Tesettürlülerin her geçen gün sayılarının artması sevindirici bir gelişmedir. Başörtü yasağının kalkması da elbette bizler için sevindirici bir başka noktadır.
Fakat ahirzamanda günahların olanca tahribatı, insanların ciddî anlamda dünyevîleşme hastalığı, mimsiz medeniyetin bütün muzahrafatını bir defada döktüğü, değerlerin altüst olduğu, her türlü manevî hastalığın arttığı, ruhların sersem, akılların geveze olduğu bir zamanda tesettür de bu yıpranmadan ve yozlaşmadan nasibini almış görünmektedir.
Tesettür karşı cinsin ilgisini, bakışlarını ve bazı nefsî duygularını kendi üzerine çekmemek için insanın kendisini koruması, bir başkasını günaha sokmayacak şekilde giyinmesidir.
Günümüz tesettür anlayışı iki yönden tahrip edilmiştir. Birisi tesettürü sadece başörtü ve pardösüye sıkıştıran bir anlayış, bir diğeri de tesettürün mahiyetinin ciddî şekilde değiştirilerek sadece baş örtmek gibi bir anlamla sığlaştırılmasıdır.
Daha açık bir ifadeyle bir grup, tesettürü, sadece dış kıyafet noktasında, dikkat çekmeyecek şekilde giyinmekten ibaret olan bir anlayış gibi kavrayıp tesettürlü olma misyonunu göz ardı edip davranışlarını, yürüyüşünü, konuşmasını, iç âlemini kontrol edemeyenlerdir.
Bir diğer grup ise, başında iğreti duran, her an açılmaya müsaitmiş gibi görünen başörtüsünü takıp dar pantolon ve kıyafetlerle gezenlerdir.
Bugün bir kadının güzel olmak, dişiliğini ortaya koymak adına yapmış olduğu ne varsa maalesef tesettürlüler tarafından da yapılmaktadır.
Saçlar kapatılmış, fakat bunun yerine makyaj ihmal edilmemiş veya vücut hatlarını ön plana çıkaran kıyafetler giyilerek maalesef tesettür hikmetinden uzaklaşmıştır.
Bugün kıyafet kişinin egosunu tatmin eden bir iletişim biçimi haline gelmiştir. Bu iletişimdeki mesaj da, cinsiyet, cinsellik, toplumsal statü vs. gibi mimsiz medeniyetin bulaştırdığı yoz kültürdür. Haz eksenli hayat algısı, enaniyet ve nefsanî lezzetlerin hâkim olduğu bu asırda kişinin kendini gösterme ve beğenilme duygusunu tatmin aracı için kıyafet, kişisel zaaflarını doyuran bir araç haline gelmiş, bundan tesettürlüler de nasibini almıştır.
Gelinen süreçte insanı hakikaten yaralayan bir durum vardır. Evet, örtünme oranı yüzde yetmiş artmış durumda, kamusal alan, sokak, çarşı pazar her yer başörtülülerle dolmuştur. Buna sevinmek mi gerek, yoksa bu kadar yozlaşma olmaz dedirten anormal giyimlerine bakıp eyvah mı demek gerekir hakikaten mütehayyir kalmaktayız.
Tesettürlüler, yarı tesettürlüler, çeyrek tesettürlüler ve en son örtülü çıplaklar diye sınıflandırmak gerçekten çok üzücü bir hadisedir. Ama vakıa maalesef budur.
Son günlerde artan taciz, tecavüz vakıaları tesettürün aleyhinde olanların ve tesettürlü olup da şuuruna varamayanların yüzlerine bir tokattır.
Ne vakit tüyler ürpertecek ve insanlığı sükût ettirecek hadiseler olmaz, toplumda tecavüz ve taciz vakıaları hiç kalmaz ise, o vakit tesettürün aleyhinde, İslâmiyetin ahlâkî düzenlemelerini esas alan içtimaî düsturlarının aleyhinde, aile içi mahremiyetin en ince ayrıntılarına kadar belirlendiği hükümlerin aleyhinde olabilirsiniz(!) Fakat bu mümkün değildir. Hele bu ahirzamanda insanların nefsinin esiri olduğu, haz eksenli bir hayatın hâkim olduğu bir ortamda tesettürün aleyhinde olmak veya tesettürün gerçek mahiyetini kavramadan şuursuzca baş örtmek maddî-manevî, şahsî-içtimaî hastalıkların katlanarak artmasını netice verecektir.
O halde, bu meselenin şuurunda olan özellikle genç kızlara çok büyük bir iş düşmektedir. Zira onlar hem genç olup, kendilerini namahremden saklayacak, hem de şuursuzca örtenlere ders verecek şekilde, gerek davranışları ve konuşmalarıyla gerekse dış görüntüleriyle hakiki Müslüman kadın nasıl olur göstereceklerdir.