Medeniyet adı altında insanlık, bugün nereye gelmiştir? Her gün binlerce insan, fânî dünya menfaatleri uğruna öldürülmekte, her yıl milyonlarca kişi bu uğurda can vermektedir.
Bu ölümler, çoğunlukla Müslümanların ve samimiyetle Allah’a inanan dindarların yaşadığı bölgelerde gerçekleşmektedir. Müslümanlar sistematik bir şekilde katledilmektedir.
Kimileri, bu savaş ve katliamları inançlarını bahane ederek başlatmakta; kimileri ise dünya menfaatlerini açıkça ilan ederek bu zulümleri meşrulaştırmaya çalışmaktadır.
Peki, tüm bunların arkasında kimler var? Verilecek cevaplar genelde aynıdır: Yahudîler, İsrail, Masonlar...
Kur’ân-ı Kerîm’de, doğru yoldan sapmamaları için en çok uyarı yapılan topluluk, İsrailoğullarıdır. Buna rağmen, İlâhî emir ve yasakların en fazla çiğnendiği yerler de İsrailoğullarının yaşadığı bölgeler olmuştur.
Nerede bir dünya menfaati varsa, Yahudî toplulukları genellikle oraya ilk önce yerleşmiştir. Gittikleri yerlerde, âdeta o toprakların kanını emerek, diğer milletleri sömürmüş, onlara hayat hakkı tanımamışlardır.
Allah’tan korkmayan ve Allah’ı (hâşâ) kandırabileceklerini zanneden bu İsrailoğulları, kendilerini yaratılmışların en üstün ırkı olarak görürken, diğer insanları köle olarak yaratılmış varlıklar olarak kabul eder. Bu anlayışla hareket ederler.
Yahudîlerin yaptığı her türlü iyilik ve yatırım, gelecekte sağlayacakları menfaatlere dayanır. Menfaatlerini korumak adına gerekirse kendi zayıf Yahudî topluluklarını bile feda etmekten çekinmezler.
Yahudîlerin en büyük düşmanı, ihlâslı, samimî, fedakâr ve kahraman Müslümanlardır. Bu nedenle, İslâmiyet ve diğer dinler sulandırılmalı, hükümleri bozulmalı ve tahrip edilmelidir ki Yahudîler menfaatlerine kolayca ulaşabilsinler.
Bu sebeple, her iman sahibi kişi bu konuda hassas ve dikkatli olmalı ve daima şu soruyu kendine sormalıdır:
“Yaptığım ‘bu iş’ ile Yahudî’nin emellerine mi, yoksa dinime mi hizmet ediyorum?”