"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İktidarsız muhalefetle demokrasiye ulaşılır mı?

Şükrü BULUT
12 Ağustos 2024, Pazartesi
Çoğu kez, isimlerin manaları yüklenemediklerini görürüz. Yazı başlıkları da böyledir.

Belki de “muhalefetin kifâyetsizliği” dememiz gerekiyordu… 12 Eylül İhtilâli cehennemini milletimize yaşatmada, iktidarlara yardımcı olan muhalefetteki bazı siyasi münafıkları başlığımız ifade edemeyeceğinden, yukarıdaki başlığı tercih ettik.

Türk halkını; ihtilâl, nifak ve entrika ile bugünlere taşıyan ANAP ve AKP hükümetlerinin kimliklerindeki muhafazakârlığın; hem milletimize hem de değerlerimize verdikleri zararı olabildiğince yazmaya çalıştığımızdan, bugün muhalefeti konuşacağız. Yeni dünya siyasetindeki değişimleri milletimize yeterince anlatamadığımızdan, muhalefetlerin de yardımlarıyla tuzaktan tuzağa düştüğümüzü, geçmişe baktığımızda anlıyoruz.

Bediüzzaman’ın, iç siyasetimizde de muharrik-i bizzat [insiyatif sahibi] olmadığımızı söylediğini nazara alamadığımızda, Avrupa’nın zurnasıyla halay çektiğimizin farkına varamıyoruz.  Kaldı ki, mücadelelerin artık devletler/milletler boyutundan, çekirdekteki sınıf/menfaat çatışmasına döndüğünü bilemediğimizden, temel paradigmaları terk ile klasik parti siyasetinin labirentlerinden bir türlü çıkamıyoruz. 1930’ların Kemalist devlet partisini, İkinci Dünya Savaşı’na gelen yıllardaki tek partiyi veya geçmişteki CHP’yi günümüzle toptan şeytanlaştırarak, demokrasiye yardımcı olabileceklerin sesini soluğunu kesiyoruz. Dinî değerleri veya milliyeti kimsecikler inhisarına alamayacakları gibi, demokrasiyi de belli partiler tekellerine alamazlar. Ülkemizdeki partilerin demokrasi karneleri, programlarında belirledikleri vaatlerin icralarında ortaya çıkar. Beyanı veya sloganı “demokrasi” olduğu halde, icraatı serapa diktatörlük olan şu kırk küsur senelik iktidar partilerinin millete rağmen devamlarındaki bir sırrı da, muhalefetteki bazı unsurların onlarla gizli ittifakı değil mi? Muhalefetin zirvelerinden, ihtilâl partilerinin siyasi zangoçluklarına koşanları, okuyucularımız bizden iyi tanırlar. Yani, 12 Eylül İhtilâli’yle ülkemizi global çeteye teslim edenlerin efendileri, iktidarlarla sınırlı kalmayıp muhalefete de müdahale ediyorlar. Bu hususta, Yeni Asya Araştırma Merkezi’nin neşrettiği, “Küresel Fitne Hareketi: Neoliberaller” çalışmasını, ilgi duyan okuyucularımıza tavsiye ederiz. Milli parlamentoların hem iktidar kanadında hem de muhalefet sıralarında oturarak, demokrasi perdesinde insanlığı felâkete götüren küreselcilerin nasıl çalıştıklarını, daha anlaşılır biçimde okuyabilirsiniz.

Küreselcilerin “değişim”, ilim adamlarının ise “tahribat” olarak niteledikleri dönüşümlerin hayatın her karesinde gerçekleştiği bir vakıa… Siyasetteki dönüşüm de çok önemli… Politikanın bir menfaat aracı olduğu şuuruyla eğitilmiş gençleri bünyelerine alan siyasi partilerin demokrasiden bahsetmeleri, elbette ahlâkî sayılmaz. Ve aktüel bilişim teknolojisini, kişisel gelişim tekniklerini,  yabancı dili ve propaganda ilmini öğrenerek partiler üzerinden politika arenasına giren yeni nesiller, köylünün dinî geleneğini ve iffet anlayışını bilemediğinden, bu durum köy meydanında kız arkadaşıyla uygunsuz harekette bulunanların hâline benziyor. Yapılan işin/hareketin yanlış olduğunu veya ayıplanacağını bilmeyen o kadar yeni politikacı türedi ki… Bunlara dayanarak demokrasi mücadelesine giren parti liderlerinin sıkıntılarını da bilmek lâzım. Zira 12 Eylül İhtilâli’yle eş zamanlı olarak, global sosyal Marksistlerin dünyanın birçok ülkesinde öncü oldukları her türlü ahlâksızlıktan, Türkiye’mizin muaf kalacağını düşünemeyiz. Buradaki önemli mesele; milletimizin Marksist ihtilâlcilerce (12 Eylül’cüler) kaçırılan değerlerimizi bulup tekrar ikame etmek olmalı. Yani “millete hizmet” manasına gelen siyasete girecek fertlerin, çok önemli araştırmalardan/tahkiklerden sonra partide görevlendirilmesi gerekirdi. Hatta partide bazı imkânlara kavuştuktan sonra, parti etik/murakabe heyetince bu kişilerin devamlı bir şekilde takip edilmesi lâzımdı. “Millete hizmet etmek istiyorum” diyenlerde; fedakârlık, vatanperverlik, ahlâkî değerler, aktüel zaaflardan (para, kadın ve makam gibi) uzak olma özelliği aranması gerekir. Aksi hâlde, global sermayenin önemli bir kısmını kontrol eden demokrasi düşmanı küresel Marksistler; milli ülkelerdeki siyasetçileri, bürokratları, akademisyenleri ve sivil toplumcuları satın almaya devam eder ki, bu ise demokrasinin felâketidir. İşte muhalefetin iktidarsızlığı da buradan geliyor.

Bir nokta daha var: AKP iktidarının savunduğu politikaları ve bazı icraatları aynen savunan –ki bunların millet tarafından istenmediği istatistiklerde açıkça görünüyor– partiler nasıl demokrasiden bahsediyorlar veya iktidara muhalefet olduklarını söyleyebiliyorlar? Müşahhaslaştıralım… İhtilâlci Özal’ı kabul eden bir muhalefet lideri, elbette AKP’nin alternatifi değildir. Herkes biliyor ki AKP ihtilâl sürecinde ANAP’ın devamıdır. Veya küresel ahlâksızların dünya demokrasisine ve halklarına kapital ile dayattığı LGBTI’ye “evet” diyen bir politikacı, hiç muhalefeti temsil edebilir mi? Zira global LGBTI hareketini destekleyenler AKP’yi getirenlerdir. Veya AKP’nin mütemadiyen gündemde tuttuğu, “CHP’nin mukaddesat düşmanı olduğu” algısına yardımcı olacak şekilde, Kur’an kurslarına, dindarların sosyal hayatlarına veya dinî cemaatlerin faaliyetlerine dil uzatan militan Kemalistlerle AKP muhalefeti olur mu?

Bu konuyu mütalaaya, inşaallah devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 1517
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ahmet Said

    12.8.2024 22:19:54

    Bir taraftan demokrasinin dertlerine çare, diğer taraftan da demokrasi için bir şart olan muhalefete güzel dersler. Allah razı olsun. Allah tesirini halketsin.

  • Mehmet

    12.8.2024 16:33:13

    12 Eylül munafıkane darbesi yasakçı ANAP’ın önünü açtı 28 Şubat munafıkane post modern darbeside aynı zihniyetten gelme Akp’nin önünü açtı yalnız küresel istibdat komünist/kapitalist zümreler işbirliği içindeki münafıklarla içerideki dizaynda muhalefetinde nefesini kestiler ,bu oyunları bozacak sağlam bir inanışla gerçek bir demokratlıkla güçlendirilmiş ve ıslah edilmiş parlamenter sistemin ihyasına çalışmak .Başka da yol yok samimi demokratlara çok iş düşüyor.

  • Burhan

    12.8.2024 15:04:43

    Selamunaleyküm hocam tabiri caizse Al birini vur ötekine . Öyle bir hal aldıki üstadın dediği gibi yalan la doğru aynı dükkanın rafında satılıyor ,ümitsizlik muhalefet seçmeninin başına boca ediliyor ve malesef bir kısır döngünün içerisinde savruluyor.çok büyük bir çıkmazın içine Türkiye siyaseti çekiliyor hakiki manada siyaset üteten çözüm sunanlarda algı ile tasviye ediliyor.Rabbim doğruyu anlatmaktan ve savunmaktan bizi geri komasın amin

  • halil

    12.8.2024 12:47:10

    İktidarın bunca tenkit edilecek konusu varken ve iktidara yapılan tenkitlerde oldukça naif bir tutum alıp, muhalefetin bizatihi kendilerinden değil, sistemden kaynaklanan hatalarını gündeme getirmek, yani muhalefete muhalefet yapmak ne kadar vicdani? Tamam muhalefet yetersiz, ancak her şeye rağmen muhalefet. Sonra her doğru her yerde, her zaman, herkese söylenmez bizim bir kaidemiz değil midir?

  • Hüseyin T

    12.8.2024 11:42:30

    Örgütlü ve güçlü bir muhalefetin varlığı demokrasinin işlemesi açısından elzemdir. Demokratik rejimler açısından gerekli ve önemli şart olan muhalefet, iktidarların denge ve denetimi açısından da önemli roller icra etmektedir. Bu nedenle demokrasinin en önemli tanımlarından birisi muhalefetin her an iktidar olabilme imkan ve şartlarının var olabilmesidir. Bu nedenle CHP hiçbir somut politika önerisi geliştirmiyor. Sanki buna ihtiyaç da hissetmiyor. Sadece her zaman ve her şeyde iktidarı eleştiriyor. İktidarın neyi niçin yanlış yaptığı ve yanlışların nasıl düzeltileceği hakkında bir önerisi yok. Ancak, Batıda bu düşünceyi ortaya çıkaran, bu kurum ve kuralların gelişimini sağlayan ekonomik, sosyal ve kültürel alandaki gelişmelerin Türkiye’de yaşanmamış olması temsili demokrasinin asli kurumları ve kurallarının istikrarlı bir şekilde gelişimini olumsuz yönde etkilemiştir.

  • Pelin Kurukahveci

    12.8.2024 08:46:50

    Bugün muhalefete ait olan kanallara, o kanallarda yorum yapan muhalif entelektüelllere bir bakın dinleyin lütfen. İnsan hakları derken LGBTI haklarından bahsediyorlar. Eğitimde eşitlik derken imam hatip okullarının kapatılmasından bahsediyorlar. Özgürlük derken tarikat ve cemaatlerin çoluk çocuk, kadın erkek beyin yıkadığından bahsediyorlar. Böyle giderse bu millet halk partisini iktidara getirmez.

  • Mustafa Said Kara

    12.8.2024 08:42:35

    Demokrasiyi bir parti inhisar altına alamaz diyorsunuz. Yani ülledeki herhangi bir parti demeokrasi adına desteklenebilir. Bu partinin demokrat parti olma zaruriyeti ortadan kalkmış oluyor. Diyelim ki öyle olsun. O zaman bu iddia Üstad Bediüzzaman Said Nursi'nin "bu vatanda dört parti var" tasnifi güncelliğini kaybetmiş demek olmaz mı?

  • Semanur Tunoğlu

    12.8.2024 08:41:57

    Halk partisi bu ülkeye inkilaplardan başka nasıl bir hizmette bulunmuştur da biz haşk partisinden demokrasi bekleyebiliriz? Helalleşmeden bahsediliyor da bu o kadar kolay bir şey mi? Şapka giymediği için idam edilenlerden, bir gecede cahil kalanlara kadar, ezan sesine hasret kalmış camilerden başörtüsü yüzünden okuyamamış kızlara kadar öyle büyük bir zulüm mirası ortada ki kim nasıl helalleşecek?

  • Arda Yıldız

    12.8.2024 08:16:45

    Son seçimde yine muhalefet liderinin tuzağına düştük. Seçimi rahat kazanabilecek 2 aday varken riske girip kazanması en zor kişi aday oldu.

  • Zübeyir

    12.8.2024 07:48:47

    Kaleminize sağlık. Yazıda bahsedilen unsurlar uygulansa "Siyaset millete hizmet" sınıfta girecek. Niyetlerin bu noktada halis olmaması en büyük sıkıntı gibi..

  • A. Yılmaz

    12.8.2024 00:56:09

    Ne hazindir ki, bugün ANAP ve Demokrat parti birleşti. Özal'ın resimlerinin asılı olduğu Demokrat parti binaları var her yerde.

