"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünya Sağlık Örgütü’nde panik…

Şükrü BULUT
30 Ağustos 2024, Cuma
Küreselci Marksistlerin “tek devlet” düşüncesini doğru anlayabilmek için, felsefesinin temeliyle hedeflerini tek projede ele almamız gerekiyor.

Tıpkı Karl Marks’ın 1872 Paris ihtilâli, Alman Marksistlerinin 1917 Berlin ve arkasından da St.Petersburg ihtilâllerindeki hedefler gibi. Bütün dünyayı komünist yapmak üzere yola çıkanların, 2024 yılında bir başka usul ve format ile daha geniş bir sahada dünyayı ele geçirmeye çalıştıklarını görebildiğimizde, çevremizdeki sislerin dağıldığını ve her şeyin çok net göründüğüne şahit olacağız.

Kapitali devletlerin üzerine çıkarırlarken, teşkil ettikleri yapay kurumları de bir merkeze topluyorlar: Dünya Bankası, Dünya Sağlık Örgütü, Kısmen BM’nin kurumları, IMF ve güçleri yetebildiğince NATO gibi uluslararası yapıları, ellerindeki finans kuvvetiyle gizlice tek karar merciine topluyorlar. Donald Trump iktidara geldiğinde, DSÖ’ye yıllık harcamalarını sormuştu. Dört buçuk milyar dolarlık harcamanın yalnız bir buçuk milyarının üye devlet aidatlarından geldiğini öğrenince, DSÖ’nün kimlerce finanse ve idare edildiği ortaya çıkmıştı. Bir avuç eşkıyanın yönetiminde olan ve insanların hayatlarıyla oynayan bu örgütü protesto ederek ABD’nin aidatını kesmişti. Ve daha sonraki hikâyeleri biliyorsunuz. Zavallı Çin’i operasyon mahalli olarak kullanan DSÖ ve ortakları (ABD’deki ve İngiltere’deki meşhur kapital sahipleri) COVID-19 meselesinde yüzlerce yalan ile insanlığı perişan ve rezil etmişti. Hele piyasadaki o müptezel –ilim adamı geçinen– profesörler, enstitü sahipleri, büyük sağlık kuruluşları ve nihayet aşıcı laboratuvarlar hikâyesi… Türkiye kökenli ve Almanya’da çalışan –heykellerini dikecektik neredeyse– Biontech mucitlerinin AB hukukundan kaçıp Londra’ya sığındıkları şu günlerde, CORONA hikâyesini insaf ile yeniden ele alacak araştırmacılara olan ihtiyacı hepiniz duyuyorsunuzdur. 2019’da başlayıp 2022’ye kadar devam eden bu rezilâne hikâyenin en önemli tarafı, COVID-19’u bir saadet zinciri olarak kullanan hükümetler, AB yetkilileri, ABD’nin halk sağlığı kuruluşu ve yüzlerce laboratuvarlar üzerinden kazanç sağlayanları, bilhassa özel hastahaneler zincirlerine sahip sağlık bakanları ve onlara danışmanlık adı altında, ilmin haysiyetini inciterek yanaşanlar ve nihayet global vakıflar ve bankalar…

Bunların hepsi Avrupalı, medenî, insancıl ve çevreci geçinen kişilerdi. “Geldi geçti” diyemiyoruz. Bunun hesabı kısmen dünyada ve en âdil bir şekilde ahirette görüleceğinden, “Geçmedi ve önümüzde duruyor” diyeceğiz.

İnsaniyetin değerlerini ve bilhassa insan sağlığını geçim kaynağı olarak hedefleyenlerin isim listesini burada vermek mümkün değil. Yalnız, küreselcilerin AB Genel Sekreterliği burcunda koruma altına aldıkları Ursula von den Leyen, laboratuvarlarında insanlara ve hayvanlara en büyük acıları yaşatan Fauci, AB’deki bazı meşhur sağlık bakanları ve on bir ay gibi kısa bir sürede aşı üretenler, insanlık yaşadığı müddetçe adaletin takibinden kurtulamayacaklar.

Gelelim, yeni tiyatromuza… Korkularından olacak ki, kendilerinden emin olmayan bir üslupla “Maymun Çiçeği” ismini taktıkları yeni Corona’larını, tetikçilerinin beyanıyla ellerindeki medyada gündeme getirmeye başladılar. Bu küresel sosyal Marksistlerin, ihtilâlci komünistlerden en büyük farkları; sistemleri yalan, rüşvet ve entrika ile çalışamaz hale getirmek olmalı. Emniyeti, düzeni, güvenirliliği, yardımlaşmayı ve sosyalleşmeyi paramparça ediyorlar. Şu CORONA musibetinden sonra, halkın neye, kime ve nasıl güvenebileceğini, varın düşünün. Ellerindeki kapital ile insan hayatı ve haysiyetiyle oynayan, adeta maymunlaşmış insanlarla karşı karşıya kalıyoruz. Durum çok vahim…

Bütün bu menfiliklere rağmen, bize ümit veren bir nokta var: Küresel sosyal Marksistlerin dünya kamuoyunda düşüşte olduklarını daha önce yazmıştık. En büyük korkularının da, milli demokrasiler olduğunu biliyorsunuz. Milletin kendi sistemini kontrol edebileceği; sağlığına, maliyesine, eğitimine, ailesine, toprağına, değerlerine, tarihine ve iç barışına nezaret edebileceği bir demokrasiden bahsediyoruz. Demokrasi genel çerçevesiyle global olabilir. Fakat kimlik olarak milli olmazsa, Türkiye’nin sağlık sistemine Bill Gates’in vakfı, imkânlarıyla müdahale eder. Tıpkı bazı Arap ülkelerinin, savunmalarını Pentagon’a ve Londra’ya ihale ettikleri gibi. Bu devletler yalnızca harita üzerinde vardırlar, asla bağımsız olamazlar. Zira millî kimliklerine henüz kavuşamamışlar. İşte global sermayeyi kontrollerinde tutan semavî din ve ahlâk düşmanı Marksistler de diyorlar ki: “Sizin sağlığınızla DSÖ, eğitiminizle UNICEF, savunmanızla PENTAGON, maliyenizle IMF gibi kurumlarımız alâkadar olsunlar. Zaten sizden para-pul isteyen de yok. Çünkü ANAP ile başlayan ve AKP ile devam eden taşeronlarımız, zarurî ihtiyaçlarınız dışındaki emvalinizi bizim ambarlara taşıyorlar. Siz keyfinize bakınız, gayrı…”

Okunma Sayısı: 1491
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Suat

    30.8.2024 22:18:15

    Makale çok güzel olmuş. Lakin bazı hususlar müphem kalmış. Saadet zincirini kuranlarda somut isimler. Bazı olayların daha belirgin hale getirilmesi okuyucuların mevzuyu bütün halinde anlamasına kolaylık sağlardı. Kaleminize ve yüreğinize sağlık.

  • Kübra Nur ÇAKIROĞLU

    30.8.2024 15:23:27

    Kaleminize sağlık

  • Hidayet

    30.8.2024 15:13:11

    Makaleye çok bilgi yüklemişsiniz hocam. Bu mevzuları kısım kısım açıklayan yaz ılar bekliyoruz.

  • Mehmet

    30.8.2024 14:52:14

    Kamalizm’in deşifresi için üstadımız bin Saîd feda olsa islam adına ucuzdur dediği gibi bu küresel dinsiz Marksistlerin sermaye gücüyle uluslararası kurumlara sızmasıyla insanlığı ateşe atan uygulamalarında (bu sıralar Corona benzeri maymun çiçeği yalanıyla) insanlık adına demokrasi adına milli devletlere sahip çıkılmazsa ,bunların tek dünya düzeni altında dünya milletlerini esir aldıklarına seyirci kalacağız,uyaranlara uyandıranlara deşifre edicilere insanlık adına muavenet.

  • Süleyman

    30.8.2024 12:40:27

    İnsanlığın tümünü etkileyen bir felaketin arkası bırakılmamalı. Bu önemli konu mutlaka yeniden ele alınmalı. Allah razı olsun

  • Bilâl Tunç

    30.8.2024 11:59:27

    Çîn ü Mâçin'den, iktidârından/muhâlefetinden, muvâfıkından/muhâlifinden WHO'nın dünyâyı esir aldığı günlerdi.. Nice katmerli cühelâsından nice okumuşuna bilmem kaçıncı aşı(!) pozlarını sosyal medyada paylaşmak için biribirlerini eziyorlardı...

  • Said

    30.8.2024 11:24:42

    Ahirzamamın tahripkar cemaatlerinin ve şahıslarının mahiyetlerini beşinci şuanın ölçüleriyle anlatanlardan Allah razı olsun. Rabbim muvaffak eylesin.

  • Hüseyin T

    30.8.2024 06:41:15

    Küreselleşme ile birlikte ademoğlu her ne kadar birbirlerine yakınlaştıysa da bir o kadar birbirinden uzaklaştı. yalnızlığa, hastalığa, çaresizliğe iklim değişikliğine ve yoksulluğa yakalandı.Gün geçtikçe temiz havaya suya ve toprağa ve gıdaya hasret kaldı. Kapitalizm ve neoliberalizm kürei arzdaki kaynakları hızla tüketti ve ekosistemi geri getirilemez düzeltilemez bir oranda kalıcı olarak bozdu..Kürei arzın fabrika ayarlarına dönmesi imkansız hale geldi . Yerel virüsler ve hastalıklar mallarla birlikte kıtaları şehirleri köyleri dolaştı.. Küresel ve yerel kapitalistler ile neoliberallerin dinleri dilleri kıtaları ve renkleri farklı olsa davranış tutum ve alışkanlık olarak birbirlerine çok benzerler.. Dünyanın eski haline dönmesi imkansız, kürei arz canlı bir gezegenden ölü bir gezegene hızla ilerliyor..

  • Hüseyin Yılmaz

    30.8.2024 00:42:38

    Güzel bir özet, sadece arap ve afrika ülkeleri tam bağımsız olmadıkları gibi, daha önemli ülkeler olan Türkiye ve Almanya dahi bağımsız değillerdir kanaatindeyim.

  • Demokrat Avrupa

    30.8.2024 00:25:33

    Sosyal Marksizlerin veya başka değişle neoliberallerin ellerinde ki maddi imkanlarla ve yetiştirdiği ve yerleştirdiği elemanları ile küreyselleşme adı altında bütün dünyayı kendi isteği doğrultusunda ve kontrolünde yönetmek istiyor…Bunu yaparken de münafıkane hareket ederek bütün kurullara bir kılıf uydurarak yapmayı hedefliyor…Yeri geldi mi demokrasi, aile, çevre eşitlik, insan hakları gibi kelimeleri öne çıkararak neticede ise tam tersini uyguluyor…

  • Sedat

    30.8.2024 00:07:53

    Unutturulmak istenilen çok önemli bir konu. Kamuoyunun bu hususta doğru bilgilendirilmesine çalışanları tebrik ediyorum. Allah tesirini halk etsin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı