi olan bizlerin yani insanoğlunun olmadığı bir kâinat, bir dünya hayal edin. Canlıların olduğu, fakat gerçek hayata sahip olan insanın olmadığı. Hayatı dünyadan çıkardığınızda kurumuş bir çöle döndüğü gibi insanı da şu âlemden çıkartsanız görüntüsü yemyeşil ve capcanlı olsa da gerçekte cesetten farkı kalmazdı her halde. Çünkü güzeli görecek gözler yoksa kalmaz imiş güzelin güzelliği. Yani insan hayattır. Ya da en doğru ifadesiyle insansız bir hayat sürekli geceyi yaşayan dünyaya benzer. Seyircisi olmayan bir tiyatro sahnesi misali. Peki hayat nedir? Ne demektir? Hiç düşündük mü? Sıkıcı yalın felsefeden değil hayatın ta kendisinden bahsediyorum.

Hayat, şu kâinatın en ehemmiyetli gayesi, en büyük neticesi, en parlak nuru, en şirin esası, hem gayet süzülmüş bir özü, hem en mükemmel bir meyvesi, hem en yüksek olgunlaşmış bir hali, hem en güzel yüzü, hem en güzel bir süsüdür. Hem hayat, şu kâinatın san’atça ve nitelikçe en harika bir ruhudur hem de en küçük bir canlıyı bile kâinat kadar büyük bir hale getiren mu’cizeli bir hakikattir.

Evet hayat hakikatin ta kendisi ve kâinatın ruhudur. O olmadan koca kâinat cansız bir cesetten farksız olurdu. Onun içindir ki hayat kâinattaki en önemli hakikattir!

Yapılan bir çok araştırma diyor ki, insanlar kadar geçmişle irtibat halinde olabilen ve geçmişte yaşadıklarını hatırlayıp sevinebilen veya üzülebilen bir canlı yok. Hem, gelecekle ilgili planlar, hayaller kurabilen ve bu hayallerden, yaşamadığı halde sevinip-üzülebilen, türlü duygu atmosferlerine girebilen bir canlı da yok. Kabul etmek gerekir ki insan biyolojik olarak hayvana ne kadar çok benzese de bütün yönleriyle ele alındığında ondan çok farklıdır. Belki hayvanlar bir nebze geçmişi hatırlayabilseler de gelecekle ilgili ne kaygıları, ne endişeleri, ne de hayalleri vardır.

Peki insan öyle mi? Haydi söyle, şu cümleler seni anlatmıyor mu?

“Bazan dünyaya yerleşemiyorsun, zindanda boğazı sıkılmış adam gibi ‘of, of’ deyip dünyadan daha geniş bir yer istediğin halde; bir zerrecik, bir iş, bir hatıra, bir dakika içine girip yerleşiyorsun. Koca dünyaya yerleşemeyen kalb ve fikrin o zerrecikte yerleşir. En şiddetli hissiyatınla o dakikacık, o hatıracıkta dolaşıyorsun.”

İşte hayat böyledir...

İşte hayat sahiplerinin beyaz yakalıları olan insan da böyle.

Hayatı anlamsız ve bitirilmesi gereken bir süre olarak görmemeli. Bize verilmiş olan bu müthiş hediyenin ve hatırı sayılır sermayenin farkına varmalı ve hediyeyi verene teşekkürü bir borç bilip sermayeyi çarçur etmemeli. Ve kendimize bunu düstur edinmeli:

“Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz, hayatınızı imân ile hayatlandırınız ve ferâizle zînetlendiriniz ve günahlardan çekinmekle muhâfaza ediniz.”

Okunma Sayısı: 2607
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı