"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Üçüncü Dünya Savaşı’nı bekleyenlere bir haberimiz var...

Şükrü BULUT
25 Ekim 2024, Cuma
Medyayı içeriden ve dışarıdan takip edenlerin çokça okudukları bir endişe veya beklenti… Size duyuracağımız önemli bilgilerden önce, birkaç tespitte bulunmak istiyoruz.

Üçüncü Dünya Savaşı denilirken, nasıl bir felâketi tahayyül ediyoruz? Geleceği de, geçmişle; yani Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarıyla mukayese ile mi düşünüyoruz? Veya günümüzdeki global savaşları geçmişteki savaşlarla karşılaştırdığımızda, tarafları nasıl tahlil ediyoruz? Geçmiş savaşlardaki devletlerle/ordularla, zamanımızda Bosna’da, Afganistan’da, Irak’ta, Somali’de, Libya’da, Nijer’de, Yemen’de ve Suriye’de vekâletle katliam yaptıran orduları aynı kategoride mi değerlendireceğiz? Ayrıca Bediüzzaman Hazretlerinin; bundan sonra devletler/milletler savaşı yerine, insanlığı oluşturan tabakalar/sınıflar savaşı olacağını söylemesinden hareketle, yapılan savaşların arkasında demokratik bir milleti veya devleti görebiliyor muyuz? Demokratik olmayan devletlerin karıştırıldıkları savaşların milletlere/halklara maledilemeyeceğini, Gazze-İsrail harbinde de görüyoruz. ABD ve AB ordularını ele geçirmiş küresel Marksistlere karşı yürüyenlerin; sayıca, İslâm ülkelerinde savaşı protesto edenlerden daha fazla olduğunu okuduk. Bunu Körfez Savaşı’nda da yaşamıştık. Bir buçuk milyon hakperest, meydanlarında Neoconları lanetlemişlerdi.

“Dünya Savaşı” ifadesinden maksadımız, dünyadaki ekser halkların kendilerini çatışmaların içinde bulmaları, ölmeleri-öldürülmeleri, yurtlarını kaybetmeleri, galiplerin boyundurukları altına girmeleri, haysiyet ve izzetlerini kaybetmeleri ise; son kırk sene zarfındaki global çatışmaları, bir dünya harbinin parçaları olarak değerlendiremez miyiz? Afganistan Savaşı, Yugoslavya Savaşları, Marksist Kürtlerle Türkiye’nin Doğusundaki Savaşı, Somali Savaşı, Güney Sudan Savaşı, Körfez Savaşları, İkinci Afganistan Savaşı; Irak, Libya, Suriye ve Ukrayna Savaşları… Ve nihayet İsrail-Filistin Savaşı… On milyondan fazla insanın hayatına malolmuş bu savaşları “Üçüncü Dünya Savaşı” kategorisinde değerlendirmediğimiz takdirde, siyaset ve harp tarihleri içinde içine dâhil edebileceğimiz bir kategoriye ihtiyaç hissederiz.

Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında olduğu gibi düzenli ordular, meclislerin savaş kararları ve belli cepheler bekleyenlerin, Üçüncü Dünya Savaşı’nı göremeyeceklerini söylemeliyiz. Zira 11 Eylül küresel ihtilâlinden bu yana, genellikle belli zümrelerin, global menfaat guruplarının ve sınıfların savaşlarına şahit oluyoruz. ABD’nin; Baba ve Oğul Bush ile Obama’nın savaşlarına millet olarak ve resmiyette de sahip çıkmadıklarını, resmî duruşları gösteriyor. Donald Trump’ın geçen seçimdeki beyanatlarından; ABD’nin yedi trilyon doları bu savaşlarda boşuna kaybettiğini ve o dönemdeki idarecilerin ve komutanların yalan ve hile ile orduyu oralara sürüklediğini, çokça okuduk. Pentagon’a bağlı askerlerini Afganistan’dan, Irak’tan ve kısmen Suriye’den çekmesinin arkasında da bu mantık vardı.

Ukrayna Savaşı da öyle değil mi? Hangi Avrupa ülkesi buradaki fecaati tarihine yazabilir ki… Silah, gizli asker ve para aktaran devletlerin hükümetleri icraatlarını yalanlamaya gideceklerdir. Demek ki bu ülkelerin milletleri savaşa girmemişler. Hükümetlerine entrika ile sızan deccaliyetin elemanlarıyla bu cinayetler işlenmiş. İsrail-Filistin savaşında da durum aynı değil mi? Yahudilerin ekseriyeti, hükümetin zulmünü ve hunharlığını lanetlerken, Netanyahu, İsrail’i Üçüncü Dünya Savaşı’nı genişletmede koçbaşı olarak kullanıyor.

Kaldı ki, bu zamanın savaşını belirleyen temel paradigmaya göre de, artık devletlerin ve milletlerin savaşlarına şahit olamayacağız. Kendilerini dünyanın dört bir yanında gizlemiş, ihtilâller ve çatışmalar için kendisine tâbi ordularını hazırlamış, askerlerini her milletten ve coğrafyadan devşirebilen dehşetli, tedhişi esas alan ve tahribatla hareket eden Marksist global bir güçten bahsediyoruz. IŞİD ordusunun hangi milletlerden ve coğrafyalardan toplatıldığını biliyoruz. El’an Kuzey Afrika ve bilhassa SAHEL ülkelerindeki paralı askerlerinin ve Ukrayna’da zavallı Hristiyan çocuklarının, deneyimli Batılı subaylarının buraya neoconlarca nereden getirildiğini bilmeyen var mı?

Bütün bu çatışmaların silahlarını Amerika, Almanya, Fransa veya bir başka AB ülkesi göndermiyor. Oradaki hükümetlerin olurunu alan küresel gücün fabrikaları ve tüccarları gönderiyorlar. Demokrasiye düşman bu global sermayenin gücü –isminden de anlaşılacağı üzere– devletleri çok aşıyor. DAVOS’un koordinasyonuyla millî meclislerde vazife yapan siyasetçilerin ve bürokratların karşısında, hükümetlerin düştükleri acınacak durumları, yakından baktığınızda mutlaka göreceksiniz.

Yukardaki bilgilerin kitabî olduğunu, elinizdeki internet ispat edeceğinden, mevzunun anlaşılacağını ümit ediyoruz. Üçüncü Dünya Savaşı’nın devletler ve milletler arasında değil de; Allah’a inananlarla inanmayanlar, yaratılışı kabul edenlerle onu değiştirmek isteyenler, insan neslinin devamı için aileyi bir mecburiyet kabul edenlerle nikâhsız beraberliği esas alanlar, demokrasiye çalışanlarla istibdadı devam ettirenler ve nihayet, insaniyeti isteyenlerle istemeyenler arasında gerçekleşeceğine inanmayanlar, Üçüncü Dünya Savaşı’nı bekleyedursunlar…

Okunma Sayısı: 1906
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • A. AYDIN

    28.10.2024 02:32:42

    Elbette iyilerle kötülerin, insaniyetle şeytaniyetin savaşı Kabil ile Habil'den beri var. Ama daima yaşanan bu savaşa "Melhame-i Kübrâ" (dünya savaşı) denilmiyor. Muhtelif yerlerdeki lokal savaşlarla "Üçüncü Dünya Savaşı bilfiil yaşanıyor" olsaydı, tarihte bu tür savaşların olmadığı, yani "sulh-u umûmînin sağlandığı" bir dönem bulunmadığına göre bunlara "Dünya Savaşı" adı konulmazdı. Çünkü sizin yaklaşımınıza göre "dünya savaşı" hep var ve devam ediyor!? Evet, bundan böyle devletler ve milletler muharebesinden ziyade "tabakat-ı beşer muharebesini" göreceğiz. Üstad'ın dediği bu. Peki "tabakat-ı beşer" ne demektir? Bu Hz. İsa liderliğindeki iman ile Deccal liderliğindeki küfrün yani iki kutbun savaşı mıdır? Hürriyetperverlerle müstebitlerin savaşı mıdır? Yoksa vücûb-u zekât ve hürmet-i riba direklerini yıkan sosyal/ekonomik sınıfların ve tabakaların arasındaki bir savaş mıdır? Yahut... Şu "tabakat-ı beşer" nedir, bunu da yazarsanız seviniriz. Hürmetlerimle.

  • Rehanur

    26.10.2024 21:21:43

    Mesele "iki Avrupa "detayını yakalamak galiba. Belinde ve Almanyada bir çok şehirde İsra*l ve hükumeti protesto eylemleri her gün yapılıyor. Coplu polisler eşliğinde. Medyaya rağmen. Evet lll. Dünya Savaşı beklemenin alemi yok.

  • Süleyman

    26.10.2024 11:50:13

    Bu yazdıklarınızın izdüşümü var mıdır? Hadis kitaplarında veya hiç olmazsa Risaleinurlarda. Şahsi okumalar için faydalanabiliriz.

  • Salih

    25.10.2024 15:07:39

    "Üçüncü Dünya Savaşı’nın devletler ve milletler arasında değil de; Allah’a inananlarla inanmayanlar, yaratılışı kabul edenlerle onu değiştirmek isteyenler, insan neslinin devamı için aileyi bir mecburiyet kabul edenlerle nikâhsız beraberliği esas alanlar, demokrasiye çalışanlarla istibdadı devam ettirenler ve nihayet, insaniyeti isteyenlerle istemeyenler arasında gerçekleşeceğine inanmayanlar, Üçüncü Dünya Savaşı’nı bekleyedursunlar…" Evet bekleyip dursunlar, üçüncü cihan harbini

  • Salih

    25.10.2024 14:58:46

    Hadiseye çok yukardan ve bütüncül olarak bakmanın avantajlarını dile getirmişsiniz, ağabey. Tebrik ediyorum. Çok istifadeli bir yazı...

  • Hüseyin T

    25.10.2024 13:31:49

    Kıymetli hocamızın yukarıdaki yazıda da ifade ettiği gibi Üçüncü Dünya Savaşı'nın potansiyel sonuçları çok yıkıcı olur. Büyük çaplı bir savaş, milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine, ülkelerin ekonomik olarak çökmesine ve çevresel tahribata yol açabilir. Ayrıca nükleer bir çatışma, küresel çapta iklim değişikliklerine ve uzun vadeli radyasyon etkilerine neden olabilir.

  • Hüseyin

    25.10.2024 10:56:44

    Yazıdan şu fikri çıkarabilir miyiz? Bundan böyle savaş Deccal yandaşları ile onların karşısındakiler arasında olacak.

  • Mehmet

    25.10.2024 10:49:48

    Devletler milletler muharebesini, sınıf hakimiyetinde kendilerini üst sınıf gören bütün ülkelerin en önemli kritik yerlerine hakim olan küresel deccaliyetin vekalet savaşı olarak okumak gerek.Bu insanlığa düşman güruh’u Gelişmiş ülkelerin tamamı şeklinde göstermek meseleyi anlamakta bize zaman kaybettirir.

  • Orhan Ali YILMAZ

    25.10.2024 07:23:51

    Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Perşembe günü parlamentodaki bir tartışma sırasında İsrail'e daha fazla silah sevkiyatı yapılacağını açıkladı. Alman milletvekillerine hitaben yaptığı konuşmada Scholz, "Silahları teslim ettik ve göndermeye devam edeceğiz" dedi. Hani bu savaşın silahlarını Almanya göndermiyordu... Scholz, "yakın gelecekte daha fazla teslimat yapılacağını da garanti eden" kararlar aldığını sözlerine ekledi. Ancak sevkiyat

  • S.topuz

    25.10.2024 06:13:07

    ..."Hem Deccal, deccallık haysiyetiyle değil, belki gayet müstebid bir kral sıfatıyla işitilir. Ve gezmesi de her yeri "İSTİLÂ" etmek için değil, belki "FİTNEYÎ" uyandırmak ve "insanları baştan" çıkarmak içindir. Ve bindiği merkebi ve himarı ise; ya şimendiferdir ki bir kulağı ve bir başı cehennem gibi ateş ocağı, diğer kulağı yalancı cennet gibi güzelce tezyin ve tefriş edilmiş. Düşmanlarını ateşli başına (Bombalarla, suikastlar ve TERÖR ve teröristlerle imha, huzursuz etme), dostlarını ziyafetli (Bol iltifatlar, rüşvetler vs.) başına gönderir. Veyahut onun eşeği, merkebi; dehşetli bir otomobildir veya tayyaredir veyahut...... (sükût lâzım!) Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 589 😥😭😪🙌🌹🤲🌹❤☝️🌙😥😭😪😡😤🕊🕊🕊🌍🇪🇺🇹🇷🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸🇵🇸

  • S.topuz

    25.10.2024 06:01:05

    "ONYEDİNCİ MES'ELE: Rivayette var ki: "Deccal çıktığı gün bütün dünya işitir ve kırk günde dünyayı gezer ve hârikulâde bir eşeği vardır." Allahu a'lem, bu rivayetler tamamen sahih olmak şartıyla tevilleri şudur: Bu rivayetler mu'cizane haber verir ki, "Deccal zamanında vasıta-i muhabere ve seyahat o derece terakki edecek ki, bir hâdise bir günde umum dünyada işitilecek. Radyo ile bağırır, şark garb işitir ve umum ceridelerinde okunacak. Ve bir adam kırk günde dünyayı devredecek ve yedi kıt'asını ve yetmiş hükûmetini görecek ve gezecek." diye zuhurundan on asır evvel telgraf, telefon, radyo, şimendifer, tayyareden mu'cizane haber verir."... Bediüzzaman Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 589

  • Cemal Özkaya

    25.10.2024 05:35:54

    Yazınıza bin maaşallah bence tam isabet çok harika bir bakış tarzı.

  • Mustafa-kemal

    25.10.2024 01:44:19

    Gercekten güzel bir yazi.dünyanin her yerinde adi kontaminiert bir savaṣ sürüyor.bazen ekonomik görünüyor,bazen mezhep savaṣi bazende vekalet savaṣlari.silahlar susmadi,susmuyor ve susmayacak.taki biz görünür görünmez düṣmanlariniz icin besili atlar hazirlayin emrini anlayana ve uygulayana kadar.

  • Demokrat Avrupa

    25.10.2024 00:18:50

    Asrın hastalıklarını teşhis etmekte zorlananlar çareyi nerede bulacaklar ki? Ahir zamanın değişen şartlarına göre hareket edemeyenler çözümü nasıl bulacaklar ki? Risale-i Nur gözlüğü ile olaylara ve cereyanlara bakamayanlar bırakalım üçüncü dünya savaşını bekleye dursunlar…Aynı Deccal’in ve Süfyan’ın çıkmasını bekleyenler gibi…

  • Ahmet

    25.10.2024 00:12:36

    Konu da orjinal, yaklaşım da orjinal. Allah zihninize ve dimağınıza genişlik versin.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı