İkazın ve müsbet tenkidin yardımını ve teşvikini bildiğinizden, sizleri tenzih ederiz. AKP’nin 23. sene-i devriyesi münasebetiyle idarecilerinin, “muhalefeti dönüştürmeyi” icraatlarının arasında göstermeleri, bizim açımızdan önemli olan bir konuyu tedai ettirdi.
Şu iki-üç paradigmayı hatırlatarak mevzuya girelim. Günümüz siyasetinde, beyanın icraatın tersi olduğunu biliyoruz. Yalanın en revaçta olduğu alanın–maalesef– politika olduğunu da biliyoruz. Bizdeki siyasette; inisiyatiflerin dışarda olduğunu, oradan gelen emre göre hareket ettiğimizi de Bediüzzaman Hazretleri 1919’da neşrettiği makalesinde beyan ediyor. Bu prensipler adesesinden AKP idaresinin, muhalefeti dönüştürme sözlerinde bir küçük hakikat olduğunu itiraf edelim. Doğrudur, muhalefetimizi dönüştürdüler. Tıpkı kırk senedir uzaktan kumandalı 12 Eylül hükümetleriyle, ülkemizde yüzlerce değerimizi dönüştürdükleri gibi…
Hatırlatmak zorundayız. ANAP, küresel sosyal Marksizmi gerçekleştirmek üzere; ABD’de, Londra’da ve Avrupa’da başlatılan “dönüştürme” projesinin Asya’daki ayağıydı. Veya Türkiye’yi yetmiş cent’e muhtaç etmiş “Millî Demokrasi”cilerin elinden milletin sermayesini kurtarıp, dünyanın zenginlerine çaktırmadan aktarma projesiydi. Burada isimler çok önemli değil. Beş-on yıldan beridir; Sovyetler’i yakından tanıyan Vladimir Putin, bu çekirge sürüsü küresel sosyal Marksistlerin komünist olduklarını söylemişti de, gülüp geçmiştik. Bugünlerde ABD’de Neoliberallerin sahneye çıkardıkları Kamala Harris için, rakip aday Donald Trump aynı iddiada bulundu. Hatta X hesabında bunu karikatürize ederek tüm medyaya duyurdu. Durum böyle olunca biz de, küreselcilerin Özal ve Amerika’dan getirdiği takım ile başlattıkları ve daha sonra AKP’nin beşlisi ile ikinci etabı devam ettirilen aynı programı bir bütünlük içinde incelemek zorunda kalıyoruz.
İradesi küresel ihtilâlcilere dayanan 12 Eylül İhtilâli’ni ve bu ihtilâl ile oluşan süreci devam ettirmekle vazifeli olan ANAP’ın en küçük ve detaylı icraatları küreselcilerin “değişim/dönüşüm” programlarının neticesi ise, elbette ki AKP de aynı kaderi ve istikameti paylaşarak “dönüşümü” devam ettirmiştir. Bu küresel hükümeti hedeflemiş sosyal Marksistlerin, söz konusu ülkelerdeki muhalefetleri teşkil ettirmemeleri mümkün müydü?
İhtilâlcilerin Horoz Partisi kadar, Calp partisi de dönüşümcülerin etkisindeydi. Ve sonra demokrat tehlikesini bertaraf etmek üzere kurdurulan GENÇ PARTİ olayını unutmayalım. Küresel sermayeden bahsediyorsanız, millî meclislere vekiller yerleştirmeyi, Pentagon’da; dönüştürmek istediğiniz ülkenin paşalarını yetiştirmeyi de unutmamamız lâzım. Çevik Bir gibi… Ve sonra, yargı darbeleri için besledikleri bunca adam… Klaus Schwab’ın dediği gibi; DAVOS’un emrinde, küresel sosyal Marksizm için herşeylerini feda edecek bir ordu besleniyor. Bu dehşetli güce dayanarak, ANAP ile toplamda kırk küsur senelik şu iktidarların arkasındaki güç milletimiz olmadığına göre, muhalefetten hiç bahsedilir mi? Eskiden enternasyonal sosyalizm vardı. Bu hareketin Karl R. Popper gibi dehşetli feylesoflardan sonra sivil/sosyal Marksizm’e dönüştüğünü, bizdeki cahil demokratlar görmezden geliyorlar. Meseleyi ilim adamlarımız (sosyoloji, felsefe, tarih, hukuk ve iktisat alanlarındakiler gibi) incelediklerinde, bazılarının modern sosyalizm, bazılarının Neoliberalizm, bir kısmımızın ise sosyal Marksizm dediğimiz hareketin temelde inkârcılığa, materyalizme, semavî din/ahlâk karşıtlığına, değişim adı altında fıtrat düşmanlığına ve kendilerini ilâh yerine koyup her türlü yaratılışa müdahaleye hak kazanmışlığa dayandığını ilmen isbat ediyorlar. Fakat maalesef cehalet ile bir kısım insanlarımız “dünyevîleşme” (dünyayı dine tercih etme) tuzağına düştüklerinden, insanlık kapital karşısında iradesini yitirerek perişan ve zelil duruma düştü. Savaş ve ihtilâl ile beslenen bu küresel dinsizlik hareketinin elini attığı her şeyi tahrip etmelerine, dünyamızın ahmak siyasetçileri “dönüştürmek” diyorlar. İşte AKP kurmayları da, giderayak bundan bahsediyorlar. Kendilerini kullanan küresel sermayenin, Türkiye muhalefetini de dizayn ettiklerini, Bay Kemal’i muhalefetin başından uzaklaştırarak herkese gösterdiğini söylüyorlar. Ki haklıdırlar. ANAP mirasçısı ve militan Marksist Kemalist geçinenlerin, AKP için ne kadar sevimli bir muhalefet olduğunu, en aptallar da bilirler.
Tahmin ediyoruz ki, AKP de hazanına girdiğinin farkında. Neoliberallerin güçlerinin millî demokrasilere yetmeyeceğini, Trump karşısında kapıldıkları panikten anlıyoruz. İsrail ile başlatmak istedikleri savaşa da Putin engel olunca, bu küresel Marksistler bulundukları ülkelerin halklarıyla karşı karşıya kalacaklar.
İşte o zaman 12 Eylül’ün dönüştüremeyeceği iradeyi, hep birlikte takip edeceğiz.