BRICS meselesi efkâr-ı ammemizde, henüz tartışılmaya başlandı. Ukrayna’daki savaş ve ABD ile ticaret anlaşmazlığı içindeki Çin’den dolayı, zihinler hayli karışık.
Bu beş harfin, beş ülkenin isimlerinin ilk harfleri olduğunu biliyoruz (Brezilya, Rusya, Hindistan Çin ve Güney Afrika). Bu kısaltılmış ismin, söz konusu ülkelerin ekonomi ittifakını ifade ettiğini söyle-diğimizde mana eksik kalmış olur. Zira bu ortaklığa AB gibi bakamayız. Ancak bu ittifaka, küresel soygunculara ve tahripçilere karşı, söz konusu ülkelerin bir dayanışması olarak bakmak daha doğru olur. Burada, detaylı ve mükemmel bir organizasyon olmadığından, bütün ülkeler her türlü siyasî ve iktisadî faaliyetlerinde serbesttirler. ABD ve AB üzerinden dünyayı talan eden ve hatta hırsızlıkla geçinen küresel bir çeteden korunmak üzere bir tedbir nazarıyla bakmak da mümkündür.
Halkları fakir ve nüfusları yoğun olan bu ülkelerde, demokrasinin yeterince büyüyüp serpilemediği bir hakikattir. Batı demokrasilerinin boşluk ve imkânlarından istifade ile dünyayı sömürenlere karşı, bu fukara ülkeler bir dayanışmaya gitmişler ve diğer mağdurlar da bunları takip ediyorlar.
Küresel soygunun en büyük aktörlerinin ABD’li Neoliberaller olmalarının sebebi üzerinde durmak gerekiyor. Bu önemli soruların cevaplarını, Yeni Asya Araştırma Merkezi’nin neşrettiği Doların Efendileri çalışmasında bulabiliriz. Mevzunun genişliği ve hadiselerin tarihî derinliği, konuyu burada anlatmamıza imkân vermiyor. ABD’nin dünyaya dikte ettiği para birimi Dolar’ın mahiyeti ve tarihçesi çalışmada genişçe anlatılıyor. Her türlü hırsızlığa, soyguna ve entrikaya müsait bir şekilde kurulmuş Amerika’daki Federal Banka ve bu bankanın ortakları olan Avrupalı Yahudî sermayedarlarının tarihçeleri bilinmeden, BRICS ile ilgili anlatılacaklar havada kalır. Bu küresel soyguncuların eski dünyadan yeni dünyaya taşıdıkları IMF’nin, Dünya Bankası’nın ve diğer bazı iktisadî organizasyonların, millî devletlerin ve fukara halkların lehine çalışmayıp talanda ve yağmada kullanıldıkları ispatlı olarak bilinmeden, BRICS’le ilgili hâkim medyadaki haberler ve bilgiler, tek taraflı propagandadan öteye geçmez.
Birinci ve İkinci Dünya Savaşları’nı finanse eden söz konusu sermaye-darların, 21. Yüzyıl’ın başında destekledikleri Afganistan, Irak, Suriye ve Ukrayna savaşlarıyla hangi menfaatleri hedeflediklerini de bilemeyiz. Bu küresel hırsızların Ukrayna Savaşı’nı bahane ederek hangi amacı esas aldıklarını tesbit etmek için, bilhassa muhalif medyada yazılıp çizilenleri takip etmek gerekiyor. ABD’nin ve AB’nin Ukrayna’ya sağladıkları on milyarlarca dolar kıymetindeki silahların parasının, bu haramilerin ABD’de ve AB’de el koydukları yüz milyarlarca dolar olduğunu kimse bilmiyor (Amerika’da yüz milyar, Avrupa Birliği’nde iki yüz yirmi milyar dolar). Amerika’daki savaş lobileri, yalnızca Rusya halkının servetine el koymuyor, AB’nin tepesine taşıdıkları von den Leyen gibi elemanlarıyla, başta Almanya olmak üzere AB’nin de kasalarını boşaltıyorlar. Dünyanın ihracat şampiyonu büyük Almanya ekonomisinin yirmi basamak gerileyerek yakın tarihinin en kötü zamanlarını yaşaması ve Almanya’ya bağlı olarak Euro’nun tekrar kuşatma altına alınması, söz konusu Neoliberal soyguncularının küresel çalışmalarının neticesidir.
Türkiye’nin BRICS’e olan ilgisi, bu küresel eşkıyanın korkusundandır. Emevî Camii’nde Cuma’yı kılmak üzere yola çıkan AKP’li kurmayların Vladimir Putin’e yakalanmaları hikâyesini biliyorsunuz. Cumhurbaşkanımız yüz seksen derece Putin’e döndüğünde, BOP eş-başkanlığı yine devam ediyordu. Yani BRICS’e üye olduğumuz halde, ABD ve AB ile olan münasebetlerimizi hiçbir şey olmamış gibi devam ettirebiliriz. Zira BRİCS’e itiraz edecek Kamala Harris, Macron ve von den Leyen gibi Neoliberal siyasetçileri, üye ülkelerin halklarından ziyade kendi halkları protesto ediyorlar. Halka rağmen ve halk için olan Neoliberallerin bütün bu iktisadî cinayetlerini, “dolar” üzerinden yaptıklarını bilen millî devletler; elbette farklı para birimlerine, banka sistemlerine, yeni kredi biçimlerine ve ekonomi anlayışlarına yöneleceklerdir. Dünyadaki siyasî ve iktisadî değişmeleri yeni paradig-malarıyla okuyamayanlar, genellikle dünkü anlayışların çukurlarına düşüyorlar. Avrupa Birliği içinde, bu demokrasi ve insani değerler karşıtı siyasetçilere itiraz eden milyonlar meydanda iken, kimsecikler BRICS üyeliğinden bir başka ülkeyi sorumlu tutamaz.
BRİCS üyelerinin ekserî ticaretlerini AB ülkeleriyle yapmaları, BRİCS’in Demokratik BATI veya AB ile yapması da, global soygun-cuların BRİCS‘i antidemokrat birlik gösterme propagandasını çürütüyor.
Kaldı ki BRICS bir kaçıştır, henüz çare değil. Federal Banka’nın dolar üzerinden sömürüsüne, daha önce bankanın şefi iken şimdi Kamala Harris’in maliye bakanlığını yapan YELLAN gibilerin soygunundan bir kaçıştır. Artık ABD’nin; demokrasi uğruna “doların efendileri” ile mücadeleden başka şansları kal-mamıştır. BRİCS üyeleri de bu gerçeği biliyorlar. ABD demokrasisi, 1832’de olduğu gibi, bankaları demokratik mağlubiyete düçar edecek bir Andrew Jakson çıkarmak zorundadır.