  • Oğuz Yiğitet

    12.8.2024 00:48:46

    Kayyum meselesi, meğer HDP'li belediyelerle başlamamış. Gerçi kamuoyuna malolması özellikle belediyelerde gündem oldu. Aslında asıl kayyum uygulaması demokrat misyonu güdük bırakmak ve dejenere etmek için, taa Merhum Demirel'in çankaya'ya çıkmasını fırsat bilip, "köylü partisi kompleksi" baskısıyla "sarışın güzel bayan" formulüyle Çiller'le başlatılan kayyum uygulaması, daha sonra Derinlerin polis şefi Ağar, M.K. Zeybek, Soylu gibi figütlerle devam ettirildi. Üstüne bir de 12 Eylül rejiminin vesayet parisi ANAP'la zoraki nikahla ANAP binasına içgüveysi bir parti olarak girip, at ile eşeğin birleşmesinden nasılki nesli kesik katır türemişse yıllar yılı demokrat misyon dediğimiz AP kıvamında bir parti olamadı. Çare demokratlığın manasız isim ve resim cenderesinden kurtarılıp dağınık vaziyetteki demokratların demokrasinin müsemmasını hayatlandırması....

  • S.topuz

    12.8.2024 00:35:43

    ..."Onların fevkalâde ve dâhiyane icraatlarını, riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnad ve o vasıta ile koca ordunun ve hükûmetin teceddüd ve inkılab ve harb-i umumî inkılabından gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyatı şahsına isnad ettirerek şahsında pek acib ve hârika bir iktidar bulunduğunu meddahlar tarafından işaa ettirir."... ..."Fakat kahraman ve mücahid ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur-u iman ve Kur'an ışığıyla hakikat-i hali göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılır."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 595 🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😢😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • Suad

    12.8.2024 00:35:33

    Doğru bir tesbit. Kendisini muhalefet lideri olarak lanseye çalışan İmamoğlu sahaya ANAP formasıyla çıkıyor. Hiç kazanabilir mi? Çünkü sahada ANAP’ın tıpkısıAKPvar. Sana nehacet demezler mi hiç?

  • S.topuz

    12.8.2024 00:32:22

    ..."Her iki Deccal, Yahudinin İslâm ve Hristiyan aleyhinde şiddetli bir intikam besleyen gizli komitesinin muavenetini ve kadın hürriyetlerinin perdesi altındaki dehşetli bir diğer komitenin yardımını, hattâ İslâm Deccalı masonların komitelerini aldatıp müzaheretlerini (desteklerini) kazandıklarından dehşetli bir iktidar zannedilir. Hem bazı ehl-i velayetin istihracatıyla anlaşılıyor ki, İslâm Devletinin başına geçecek olan Süfyanî Deccal ise; gayet muktedir ve dâhî ve faal ve gösterişi istemeyen ve şahsî olan şan ve şerefe ehemmiyet vermeyen bir sadrazam ve gayet cesur ve iktidarlı ve metin ve cevval ve şöhretperestliğe tenezzül etmeyen bir serasker (Baş komutan, Millî sav.bakanı) bulur, onları teshir eder. Onların fevkalâde ve dâhiyane icraatlarını, riyasızlıklarından istifade ile kendi şahsına isnad ve o vasıta ile koca ordunun ve hükûmetin teceddüd ve inkılab ve harb-i umumî inkılabından gelen şiddet-i ihtiyacın sevkiyle işledikleri terakkiyatı şahsına isnad ettirerek" R.N.K

  • Demokrat Avrupa

    12.8.2024 00:21:02

    İktidarsız muhalefet veya muhalefetsiz iktidar, değişen bir şey var mı? Elbette ki yok…Demokrasiyi dikta rejimlerden ayıran ana unsurun muhalefetin varlığı olduğuna göre, muhalefetin iktidarın alternatifi olacak şekilde oluşturulması gerekir…Muhalefetin işi kolay olmadığı gün ışığı gibi aşikar…Zira global dinsizlik cereyanı nasıl ihtilalci iktidarı destekliyorsa, aynı şekilde de muhalefete yanlışlar yaptırarak dizayn etmeye çalışıyor…

  • Mustafa Said

    12.8.2024 00:20:34

    Bizim en büyük derdimiz, milletimizin bu ihtilalcilerce cahil bırakılması. Hem cahil, hem mefaat düşkünü olduk. Bir elma şekeri verenin peşisıra. Vay halimize. Muhalefet de bundan nemalanıyor.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı