Risale-i Nur “Kur’ân kâinatı okuyor” der ya, adeta bilim adamlarının çalışmaları da kâinatın Kur’ân’ı nasıl okuduğunun şifrelerini çözmektir.
Her bir keşif, kâinatın sırlarını deşifre ederken görülür ki, İslâm’ın kuralları bilim tarafından da tasdik edilmektedir. Kâinat da bize Rabbimizi tanıtan muazzam bir kitaptır.
Nobel Ödüllü yazar Isaac Bashevis Singer, verdiği bir konferansta evrim tezini şu ilgi çekici hikâye ile eleştirmiştir:
“Bilim adamları şimdiye kadar hiçbir insanın ayak basmadığı ıssız bir ada keşfetmişler. Adaya ilk kez çıkan bilimciler gördüklerinden çok etkilenmişler. Vahşi hayvanlarla balta girmemiş ormanlar onlara çok çarpıcı gelmiş. Sarp yamaçlara tırmanıp etrafı gözden geçirmişler. Adada en ufak bir uygarlık izi bulamamışlar. Tam gemilerine dönerlerken bir de bakmışlar ki kumsalda son model zarif bir kol saati duruyor. Hem de tıkır tıkır işliyor. Bilimciler için ortada tek bir seçenek kalıyor. Bu saat, pahalı deri kayışı, değerli camı, akrep ve yelkovanı, pili ve diğer parçaları ile kendiliğinden şans eseri tesadüfen bu adaya geldi ve bu kumsala yerleşti. Başka alternatif yok!”
Singer hikâyesinin sonunda şu yorumu yapıyor: “Her saati yapan bir saatçi vardır.”
MUHTEŞEM BİR DÜNYA
1997 Nobel Fizik Ödülü’nü “Atomları lazer ışığıyla soğutma” alanında arkadaşı ile birlikte yaptığı çalışma ile kazanan fizikçidir.
Ödülünü kazandıktan sonra katıldığı bir basın toplantısındaki şu sözleriyle tarihe geçmiştir:
“Allah, bize içinde yaşayabileceğimiz ve keşfedebileceğimiz muhteşem bir dünya verdi”
KÂŞİFLER
Günümüz Amerikalı matematikçilerinden olan William Dembski’nin araştırmaları felsefeden ilahiyata kadar geniş bir alanı ihtiva ediyor.
Dembski, bilimin dünyayı anlamaya çalıştığını ve bilim adamlarının da ancak birer kâşif olduklarını savunarak şöyle der: “Dünya, Allah’ın eseridir. Bilim adamları ise dünyayı anlamaya çalışırlar, kâşiftirler.”
ALLAH’A İNANIYORUM
Saint Johannes Üniversitesi’nde çalışan, Amerikan Cerrahlar Birliği üyesi Prof. Ernest, yaptığı bilimsel çalışmalar sonunda güçlü bir Allah inancı kazanmıştır.
Prof. Ernest inancını şöyle açıklamıştır: “Ben Allah’a hiç kuşku duymadan kesin olarak inanıyorum. Bu inancım uğraştığım bilim dalının beni doğruladığı ve kuvvetlendirdiği bir imandır… İşte soruya cevap veriyorum: Evet, kâinatta bir Yaratıcı vardır.
İLÂHÎ
ABD’nin ilk kadın astronomlarından Maria Mitchell (1 Ağustos 1818 – 28 Haziran 1889) yeryüzündeki İlâhî düzen ile ilgili (Risale-i Nur’da tekvinî şeriat ifadesiyle tanımlanıyor) şöyle diyor: ‘’Bir tabiat kanununu ifade eden her formül Allah’ı öven bir ilâhidir.’’
İLİM MABEDİNİN KAPISI
Alman bilim adamı Max Planck inancın bilim dünyasındaki yerini şu sözlerle açıklıyor:
‘’Hangi sahada olursa olsun ilimle ciddî şekilde meşgul olan herkes, ilim mabedinin kapısındaki şu yazıyı okuyacaktır: ‘’İman et’’ İman ilim adamlarının vazgeçemeyeceği bir vasıftır.
HÜLÂSA
Kaldı ki bilim adamları Allah’tan bahsetmeseler de uğraştıkları ilimlerdeki düzen ve kanunlar hal lisanıyla tevhidi ilân eder zaten. Tıpkı 1930’lu yıllarda Kastamonu’daki lise talebelerinin “Muallimlerimiz bize Allah’tan bahsetmiyor” diyen talebelere Bediüzzaman Hazretleri’nin verdiği cevapta olduğu gibi.